bana sahipsin.

10.2K 789 1.3K
                                    

 But don't you remember?
Don't you remember?
The reason you loved me before,
Baby, please remember me once more  

--

Orta boyda olan Hogwarts yurt odalarının en iyi yanı evinizde gibi sıcacık hissetmenizdi şüphesiz. Seamus ise evde olmaktan çok uzak, kendisini en sevdiği tatlının içine düşmüş küçük çocuklar gibi hissediyordu. Tek kişilik yatakta bacakları birbirine dolaşmış ve Seamus'un kafası Dean'ın göğsüne yaslanmış bir şekilde yatıyorlardı. 

Biri uzundu, diğeri daha kısa. 

Biri olabildiğince esmerken diğeri beyazdı. 

Onları onlar yapan farklılıklarına rağmen elleri birbirine dolandığında bir yapboz tamamlanmış gibi hissediyordu Seamus. Normalde en geç uyanan kendisi olmasına rağmen Dean'ın kollarındayken bu hissi son anına kadar kaçırmamak ister gibi doğru düzgün uyuyamamıştı bile. Heyecandan eli ayağı dolanıyordu. Dışarıda bu tabloya ayak uydurmak ister gibi Aralık ayının ilk karı sakince, suratı okşayan bir yumuşaklıkta yağıyordu. 

Birbirlerine masum dokunuşlar vermişler, ötesine gitmeden sımsıkı sarılarak uyumuşlardı. 

"Derslere girebilecek gücü kendimde bulamıyorum." diye mırıldandı Dean. Uykudan yeni uyanmış olmanın verdiği mağmurlukla sesi çatallı çıkmıştı. Seamus yumuşakça mırıldandı. Sesli konuşacak kadar cesaretli hissetmiyor, hala utanıyordu.

"Neden?"

Dean bir elini kaldırıp Seamus'un saçlarını okşadı. Bir süre sonra neden yaptığını düşünmeyi bırakmıştı çünkü açıkça belliydi ki Seamus'un saçlarına bir zaafı vardı. Hem o güzelim kokusunu hem de yumuşakça parmaklarından kaymalarını seviyordu.

"Sen kollarımdayken kalkmak hiç olmadığı kadar zor şimdi."  -ne oldu lan bu çocuğa dskgldk-

Seamus kızarmış yanaklarıyla kafasını onu izleyen oğlana doğru kaldırdı. Gözleri ışıl ışıldı. Sanki yeni uyanan kendisi değildi şimdi. 

"Seni izlediğim gecelerde benim için uyumakta zordu." diye cevapladı Seamus. Bu Dean'ın şaşkınlıkla kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Kendisini yatakta aşağı kaydırıp Seamus'la göz göze gelmelerini sağladı. Dudakları arasında milimler oynuyordu. Sanki dün Seamus'u defalarca öpmemiş gibi dudakları hala başını döndürüyordu. 

"O yüzden mi sabahları geç uyanıyordun?"

Seamus cevap vermeden sadece kafasıyla onayladı. 

Dean'ın nazik elleri saçlarından yanağına kaydı ve baş parmağıyla zarifçe  Seamus'un elmacık kemiklerini okşadı. Kalbi iki gündür delirmiş gibiydi, söz geçiremiyordu. Seamus'un gözlerinde kendisini görmeyi bu kadar çok sevdiğinin daha önce farkında değildi. Kısa olanın kollarında bu kadar güzel olduğunu önceden bilemezdi. Zaman sizi asla tahmin edemeyeceğiniz bir yöne sürüklüyordu şüphesiz.

Dean suratını tam Seamus'un suratına yaklaştırmıştı ki, kapıdan gelen sesle sıçradılar. 

"HARRY BUNLAR SEVİŞMİŞ!"

--

Beşli sakin adımlarla kahvaltı salonuna yürürken Harry, Ron, Seamus ve Dean'ın suratı kıpkırmızıydı. Hermione onları görünce şaşkınca bakmıştı ama kimse konuşmamıştı. Tam büyük salona girirken dayanamayıp yollarını kesti ve ellerini beline yasladı. 

"Neden bu haldesiniz artık biri söyleyebilir mi?"

Seamus ve Dean birbirine baktığında Ron kafasını yerden kaldırmıyordu. Harry ise gülüp gülmeme arasında gidip geliyor gibi bir hali vardı. Dean sonunda cevap verdiğinde Seamus'un elini kavramıştı. Herm gözleri bugün ikinci kez şaşkınlıkla bakakaldı. Elini tutmuştu!

fool for youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin