~Sobe~
Yaramaz bir Mehmet adlı çocuk küçük lastik tokalarımın olduğu kutuyu dökme dememe rağmen yatağımın üzerine boşalttı. ''Bisey söyliycem onları toru Şötatan tamam? Onları Şöta alırsa tafasını kır tamam?'' Bir de kızmayayım diye Şeyda'ya çeviriyor konuyu. Neyse, ne yaparsa yapsın.
Ben kendi düşüncelerime döneyim. İki haftadır bunu düşünüyordum. Özgür'e neden o gün bu denli kızdığımın nedeni. Beni aslında tezi dolayısıyla çağırdığını düşündüğüm için. Off. Neden bu yüzden kızmıştım ki? Asıl sorun buradaydı. ''Anne, ben biraz hava almaya çıkıyorum,'' deyip üzerime ince bir gömlek giyip dışarıya attım kendimi. Mahallede yürümeye başladım. Ayaklarım nereye götürürse.
Asla söylememem gereken o cümlem hâlâ kulaklarımdaydı. ''Bir kaç hafta önce benim için kimsen öyle kal.'' Yani hiç kimse olarak. Varlığı hayatımda yer etmeyen biri olarak. Bu cümleden ben şahsen bunu anlıyordum. Pişmandım. Neden böyle söylemiştim ki? Hem tez için değil, bana yardımcı olmak istediği için üzerinde düşündüğünü söylemişti. Düşüncesiz Hayat!! Çocuk yine geç kalmaman gereken bir durum olursa diye konuşacağı yeri bile mahallende seçsin, sen git düşüncesizlik et! Hem ben her insanı sevmem ki öyle. Nasıl kalbimin ısındığı birine bunu yaptım?! ''Off!''
''Oflama oflama. Af'la.''
Başımı kaldırıp sesin geldiği yere baktım. Asudelerin evinin oraya gelmişim de haberim yok. Elindeki havluyu asan Asude ''Gelsene,'' deyip bir çamaşır daha aldı eline.
''Çok eğilme, düşersin.'' dedim ve güldü. Her uyarıma gülüyordu kendisi, sağ olsun. Biraz Özgür'e benziyordu bence bu konuda.
Demir kapıyı itip merdivenleri çıktım ve açık olan kapıdan girip balkona ulaştım. Birbirimize sarıldıktan sonra kapının hemen önüne çömeldim ve onu seyretmeye başladım.
''Ee niye ofluyordun öyle aşık gibi gezinerek?''
''Aşık gibi?''
''Annem bize çok oflayıp, çok düşüncelere dalınca öyle der.''
''Hım..''
''Anlatacak mısın?''
''Bir şey soracağım Asude. Birine o anlık öfkeyle hayatından çıkmasını, hiç kimse olmasını söylesen ve sonra pişman olsan ne yapardın?''
''Gidip ona ; 'Sobee! Ben hâlâ hayatındayım!' derdim. Tabi özür de dilerdim. Gönlünü alırdım.''
''Gönlünü nasıl alacağını bilmiyorsan?''
''İçten bir tebessüm ve sarılma her şeye iyi gelir.''
''Ama erkek,'' deyip güldüm.
''Hee o zaman sarılmazdım tabi.''
''Sen o zaman gülümsemezdin de dostum. Hatta hayatından çıkardığın için pişman da olmazdın. 'Güle güle' derdin, rahatlardın. Hatta en başında hiç sokmazdın hayatına. Senin gibi niye olamıyorum?'' demedim. İçimde tuttum. Muhtemelen Asude bunu kuzenime falan söylediğimi sanıyordu. Bu yüzden akıl veriyordu. O dikkat eden biriydi, erkeklerle muhatap olmazdı.
Asude bana bakarak güldü. ''Hee bu arada, erkeğin kalbi midesinden geçer.''
Eve döndüğümde Bedir'e mesaj attım.
Özgür'ü nerede bulabilirim? Bana yardımcı olur musun? Ona bir özür borcum var. Fakat Özgür'e bir şey söyleme.
16.27Köprünün oradaki dershanede akşam beşte özel dersi başlıyor. Sekize dek.
16.29Çook teşekkür ederim.
16.30
Kendine iyi bak.
16.30Rica ederim. Sen de kendine iyi bak.
16.30Dolabımdan beyaz çantamı aldım. İçine not kağıtlarımı, kalemimi, cüzdanımı koydum. Telefonumu da çantaya yollayacağım sırada mesaj geldi.
Bugün dersini erkene almış. Beş buçukta bitecekmiş.
16.34
Merak etme bir şey çaktırmadım.
16.34Haber verdiğin için çok sağ ol. Birtanesin.
16.34Öyleyimdir. Aynımdam başka bulamazsın.
16.35:)
16.35Evden çıkmadan önce aynada kendime rastladım da, bu ne hal! Altımda yeşil bol paça pantolon, üzerimde fuşya bir tişört. Mavi bandajlı saçlarım... Allah'ım ben bir de böyle dışarı çıktım!
Üzerimdekileri çıkarıp pembeli elbisemi giydim. Bej rengi babetleri de dolabımdan çıkarıp beni bekleyen çantamın yanına koydum. Saçlarımı üstten bir tarayıp öylece bıraktım ve evden çıktım.Dershanenin önüne geldiğimde saate baktım. Beşi on üç geçiyordu. Çantamdan bir not kağıdı çıkarıp üzerine el yazımla :
Sobe! Ben hâlâ hayatındayım.
-Hayatyazıp yan yana duran bisikletlere baktım. Sepetsiz olanları direk eledim. Kalan iki tanesi arasında kararsız kaldım. O gün aceleden çok dikkat etmemiştim. Hangisi onundu? Hatırlamaya çalıştım, olmadı. İki bisiklete de uzunca baktım. Birinin sepetinde bizim bakkaldaki amcanın kullandığı yeşil poşetlerden ve iki YGS kitabı vardı. Bence buydu. Notu bisikletin direksiyonuna yapıştırıp oradan azcık uzaklaştım. Kiremit modelli bir binaya yaslanıp beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendini Özgürlüğe Bırak
Historia CortaHayat, geçmişi sebebiyle güvensizlik sorunu yaşayan bir genç kızdı. Kafasında dolanan senaryolar her yolun sonunu kötü bir çıkmaza sokuyordu. Ona göre, her an her şey olabilirdi. Ve bu travmanın kendisine zarar verdiğinin, rahatça yaşamasına engel o...