Ayça

97 13 0
                                    

Sabaha kadar hiç birimiz uyumamıştık tabi can ve ceren hariç. Onların haberi yoktu ve bunca yıl kurdukları hayallerini onlardan almak istemiyorduk bu yüzden eve hiç girmemiştik ve onları uyandırmamıştık. Buseyi cidden heryerde aramıştık ama bir yürlü bulamamıştık. Ah benim salak kafam! Sen daha hiç görmediğin bir arkadaşının davetine neden gelirsin ki! Keşke sadece ben gelseydim tek başıma! Of of!! Buse kayıp olmuştu. Gidebileceği her yeri araştırdık ama kimseyi bulamadık. Sabah eve geri döndük can ve cereni uyandırdık ve busenin kayıp olduğunu söyledik. Ceren ağlamaya başlamıştı o asla böyle şeylere dayanamazdı çünkü küçükken kız kardeşini kaçırıp öldürmüşlerdi. Biz onu sakinleştirmeye çalışırken can da diğerleriyle beraber buseyi aramak için evden çıktı. Yaklaşık 2 saat sonra kapının önünden bir ses geldi . Her ihtimale karşı elime çelik vazoyu aldım ve kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda buse bayılmış yerde yatıyordu. "YARDIM EDİN!!!" Diye güçlü bir çığlık savurmamla kızların yanıma koşması bir oldu. Selinle Ceren hızla Buseyi kucaklarına aldılar. Biri ayaklarından biri de omzundan taşıyordu. Ben de boş durmayıp Burağa mesaj attım.
Kime; Bobo
Burak Buse şuan evde
Anında mesaj mavi iki tık oldu.
Kimden;Bobo
Tamam biz geliyoruz

Buse bir süre sonra uyandı. Uyandığında "Oğuz" diye mırıldandı. Çaresizce birbirimize baktık. Burak sinirle soludu "Yine ne yaptı o it" elini saçlarından geçirdi. Yiğit hızla busenin yanına varıp elini tuttu. "İyi misin Buse? Seni kim kaçırdı? Söyle onu parçalarına ayırıp tüm parçalarını teker teker -" ağzını kapattım çünkü bu cümlenin devamı iyi sonuçlar doğurmuyordu. Buse sanki çok normalmiş gibi "Oğuz kaçırdı." Dedi ve gülümsedi. Hepimiz gözlerimizi fal taşı gibi açtık ve amaçsızca Buseye bakmaya başladık. Kıraç burnundan soluyodu "Nasıl böyle bi şerefsizlik yapabiliyo anlamıyorum! NE İSTİYO KIZIM O SENDEN! Bunca yıl sonra nasıl yine sana musallat olabiliyo aklım almıyor!" Can odada dört dönüyodu bir yandan da söyleniyordu "Yok olmicak bu böyle biz bu şerefsizi gebertelim kökten kurtulalım" Ceren yerinden kalkıp Canın yanına gitti "Sakin ol... Kız bi anlatsın hallederiz beraber hemm ben seni daha yeni buldum bunca yıl sonra bırakmam kiii" şirin şirin gülümseyerek Can'a bakıyodu. Can da gülümseyip derin bir nefes aldı ve Cerene sarıldı. Buse söze başlayınca tekrar ona döndük "Bakın aslında olay bildiğiniz gibi değil, yani şey... biz yeniden beraber olmaya karar verdik" Burak sinirle Buseye baktı "NE DEDİN SEN!?"
"Sakin ol Burak... özür diledi benden"
Burak histerik bir kahkaha attı
"Yani senden sana tecavüz ettiği için özür diledi ve sen de kabul ettin!"
Busenin yüzü düşmüştü
"Bi anda gözü dönmüş. Hem ben onu bıraktıktan sonra bunalıma girmiş bir daha hiçbir kıza bakamamış."
"Peki ya sen Buse! 3 yıl boyunca bir günde anca bir dilim ekmek yiyodun başka hiçbir yemeği ağzına sürmüyordun! Her akşam saat 5 e kadar ağlıyordun! Biz seni toparlamak için ne kadar uğraştık hatırlıyo musun?! 1 yılda 10 kilo verdin her ay sana serum yaptırdık. 2 kere ölümden döndün!Ayakta zor duruyordun okulda tüm derslerde uyuyordun bazen derste bayılıyordun eve kadar seni taşıyoduk! Senin hayatın nasıl maf oldu hatırlamıyorsun ama ben hiç unutmadım! Asla ama asla o adamın seni tekrar üzmesine izin veremem!" O günleri hatırladıkça benim gözlerim doluyordu. Koşa koşa Buseyi nasıl doktora götürdüğümüzü, akşamları korkudan uyuyamadığında yanında uyuduğum günleri, zar zor ağzına ekmek sıkıştırmalarımı..3 yıl boyunca zor toplamıştık onu ve bu insanlıktan nasibini almamış adam 3 yıl sonra Busenin karşısına çıktığı gibi buse ilk gördüğü yerde yine onun kollarına koşmuştu. Buse başını yere eğmişti. "Herkes ikinci bir şansı hak eder..." diye mırıldandı. Burak yine bağırarak konuşmaya başladı "Hayır Buse! Herkes ikinci şansı hak etmez! Eğer seni gerçekten sevseydi sana tecavüz etmezdi! Hala olayın ciddiyetinin farkında değilsin Buse! Bu adam yüzünden 2 kere ölümden döndün sen! Nasıl bu kadar çabuk affedersin! Nasıl ya aklım almıyor!! Ben kardeşimi o adama tekrar veremem Buse. Ben sana tekrar kıyamam. Özür dilerim ama eğer o adama gidiceksen benim cesedimi çiğnemen lazım." Buse sinirle ayağa kalktı. "Burak ben 19 yaşındayım! O zaman 16 yaşında bi ergendim ve evet olayın ciddiyetinin farkında değilim tamam mı! Onu gördüğümde kalbimin nasıl deli gibi çarptığını bir ben bilirim bir de Allah bilir. O da ergendi daha... hormonlarına sahip çıkamamış olabilir. Tamam belki ölümden dönmüş olabilirim ama şuan yaşıyorum ve ne yapacağıma ben karar vermek istiyorum iznin olursa!"
Yiğit sinirle bağırdı "HAYIR! İZNİ YOK VE HİÇBİRİMİZİN İZNİ YOK!" Buse siniri bir kahkha attı "Sizden izin isteyen de yok." Diye tısladı ve evden çıktı. Busenin kapıyı sertçe kapatmasıyla olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Hatta herkes ağlıyordu. Burak elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ağlıyor muydu bilmiyorum. Selin yastığa sarılmış hıçkırarak ağlıyordu. Yiğit odada dört dönüyordu ve kasılmış çenesini okşuyordu. Ceren de Cana sarılmış ağlıyordu. Canda Cerenin saçını okşuyordu.

***************************

Busenin gidişinin ardından tam 3 gün geçmişti. Nerede? Nasıl? Ne yapıyor? Hiçbirimizin hiçbir fikri yoktu. Sıkıntıyla nefes verip yatağıma doğru yürümeye başladım. Fısıltı gibi çıkan sesimle "Ben yatmaya gidiyorum..." dedim. Benim ardımdan da herkes odalarına dağılmaya başladı. Burak ağlamaktan kızarmış gözleriyle hepimizi teker teker süzdü ve "Ben burada yatacağım siz beni merak etmeyin." Dedi. Bende kafamı onaylar bir şekilde sallayıp odama girdim. Yorganımı üstüme çekip gözlerimi kapattım.

Buse ağlamaktan mahvolmuş bir şekilde bana bakıyordu. Hareket edecek gücü dahi yoktu. Sadece belli belirsiz dudaklarını oynatabiliyordu.  Fısıltıyla adımı söyledi "Ayça... Bana yardım et... ihtiyacım var."

Yerimden doğruldum. Bu çok gerçekçi bir rüyaydı. Hızla yerimden kalktım ve mutfağa su içmek için yürümeye başladım. Burak koltukta uyuyakalmıştı. Sessizce yanından geçtim. Tam iki adım atmıştım ki Burak sıçrayarak rüyasından uyandı "Busenin bize ihtiyacı var!"Ona doğru döndüm, koltukta yanına oturdum."Bende o rüyayı gördüm. Sabah ilk iş Buseyi bulalım." Dedim ve su alıp odama geri çıktım. Sabah yüzüme iğrenç güneş ışıklarının vurmasıyla yavaşca gözlerimi araladım. Kendimi yataktan sökerek çıkardım ve alt kata yürümeye başladım. Ah şimdi Buse olsa ona yine kırmızı arizona kertenkelesi diyip dil çıkarırdım. Alekta movik diye dans etip beyin hücrelerini horon teptirirdim. Sol gözümden akan damlayı elimin tersiyle sildim. "Günaydın" dedim bitmiş bir sesle. İçimizden biri yoksa hiçbirimizin bir önemi yok. Biz muhteşem 8 liyiz. Muhteşem 8 li 7 kişi olunca muhteşem olamaz ki! Evdeki bütün yemekleri Buse yapar ona o kadar alışığız ki... buse şuan burada olmadığı için önümüzdeki tabaklarda sadece bir dilim ekmek var. Ekmeğin ucundan küçük bir parça kopardım ve ağzıma attım. Bu minnacık parça bile beni doyurmaya yetti. "Ben doydum." Dedim ve yerimden kalktım. Diğerleri de benimle aynı anda masadan kalktı. Yiğit lafa atladı "Ben artık dayanamıyorum. Hangi delikteyse bulalım Buseyi. Bu evde kavga etsek bile yine bu evde barışalım." Hepimiz başımızı onaylar bir şekilde salladık. Hemen üstlerimizi değiştirip koskoca Bodrumdaki tüm otellere bakmak için arabalara atladık.

Sizce Buseye ne olmuş olabilir?

Burak ve Ayçanın gördüğü rüyanın gerçeklik payı var mı?

Hikaye nasıl gidiyor?

Değiştirmemi istediğiniz bir şey var mı?

Yeni bölüm sınırı:Bol bol yorum ve 10 okunma😊

BİZİM ÇETE Bİ GARİP ABİ! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin