neden elimi sıkmadın?

13.3K 1K 1.3K
                                    

Medyanın güzelliğine 1 dakikalık saygı duruşu :")
Bir de bölümü yazarken dinlediğim bir şarkıyı ekledim, dinlemek isterseniz medyada :') Dua Lipa sana aşığım kadın kshgdfl
Bir de kapak resmini değiştim nasıl olmuş :")
Tamam artık gittim


I need your love

And I'm dying for the rush

'Cause my heart ain't got enough

I need your touch






Yeniden 11 yaşındaydı ve neden Harry Potter denen çocuğu yakınında tutması gerektiğini anlamlandıramadığı saflıktaydı genç Draco. Babası okula girmeden önce sıkıcı bir vaaz vermiş ve eline vurmuştu. O buna rağmen neşeliydi, yerinde duramıyordu.

Çoktan iki arkadaş bulmuş, görkemli merdivenlerde Profösör'ün onları yönlendirmesi için bekliyorlardı. Fısıltılar doğrultusunda Harry Potter'i önce arkadan gördü. Suratını gördüğünde ise küçük kalbinde anlamlandıramadığı bir kıpırdanma oldu. Güzelim zümrüt yeşili gözleri ve yuvarlak gözleriyle o gerçekten de Harry Potter'dı. Vay canına.

Heyecanla arkadaşlarını da yanına alıp onunla tanışmak adına gitti.

--

Draco yatağında gözlerini araladığında hava aydınlanmak üzere, bulutlar gelmesi için güneşi bekliyordu. Gördüğü rüya onu sersemleştirmiş, yeterince karışık olan kafasını çıkmaz sokaklara sokmuştu. Harry Potter'a büyük bir aşk duyuyordu ama aynı zamanda garipti, engelleyemiyordu. Sanki biri ona bir şeyler yapmıştı. Normal zamanda büyücüler büyü etkisinde olduklarını anlamazlardı ancak Draco çok zekiydi. Yine de bu hislerden kurtulamıyordu, kurtulmak istemiyordu. Her yerde Harry'i görüyordu.

Yatağından kalkıp kısa bir büyüyle cübbesini giydi. Sakin adımları Hogwarts bahçesini bulduğunda yaptığı yeni birşey değildi tabii. Yıllar boyunca uyuyamadığı çok zamanlar olmuş ve kendisini bahçede bulmuştu. O zamanlara oranla değişen şeyler fiziksel özellikleri ve anlamlandıramadığı düşünceleriydi. Yapraklar şiir gibi ağaçlardan dökülüyor ve kendilerini yere bırakıyorladı. Doğa öyle zarifti ki, yaprakların yere düşüşü bir balerinin ölmeden önce verdiği son dans kadar asildi. Sırtını yasladığı koca ağaç ona teselli verebilen tek gerçek dostuydu. Draco aptal değildi. Crabbe ve Goyle sadece yalnız kalmak istemediği için yanında tuttuğu aptallardı. Pansy onlara oranla daha iyiydi, iflah olmaz bir kötüydü gerçi.

Düşüncelerinin ağırlığıyla gözleri tekrar kapandığında güneş doğmak üzereydi.

--

Harry'nin aklı hala dün koridorda Malfoy'la olan sarılmalarındaydı. Sabah Ron ve Hermione'le derse yürürken kabul etmek istemese de gözleri onu arıyordu. Büyünün etkisi geçmiş olabilir miydi? Eğer öyleyse rahatlamış olurdu, o yüzden merak ediyordu canım, başka neden olacaktı?

"Söylesene Harry, eğer büyünün etkisi geçmezse Malfoy'la evlenir misiniz?"

Ron kendi şakasına gülerken Harry gözlerini devirmiş, Hermione ise onaylamaz bakışlarla Ron'un koluna vurmuştu. "Söylesene Ron, Hermione'la ne zaman evlenceksiniz?"

Hermione ve Ron kıpkırmızı olurken Harry kırdığı potla kahkaha atarak yanlarından koşarak uzaklaşmaya başladı. Belli mi olurdu, Hermione ona lanet fırlatabilirdi yahu!

Harry kaçtığında ve ikili yalnız kaldığında kızarmış suratlarıyla birbirlerine baktılar. Ron ilk defa saçmalamadan gülümsediğinde Hermione de saçma ama gergin bir kahkaha attı. "Aptal Harry ve saçma şakaları işte" derken bile garip bir şekilde gülüyordu. Ron da aynı şekilde kahkaha atıp boğazını temizledikten sonra beraber bitki bilim dersine yürümeye devam ettiler. Garip sessizlik aralarında dolanırken Ron dayanamadan konuşmaya başladı.

fool for youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin