Ayakkabılarımı çıkarmak için yere poşetleri koydum çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım ve poşetleri tekrar yerden alıp içeriye girdim. Odama gidip poşetleri bıraktım ve yatağıma uzandım bu beni rahatlatmıştı.
Gözüme takılan bir şey olmuştu dolapların kapakları açık ve koca bir valiz köşede duruyordu. Hemen ayağa kalktım ve eşyalarımın toplanmış olduğunu gördüm gülerek odamdan çıktım ve annemin yanına oturma odasına gittim.
"Hayırdır annecim yolculuk mu var?"
"Sanırım unuttum kızım Alican Beyle terapi için kampa gidecektiniz"
"Ne zaman gidecektim ki?"
"Bugün gidecektin ya kızım unuttun mu?"
Annemin ve babamın yüzüne anlamsızca baktım ne zaman gideceğime dair bir şey konuşmamıştık. Doktorla sabah konuştum ne ara akşamında gitme kararına varıldı ki.
Tam bir şey sormak için ağzımı açtım ki zil çaldı. Kapıyı açtığımda ise Alican Bey gelmişti. Pek tepki göstermiyordum olanlara sadece susup dinliyordum elimdeki elmayı duvara yaslanmış ailemi izlerken yiyordum. Annem elimdeki elmayı alıp yere fırlattı.
"Burada ciddi bir durum var ve sen hala alay eder gibi ciddiyetsizce karşımızda elmamı yiyorsun kendine gel artık"
Yine cevap vermeyip güldüm. Alican Beye baktım ve tekrar aileme baktım. Valizi elime almadan önce ailemle vedalaşmak için yanlarına gitim. Onlara sarılırken kan konusu alıyor içimden deli gibi onları ısırma isteği geliyordu. Babama sarıldıktan sonra kartını ona verdim ve anneme sıkıca sarıldım kalp atışlarım iki katına çıkmış deli gibi ısırıp kan içmeyi arzulamaya başladım. Alican bey beni geri çekti ve valizimi alıp evden çıktık...
******
Yolda uyukluyordum. Etraf sessiz ve karanlıktı artık kendimi tutamıyordum gözlerim kapanmaya başlamıştı. Arabada çalan şarkı sanki ninni gibi geliyordu kulak'ıma.
Yatağımda uzanıyordum arkamdaki kapı gıcırtılı bir şekilde açıldı. Birisi geliyor mu diye bakmak için ayağa kalktım fakat arkamda kimse yoktu sessizliği sağlamak için yavaş yavaş nefes alıyordum. Bir adım attım, ikinci adımı attım son olarak üçüncü adımda odadan çıktım. Kapının kenarındaki çıkıntı kolumu kesmişti canım çok acıyordu bileğimden süzülen soğuk kanı hissetmem uzun sürmemişti. Salona doğru yürürken karşımda bir ceset, sol tarafta kalbi ve sağ çaprazında kan torbası vardı. Etrafa yayılan kan salonun beyaz duvarlarını kırmızıya bulamıştı bu da adamın yeni öldüğünü belli ediyordu.
Korkak adımlarla geriye çekildim aslında kendimle çelişki içerisindeydim kan kokusu iştahımı açmış, adamın cansız yatan bedenini inceliyordum. Acaba sıra bana mı geliyordu yoksa? Geriye bir adım attım arkamdaki sehpaya takıldım. Misket misket alnımdan süzülen terler beni deliye çeviriyordu. İstemsizce adama doğru yaklaşıyordum kendime her ne kadar engel olmaya çalıştıysam başarısız olmuştum yerdeki kan torbasını elime alıp su içer gibi içtiğimde tam bir deliye dönmüştüm bedenime hızlı bir şekilde yayıldığını damarlarımın atışından anlıyordum daha fazlasını istiyordum hemde daha fazlasını.
Korkulu bakışlarımla elimdeki kan torbasını yere bıraktım ne yapmıştım ben hayır hayır bu ben olamazdım. Evden kaçmak için kapıya koştuğumda ise karşımda ani bir şekilde siyah pelerinli birisi çıktı yüzünü ayırt edemiyordum çünkü etrafı bulanık görmeye başlamıştım damarlarımdan akan kan kendimi kontrol etmemi engelliyordu dizlerimin üstüne çöktüm ve pelerinli adam elini kalbime götürdü sökmek üzereydi. Kalbimi yerinden oynattığında bedenim teker teker parçalara ayrılıyor gibi hissediyordum ve tam kalbimi yakalayıp yerinden sökmek üzereyken kafası komuştu....
Gözlerimi açtığımda nefes alamıyor sanki suyun altında boğluyor gibiydim. Galiba ellerimle kendimi boğmak üzereydim bunu ben yapmıyordum sanki ellerim kilitlenmişti bu zor halde konuşmaya çalışıyordum.
"Ne ne nef- es"
Alican Bey ilk başta neler olduğunu anlayamadı ve daha sonrasında suratım şişedeki soğuk suyu döküp bir kaç şey mırıldandı ne dediğini anlayamıyordum şuanda bedenim başkası tarafından ele geçirilmiş gibiydim kaskatı olan bacaklarım şişmeye başladı. Alican bey tekrar bir şey mırıldandı ne dediğini ayırt edemiyordum çünkü beynimin içindeki sesler beynimi tırmalıyordu...
Bir anda ellerimin gevşediğini bedenimin hiç bir şey olmamış gibi eski haline dönmesiyle rahatlamıştım. Bana neler oluyordu böyle? Daha 18 yaşında birine göre bu yaşadıklarım normal değildi orası kesin ama neler olduğunu öğrenmem gerekir.
"Neler gördün bana hemen anlat !"
"Uyuyordum bir ses duydum kalktım ve salona gittim yerde bir ceset vardı etrafa kanlar sıçramıştı yerde kalbi ve bir adet kan torbası vardı"
"Umarım o kanı içmemişsindir?"
Soğuk terler atarken korkulu bakışlarımla ona baktım.
"Peki ya içmişsem ne olacak?"
"Sadece bu kadar mı gördüklerin?"
"Hayır. Kan torbasını yerden alıp içiyorum ve karşımda siyah pelerinli birisi çıkıyor elini kalbime doğru sokuyor ve tam kalbimi yerinden sökecekken kafası kopuyordu"
Ellerini direksiyona vurdu ve "Ne yaptın sen bu hatayı yapmamalıydın birazdan vücudun patlayıp parçalara ayrılacaksın."
Emniyet kemerimi açtı, arabanında kapısını açıp beni aşağı attı ve kollarımın parçalandığını gördüğümde ölmek üzere olduğumu anladım...
Alican Bey beni dürmüştü bedenimi sarmasıyla gözlerimi açtım.
"Birazdan ölücem değil mi arabadan atmalısın beni"
"Pardon?"
"Birazdan vücudum patlıyacak ve beni arabadan aşağı atacaksın bende uğraşmaman için atlayacağım"
Arabanın kapısını açıcakken ani frenle basmasıyla henüz açmamış olduğum emniyet kemeri sayesinde koltuğa sert bir şekilde yapıştım.
"İyi misin sen canım? Sanırım gördüğün kabusun etkisinde kaldın."
Arabayı mükemmel ışıklandırılmış bir evin önünde durdurdu.
"Peki bana rüyanı anlatabilir misin ama önce eve gidelim"
Arabadan inip mükemmel görünümdeki eve doğru yürüdük korkudan Alican Beyin koluna girmiştim ilk başta bunu garipsemiştim ama sonradan güvende hissettiğimin farkına vardım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabus
VampireEsila bir kabus görmüştür ve bu hayatındaki bazı şeylerin garipleşmesine sebep olmuştur. Bir süre sonra yavaş yavaş vampire dönüşmeye başlar bu süreç içerisinde kendini kontrol edememekten korkar fakat psikolog olarak kendini tanıtan vampir eğitmen...