İno sabahın altınsa gelen saçma müzik ile zorlada olsa gözlerini açtı. Yavaşça telefonu aldı ve cevapla tuşuna bastı: "Alo!" dedi. Sakin sesle adam: "Günaydın, baş kuğu." dedi. Hafif bir öksürme sesi duyunca İno yatakta oturur pozisyona geçti: "Sanada günaydın!" dedi. Adam: "Saat 10.24'te buraya gel. Yeni bir perde sergileyeceksin." dedi ve telefonu kapadı. İno iç çekti ve yataktan kalkıp dolaptan rahat birkaç parça aldı. Morali yönetmenin sesi ile iyice düşmüştü. Çünkü Sai'ye veda edecekti. Sai birkaç ay sonra geri geleceğini ve son portresini yapıp yeni bir hayata başlayacağını söylemişti. İno'ya da tavsiye etmişti, İno düşüneceğini söylemişti. Ama içinden dans etmeye devam etmek geliyordu. Bırakırsa onca yıllık emek boşa gidecekti.
Sai sabah burkuk kalbinin verdiği acı ile uyanmıştı. Bugün veda günüydü, artık hazırlanmalıydı. Uzun bir yolculuk onu bekliyordu. Ayağa kalktı ve eline ilk geçen parçaları giydi. Elini, yüzünü yıkadı ve Güneş'in acı güne inat yavaş doğuşunu izledi. İçinden: "O bile bugün beni anlıyor." diye geçirdi. Sonra saati kontrol etti. Saat daha yeni 7.34 olmuştu. İç çekti, odadan çıkıp mutfağa gitti. Yemeği yapan bu sefer o olmalıydı, en azından adam akıllı bir veda için en doğrusu buydu.
İno mutfaktan gelen takırtı sesi ile yapması için gönderilen koregrafiyi incelemeyi bıraktı. Eline masanın üzerinde duran altından balerini aldı ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Her adımını sessizce atıyordu. Mutfağa girdiğinde gördüğü şey karşısında şok yaşadı. Kahkaha atmaya başladı. Sai İno'nun kahkahası ile hızla arkasını döndü ve elindeki kepçe fırladı, dolaptan düşmek üzere olan tencereyi Sai'nin kafasına düşmesi için gerekli olan hareketi başlattı. İznini alan tencere Sai'nin kafasına düştü ve Sai kafasına düşen tencereyle yere oturur şekilde düştü. İno, Sai'nin bu haliyle daha fazla gülmeye başladı. Sai kafasındaki tencereyi çıkardıktan sonra İno'ya sert bir bakış attı. İno'da bunu görünce içinden gelen gülmeyi bastırmaya çalıştı. Ama yüzündeki ifade bu konuda zorlandığını belli ediyordu. Sai nefesini verdi: "Gül de rahatla artık." dedi ve İno tekrar gülmeye başladı. Sai ayağa kalktı ve tencereyi ocağın büyük gözüne koydu. İno yanına geldi, oğlanı hafifçe sağa itti: "Çekil de ustasından gör." dedi. Sai: "Nasıl ya?" dedi. İno: "Görürsün." dedi. Ocağın yanındaki su ısıtıcıya biraz su koydu. Buzdolabına yöneldi. Salam, sosis,sucuk ve kaşar peyniri, yumurta çıkardı. Sai boş boş kıza bakıyordu. Hâlâ ne olduğunu anlamamıştı. İno ise hafif parmak ucuna çıkarak tost makinesini ve çaydanlığı çıkardı. Ocağa koyduğu tencereyi yerine geri koydu. Sıcak suyu çaydanlığa koydu. Çaydanlık porselendi ve bir sakura ağacının yeni açmış pembe yapraklı çiçeklerle dolu bir dalı vardı. Sai: "Sakura? Dostu bu kadar değerli bir ada sahip olması ne hoş." diye düşündü.
İno porselen çaydanlığa yumurtaları koydu. İçine sıcak suyu koydu: "Birazdan olurlar." dedi. Ve ocağa koydu. Ardından ekmeği düzgünce kesti ve salam,sosis, sucuğu tost makinasında pişirdi. Kaşar peynirini ince ince dilimledi. Ekmeğin içine koydu. Olan sosis ve sucuğu da koydu. Sai: "Neden salamı koymadın ve kilo almaktan korkmuyor musun?" dedi. İno derin bir nefes aldı. Son cümle çok ağırdı. Ekmekleri makinaya koyunca korkunç bir bakışla: "Bana şişman mı dedin?" diye sordu. Sai bu bakışla korktu: "Bunlar fazla kalori demek ve senin gibi biri fiziğine dikkat etmeli." dedi. İno Sai'nin dibine girdi: "Zaten dikkat ediyorum. Günde sabahları 4 saat ayakta solo ve herkesle dans eden sen değilsin. Ayrıca sabah kahvaltısı benim için çok değerli." dedi. Sai anladığı ifade eden bir hareket yaptı. İno gülümsedi ve işine döndü.
Gün batımı çok hızlı gelmişti. İkisi de bugün iş başındaydı. Sai birkaç taslak çizmişti. İno ise yarın geceki gösteri için kusursuz hale gelmişti.
Karşılaştıkları yere gelmişlerdi. İno: "Umarım kusursuz bir kuğuyu çizmek için geri gelirsin." dedi. Sai: "Asla bir ressam olarak bunu kaçırmam. Çünkü her güzel kuğu altın kuğu kadar değerli değil. Tüm kalemler ve kağıtlar ona aşık." dedi. İno'nun yüzü kızardı. Bu bir iltifattı. Ve Sai'den bunu duymak dürüst olan bu kişiye karşı ilgisini arttırıyordu. Bir kez daha Sai'yi öptü. Sai bu öpücüğe karşılık verdi.
Veda da doğa pembe bir gökyüzü ve bununla dans eden bulutlar vermişti onlara. Geri geleceğine söz veren bir ressam için değerli bir sahne dahaydı ve yolculuk boyunca bunu ideal bir sahneye çevirerek çizmeyi denedi. Vardığında ise başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON PORTRE (SAINO)
Teen FictionSahnede parlayan sarı bir kuğu ve adını unutmuş bir ressam hiçbir zaman aynı portreye konulmamıştı, kimse bunu becerememişti. Ama o gece siyah saçlı, beyaz tenli genç adam, sarı kuğuyu bu portreye sokmaya karar verdi. "Sadece bu gece yapacağım son p...