Koşarak giden Busenin arkasından sadece baktım. O büyük bir hevesle kırmızıya boyattığı saçlarının sadece uçlarında kalan boyalar koşuşuna eşlik ederek sağa ve sola doğru savruluyordu. İnsan en çok sevdiğini üzerdi değil mi? Buse beni çok üzmüştü. Ama ben de onu üzmüştüm. Tek fark, o beni hiç sevmemişti. Beni en çok üzen de buydu zaten. Ona bakınca hissettiğim şeyleri hissetmiyordu. Yumruğumu sıkıp sağ gözümden usul usul akan yaşı elimin üstüyle sildim. İçimdeki yangın tüm iç organlarımı yakıyordu. Kalbimden başlayarak bir virüs gibi vücuduma yayılıp beni öldürmeye uğraşan bir yangındı Buse. Onu nasıl başka ellere bırakmıştım? Hangi akla hizmet onun gitmesine izin vermiştim? Ellerimden kayıp gitmemişti. Ben, onu kendim bırakmıştım. Nereye düşeceğini düşünmeden. Şimdi ona kızmam ne kadar doğruydu? Hem kızmam gerektiğini düşünüp hem de kızdığımda neden bu kadar vicdan azabı çekiyordum?
İçime aldığım derin nefesi dudaklarımdan hızla üfledim. Aşağıya indiğimde herkesin kendi halinde takıldığını gördüm. Canla Ceren zaten farklı bir dünyadaydılar. Can Cerenin yeni sürdüğü ojeye iltifat ediyordu. Yiğit elinde tuttuğu hukuk kitabını okuyordu ve aynı zamanda ayaklarını uzatmış at yarışı izleyen Kıraça televizyon sesini kısmasını söylüyordu. Kıraç ise onu takmıyordu. Ben de odanın ücra köşelerinden birine oturdum. Rahat edemeyip ayağa kalktım ve bir kenara gizlediğim içkilerden en keskin olanını elime aldım ve odama gittim. Yatağıma girdim ve içkiyi kafama diktim. Biliyordum. Aç karnına içki pek doğru değildi, umurumda da değildi.!.!/&/&&/&/&/@/&/@-"-@/&/''"-@/&/₺/&/&
"Burak.., uyan-" burun çekiş sesi, koluma değen sıcak el, ve en önemlisi burnuma gelen koku hafifçe ayılmama sebep olmuştu. Gözlerimi yarım açtığımda saçları küt kesilmiş bir Buse vardı ve kırmızı saçlarından eser yoktu, gözlerindeki mavi lens çıkarılmıştı, koyu kahve renkli o aşık olunası gözleriyle gözlerime bakıyordu. Dudağımın sağ tarafı istemsizce kıvrılırken gözlerimi yavaşça kapatıp yine yarım açıyordum.
"Bu bir rüya mı?"
Gözlerinden yaşlar damlarken kafasını iki yana salladı.
"Hayır. Değil."
" Sana inanabilmek istiyorum." Gözümü kaşıdım. Acı bir gülümsemeyle yanıt verdi.
"Haklısın...." Dedi.
"Elini uzat Buse." Elini uzattı. Bembeyaz olmuş elleri aynı zamanda buz gibiydi.
Onunkinin aksine büyük ve sıcak elimle onun elini elimin içine aldım.
"Üşümüşsün" dedim ve gülümsedim.
"Ş-şeyden oldu..." diyerek elini elimden çekti.
"Şe-şey b-ben-..." saçını kulağının arkasına atıp aynı zamanda hızlı adımlarla odamdan dışarıya çıktı. Kapımın önünde durdu.
"Ne oluyor böyle?!" Diye kendine kızdı. Onu duymadığımı düşünmüştü herhalde. Kıkırdadım ve kapanan gözlerime direnmeden tekrar uyumaya başladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ÇETE Bİ GARİP ABİ!
Teen FictionSelin,Ayça,Ceren,Buse; Burak,Kıraç,Can,Yiğit. Yaşadıkları ekşın ve maceralar karşısında hep birlikte direnen,beşikten beri birlikte olan kankalardır. 19 yaşlarında Bodrum'a aynı eve taşınırlar... Bu kitap eğlenmek amaçlı yazılmıştır.Hikaye konusunu...