İno, Sai'nin onu çağırdığı parktaki bir banka oturmuş telefondan yeni gördüğü bir tekniği araştırıyordu.o Kendi teknikleriyle uyumlu olduğu için yapabileceğine inanıyordu ancak bazı yerlerinde zorlanacağına emindi. Dönüşler çok kesindi. Selam çok iyi bir duruşla biterken birkaç hareket gerçekten sanatsal bir esneklik istiyordu vücutta. Bu konuda sıkıntı çekeceğine emindi İno. Ama denemeye de kararlıydı. Sonuçta bir zararı dokunmayacaktı. Hayatına yeni bir deneyim katmak dışında hiçbir katkısı olmayacaktı. Telefonu çantaya atıp basit esneme hareketleri yaptı. Bu tarz şeyler yapınca rahatlıyordu. Sanki içindeki bir şey uzaklara doğru gidiyordu. Belki de yıllarca yapılan esneme hareketlerinin verdiği alışkanlıktan dolayıydı. Ya da güven veren şeyin ona bale olmasıydı.
Sai çevreye bir göz gezdirdi ama İno'yu göremedi. İçeri de oturuyordur diye düşünerek parkın içine girdi. Düşündüğü gibi İno girişteki bankalardan birindeydi. Sakince onun yanına gitti. Bir bakıma güvende olduğunu gördüğü için rahatlamıştı. Son zamanlarda duyduğu bazı şeyler yüzünden İno'ya bir şey olacak diye korkuyordu. Ancak bugün artık söylemesi gereken şeyler vardı. Sakince nefes alıp verdi ve İno'nun yanına gitti.
İno yanına oturan Sai'ye gülümsedi. Sai'de hafifçe tebessüm etti. İno ilk defa tebessüm ettiğini görmüştü Sai'nin. Genelde yüzü düzdü. Hiçbir duygu ifadesi yoktu. Gördüğü bu gülümsemeyle beklemeye başladı. İlk sözü Sai'ye verecekti. Önemli bir şey olduğu belliydi. Yoksa evde de söylerdi. Bundan dolayı beklemeye karar verdi.
Etraflarını saran sessizliği yaprakların hışırtısı ve parka gelen neşeli insanların sesleri dolduruyordu. Sai kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Ağaçların arasından gökyüzü bir tablo gibi gözüküyordu. Üç boyutlu doğal bir resme baktığını hissederek rahatlamaya başladı. Kelimelerini seçmesine yardımcı oluyordu bu resim.
İno, Sai'ye döndüğünde yukarı baktığını fark etti. O da kafasını kaldırıp baktı. Sakindi gökyüzü, toz pembe yapraklarında onlara el sallıyordu. İno yıllar öncesini hatırladı. Böyle bir anda balerin olmaya karar vermişti. Sırf pembe çiçekler ile mutlu olmak için. Belki de Sakura'nın saçlarının pembe olması da etkili olmuştu. Ama dansın ona verdiği huzuru veren tek şeyde bu doğaydı. İnsanların acımasız ruhuna rağmen onları seven doğaydı. İno hep asıl acımasız böyle seven bir doğa için üzülüyordu.
Sai sonunda cesaretini toplayıp İno'ya baktı. İno bunu hemen hissetti ve ona döndü. Sai kızın ellerini tuttu, "Resmin vakti geldi." dedi. İno başını salladı. Bu onun son gösterisi olurken Sai'nin de son portresi olacaktı. Artık asil bir resmin doğma zamanı gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON PORTRE (SAINO)
Teen FictionSahnede parlayan sarı bir kuğu ve adını unutmuş bir ressam hiçbir zaman aynı portreye konulmamıştı, kimse bunu becerememişti. Ama o gece siyah saçlı, beyaz tenli genç adam, sarı kuğuyu bu portreye sokmaya karar verdi. "Sadece bu gece yapacağım son p...