Sai orta koltuklardan birine oturdu. Bu İno'nun son dansıydı. Yani Altın Kuğu'nun asil kanatlarını en asil şekilde göstereceği tek gösteri idi. Bu ilk ve son kez Altın Kuğu'nun kanatlarındaki parlaklığı gösterdiği zaman olacaktı. Bu yüzden ikili olarak çok heyecanlıydılar. Eğer Sai bunu tam anlamıyla başarabilirse gerçekten en asil ressam olacakken İno bunu tam manasıyla yaparsa en narin dansçı olacaktı. Bu ikilinin tek yükseliş şansıydı. Zirvede bırakmaları için verilmiş en değerli haktı. Eğer bunu doğru kullanamazlarsa birinin kanatları kopacaktı, diğerinin ise renkleri kaybolacaktı. Onca aylık bekleyişin artık meyvesini verme vakti gelmişti.
Narin adımlar ile çıktı sahneye. Boynunu kaldırdı ve kanatlarını açarak izleyenlere selam verdi. Sonra kanatlarını hafif hafif kapadı. Hızlıca açtı, tekrar hafif hafif kapadı. Tekrar açtı. İki kez daha bunu yapıp bir ayağını geriye atıp selam verdi. Ardından kanatlarını sakince çırpttı ve hafif yükseldi. Biraz etrafta döndü ve yerine geri döndü. Bacaklarını kapayıp açtı. Sonra tekrar kanatlarını açtı ve hafifçe yükselip geriye doğru bir dönüş yaptı. Defalarca kendi etrafında döndü. Sonra bir ileri, iki geri süzüldü. Sağa süzüldü. Geriye uçtu ve tekrar ortaya geri geldi. Kanatlarını tekrar açtı, hafifçe tekrar kapıdı. Sola süzüldü. Sonra sahnede birkaç defa döndü ve yerine geri döndü. Tekrar selamladı. Ardından ufak, hoş ve narin tavırlar ile etrafta yüzer gibi başı hafif eğik dolaştı. Başını hafif izleyenlere çevirip tekrar kendi etrafında döndü. Tekrar yüzer gibi başı eğik dolaştı. Ardından ortaya geçip oturdu. Başını bir kaldırdı, bir indirdi, bir kaldırdı, bir indirdi, bir kaldırdı, bir indirdi. Kanatlarını yavaşça bir açtı, bir kapadı. Bir açtı. Bir kapadı. Başını kaldırdı. Nazik bakışlar ile açtı. Ayağa kalktı. Ufak bir süzülüş sergiledi. Sonra döndü de döndü ta ki ışıklar onu kaybedene kadar. Işıklar onu kaybedince söndü ve perde kapandı. Bu ilk sahnenin sonuydu. Sakin bir başlangıç yapmıştı tiyatro.
Perde arasında herkes gördüğü kuğunun solgun altın rengi hakkında aşağılayan yorumlar yaparken Sai sessizce dinledi. Perde üç bölümden oluşuyordu. Bu girişti. Birazdan ise gelişme başlayacaktı. En önemli nokta ise sondaki sonuçttu. Kuğunun sonu bu sona bağlıydı. Batış ve yükseliş buna bağlıydı.
İno perdenin arkasındaki heyecan arasından oldu bittiye gelen makyajına ve hızlıca giyindirildiği elbisesine kısa bir bakış attı ve hemen perdenin arkasındaki yerini aldı.
Açılan perde onlara çiçekler arasında parlayan kuğuyu tanıttı. Kuğu selamladı onları ve etrafına baktı. Dönüşler yaptı. Birini beklediğini belli eden nazik adımlar attı ve bir kayaya oturup biraz uyudu, ardından gölde yüzmeye başladı. Sıkılınca kanatlanıp gözyüzünde dans etti ve sonunda beklediği kişi geldi.
Elinde fener tutan oğlan etrafına baktı, önce ileri yumuşak bir adım attı, sonra geri çekti. Tekrar attı ve çekti. Attı ve çekti, attı ve çekti, attı ve çekti. Sonunda cesurca bir adım attı. Kuğu döne döne onun önüne indi. Oğlan feneri bıraktı. Fener uçtu. Kuğu onun etrafında dans etmeye başladı. O dans ettikçe Ay'ın ışıkları giderek arttı. O yükseldikçe çiçeklerin ışığı soluklaştı ve etrafı sadece Ay ışığı kapladı. Fener doğan ışık ile aşağı indi. Kuğuda indi ve fenere baktı. Fenerin etrafında dolaştı. Döndü, uçtu. Dalgın dalgın parlayan ışığa bakan kuğuyu avcı yakaladı ve boynuna tasma geçirip sürüklemeye çalıştı. Kuğu kanat çırpındı, kuğu gagaladı, kuğu döndü, kuğu bağırdı ama tasma çıkmadı. Sonunda kuğu hüznü ile sarısı solarak avcıyı takip etti. Avcı mutluluk ile ağır adımlar ata ata ilerledi. Çevresini yokladı. Kuğuyu kucağına aldı ve gitti.
Herkes perdenin kapanmasını bekledi ama perde onlara inat açık kaldı. Elinde yine fenerli girdi oğlan, kendi etrafında döndü ve çevresine baktı. Sonra telaşlı adımlar ile çevresine baktı. Feneri döndü, o döndü, feneri yükseldi, o yükseldi, feneri eğildi, o eğildi. Aradı, taradı, yerdeki feneri gördü. Işığı sönmüş feneri eline aldı. İçine bir mum koydu ve iki fener ile koşarak uzaklaştı. Perde onun arkasından kapandı. Birkaç pat küt sesinden sonra avcının gelişi ile geriledi. Ürkek bir hayvan gibi yavaş yavaş avcının önünden çekildi. Ama uçları arada bir kuğunun ayağına değiyordu. Sanki umut vermek istiyor gibiydi. Ama yapacak bir şeyin olmadığını belli ediyordu. Perde geri çekilirken bir yandan da avcının arkasından çıkıyor, sanki seni korumak yanındayız der gibi. Fakat gelen topuklu sesi ile onlar hızlıca geri çekildi ve bir kadın çıktı. Elinde kuğu olan avcıya parayı uzattı ve arkasından sonradan gelen hizmetçiye avcı kuğuyu verdi. Kuğu hizmetçinin elinde çırıpındı ama başarısız oldu. Hizmetçi sahneden çıkınca perde kapandı. Böylece girişte tamamlanmış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON PORTRE (SAINO)
Teen FictionSahnede parlayan sarı bir kuğu ve adını unutmuş bir ressam hiçbir zaman aynı portreye konulmamıştı, kimse bunu becerememişti. Ama o gece siyah saçlı, beyaz tenli genç adam, sarı kuğuyu bu portreye sokmaya karar verdi. "Sadece bu gece yapacağım son p...