Tüm otelleri gezdikten sonra bir otele vardık ve içeriye girdik. Resepsiyona Busenin burada olup olmadığını sorduk. Adam
"Buse Koçak bu otelde üçüncü katta kalıyor numarası 678" dedi. Yedek anahtarı alıp kata çıktık ve odanın kapısını açıp hızla içeriye daldık. Busenin üzerinde gri bir erkek tişörtü vardı. Evden çıkarken giydiği kıyafetler yerlerdeydi. Baş ucunda yarım bardak su vardı. Ayça güçlü bir çığlık atıp Busenin yanına koştu ve elleriyle Busenin yüzünü kavradı. "Buse! İyi misin Buse!!" Buse perişan bir haldeydi. Gözleri şişmişti, yüzü kıpkırmızıydı. "Uyanmıyor! Size diyorum Buse uyanmıyor!! Doktora götürelim hadi ne duruyorsunuz kıpırdasanıza!!!" Ayçanın çığlık atarcasına söylediği sözcükler beynimde yankılandı ve koşarak Busenin yanına geldim. Buseyi kucağıma aldığım gibi koşarak odadan çıktım ve arabanın arka koltuğuna yatırdım. Can ve Ceren resepsiyondan parayı ödüyorlardı. Diğerleri de arabalara yerleştikten sonra gaza yüklenerek Buseyi en yakın hastaneye götürdüm. Yine onu kucağıma alıp acil kapısından koşarak içeriye girdim. "Arkadaşım uyanmıyor! Yardım edin ciddi bir şey olabilir!!!" Diye bağırmamla sarışın bir bayan doktorun yanıma gelmesi bir oldu. "Sakin olun beyfendi. Şimdi arkadaşlarım sedye getiriyor." Gelen sendeye Buseyi yatırdım. Kadın Busenin nabzına baktı. "Arkadaşınız baygınlık geçirmiş. Ciddi bir durum yok ama yine de kontrol altında tutacağız." Buseyi sedyeyle götürdüler. Ben de hemen yanımda bulunan koltuğa oturdum hatta deyim yerindeyse çöktüm. Bizimkiler de koşarak yanıma gelip oturdular. Selin "Nasılmış?" Diye sordu. "Baygınlık geçirmiş. Serum yapacaklar büyük ihtimalle." Dedim. Bir süre sonra Busenin odaya alındığını duyduk ve odasına gittik. Doktor hanım;
"Duygusal çöküntü olarak belirtebiliriz.4 gün boyunca hiç besin tüketmemiş yani baygınlık geçirmesi bile bizim için bir mucize. 5 tüp serum vereceğiz. Geçmiş olsun." Dedi ve odadan çıktı. Yiğit söylenmeye başladı "Salak. 4 gün boyunca nasıl hiçbir şey yemezsin! Öldürmeye mi çalışıyorsun kendini sen! Allahım ya kafayı yiyeceğim!!!" Ayça Yiğiti kolundan tutup dışarıya çıkardı. Ben Busenin yanına gidip elini tuttum. "İyileşeceksin Buse... Biz sana güveniyoruz ve artık ne olursa olsun seni asla bırakmayacağız." Hepimiz odadan çıktık ve hastanedeki kantinde oturduk. 4 saat sonra tekrar Busenin odasına çıktık. Biz odaya girince gözlerini araladı. Bir şeyler mırıldanıyordu. Ne dediğini duymak için yanına yaklaştım. "Korkuyorum." Bu kelimeyi sanki yeni öğrenmiş bir bebek gibi tekrarlıyordu. Ayça yanına vardı ve saçını okşadı "Yanındayız Buse. Korkma." Burukça gülümsedi Anlamaz bir şekilde yüzüne baktım. "Oğuz sadece bedenime tecavüz etmedi. Ruhum acıyor ve galiba hiçbir duygu hissetmiyorum." Ne! O şerefsiz yine mi Buseye tecavüz etmişti? Saçlarımı koparmak istercesine çekiştirdim. "Yine mi yaptı!? Buse o adam yine mi sana dokundu!!" Gözlerini kapattı ve gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. "Çok berbatım. Ben çok iğrenç bir kızım. Sizi dinlemedim. Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ÇETE Bİ GARİP ABİ!
Teen FictionSelin,Ayça,Ceren,Buse; Burak,Kıraç,Can,Yiğit. Yaşadıkları ekşın ve maceralar karşısında hep birlikte direnen,beşikten beri birlikte olan kankalardır. 19 yaşlarında Bodrum'a aynı eve taşınırlar... Bu kitap eğlenmek amaçlı yazılmıştır.Hikaye konusunu...