Yok daha Merlin'ler!

10.7K 982 1K
                                    

Çıkmadın aklımdan bir gün

Yüzün hep gözümün ucunda

Kendini bi duvar gibi

Ördün karşıma


Her zaman iksir dersinin yapıldığı zindanlar genç büyücülerin sesleriyle dolu olurdu. Birbirlerine uzatılan iksirler, otlar ve kazanlardan çıkan fokurdama sesleri. Bu derste herkes susmuş, Bay Slughorn ve Draco'ya bakıyordu.
Bay Slughorn önündeki iksir dolu kazanı son bir kez karıştırdı ve elindeki küçük bardağa bir kepçenin yarısı kadarını doldurdu. İksir gri renkliydi ve açıkçası pek hoş kokmuyordu.
Draco Bay Slughorn'un kendisine uzattığı bardağı aldı. Hafif sıcak olan iksirin üstünde köpükler vardı. "Bunu neden içmem gerektiğini anlamıyorum Profesör" diye mırıldandı genç Malfoy. Slughorn ona güven verici bir gülümseme verdi. "Sadece sağlığın için Draco."
Draco son kez kafasını Harry'e çevirdi. Tüm sınıf meraklı bir şekilde ona bakıyorken Harry'nin bakışları çok farklıydı. Zümrüt yeşili gözlerinde belli belirsiz bir hüzün dolanıyordu sanki. Draco daha fazla düşünmeden elindeki bardağı dudaklarına götürdü ve içerisindeki iksiri tek dikişte içti. Tadı ekşiydi ve dürüst olması gerekiyorsa başını döndürmüştü.

Harry tüm sınıf nefesini tutmuş Draco'yu izlerken nefesi düğümleniyormuş gibi olmasını adlandıramıyordu. Draco'dan kurtuluyordu işte, sevinmesi gerekmiyor muydu?

"Draco iyi misin?"

Derslikte fısıltılar almış başını gidiyorken Draco güç almak için bir elini masaya yasladı ve gözlerini kırpıştırdı. Büyük bir eksiklik hissediyordu, sanki kalbinde büyük bir delik açılmış gibiydi. Ama bunun yanında tam da kendisi gibi hissediyordu, güçlü. 

"Neden iyi olmayayım Profesör?" 

Ukala ses tonu ve küçümser bakışlar geri geldiğine göre iksir gerçekten de işe yaramıştı. Harry gözlerini devirirken Pansy kıkırdıyordu. "İşte benim Draco'm!"

Hermione Harry'e destek olmak istercesine kolunu onun omzuna atmıştı. "Nerden onun Draco'su oluyorsa!" diye mırıldandı ve Harry'e endişeli gözlerle baktı.

Draco kendisinden emin adımlarla Bay Slughorn'un yanından ayrılıp Pansy'nin yanına ilerledi. Tüm bu insanlar neden ona bakıyordu, gram anlamamıştı doğrusu. Beyninde son bir hafta tamamen kayıp gibiydi. En son iksir başında durduğunu ve yapmış oldukları iksirin tadına baktığını hatırlıyordu. Sonrası ise tam bir kara delikti. 

Sırasına oturduğunda gözleri ona az ileriden bakan Potter'le buluştu. Potter her zaman ona soğuklukla bakardı ancak şimdi onda anlamlandıramadığı şeyler vardı. Aynı anda Harry ise yutkunmakta zorluk çekiyordu.

--

Seamus sıcacık bir hisle gözlerini araladığında kendisini krem rengi tavana bakarken buldu. Oysa en son hatırladığı bahçede oturduğuydu. Güzelim sonbahar rüzgarı suratına vuruyorken bahçede oturuyordu. Ne ara buraya gelmişti? Yatağında doğrulduğunda burasının revir olduğunu gördü. Saçları birbirine karışmıştı ve üzerinde pijamaları vardı. Bayan Pomfrey'i görünce sonunda bir cevap alabileceği için mutlu olmuştu.

"Neden buradayım Hemşire Pomfrey?"

Pomfrey nadir görebileceğiniz gülümsemelerden birini gönderdi Seamus'a. Asasıyla son kez genç adamı kontrol etti ve vücut ısısının normale döndüğüne emin oldu.

"Dün dışarıda uyuyakalmışsın Bay Finnigan. Arkadaşın seni buraya nasıl endişeyle getirdi haberin var mı? Daha dikkatli olmalısın."

Seamus çatılı kaşlarıyla komidinin üzerinde duran su bardağını alarak yatak başlığına yaslandı. Kocaman revirde sadece o yatıyor olmasına rağmen duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlamıştı. "Arkadaşım dediniz. Getiren Dean mıydı?"

fool for youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin