Gün henüz ağarmamıştı. Fakat Taşkent'in lacivert gökyüzüne şehrin merkezindeki mermer kaplı büyük piramitten gül kursu tonlarında enerji dalgaları yayılıyordu. Bunun tek bir anlamı olabilirdi: Rozan Galasmus bir bütünleşme seansı yapıyordu.
*
Dizlerinin üstüne çökmüş, ayaklarının üstüne oturmuş, ellerini bacaklarının üstüne koymuş, dik bir şekilde duruyor, derin nefesler eşliğinde bilincinin Galga'nın enerjisiyle dolmasına izin veriyordu. Bir süre sonra sırt üstü uzandı. Ellerini diyaframının üstüne birleştirdi. Saniyeler içinde üzerinden geçen, hissedebilen için eşsiz olan akıma kapılacaktı.
Gezegenin kritik manyetik noktalarından biri üzerine kurulmuş olan bu piramit auranlar arasında Aeon Piramiti olarak anılırdı. Bütünleşme seansları burada öğretilir, dinginleşmek isteyen galgenler buraya gelirdi.
Bütünleşmenin gücüne inanan galgen sayısı çok değildi. Yine de Emorian Enstitüsü'ndeki ana derslerden biriydi Bütünleşme.
*
O gece, sabaha doğru gördüğü zaman sekmesinin anlamını biraz da olsa çözebilmek için Aeon Piramiti'ne gelmişti Rozan. Düşün içine gizlenmiş bu zaman sekmesinde korkunç bir yıkımın ortasındaydı. Her şey alt üst olmuştu. Sevdiği hiç kimse kalmamıştı. Hissettiği tek şey yoğun fakat kontrolsüz bir güçtü. Bu gücün kaynağına ulaştığında annesi Zarus'un korkunç kırmızı gözlerinin alev aldığını görmüştü. Annesini yaktığını hissederek uyandığında kalbi hızla çarpıyordu.
Bunun bir düş olmadığına emindi. Bir denge galgeni için düş ve zaman sekmesini ayırt etmek zor olmuyordu.
Gül kurusunun canlı bir tonundaki saçları omuzlarından koluna uzanıp, aynı noktayı üst üste kaşındırmadan önce gördüğü son silüet, odaklanmasını biraz daha uzatmak istemesine sebep oldu.
Yıkımın sebebi Krizantem şehrinin eski yıkıntılarında gizliydi. Solar Sante göz alan ışığıyla ufka değmeden oraya gitmek üzere ayağa kalktı.
Bütünleşme seansı sona erdi. Aeon Piramiti Taşkent'in lacivert gökyüzüne gül kurusu enerji dalgaları göndermeyi bıraktı.
Şimdi ise tek yapması gereken bedenindeki enerjiyi kullanarak yer şekillerini zihnine doldurmak ve Krizantem'de gitmek istediği noktayı gözünün önünde meydana getirmekti. Sonrasında ise oraya giden en yakın bağlantıyı hissedecek ve hızlı bir dağılıp bir araya gelmeyle Krizantem'in eski yıkıntılarının hemen önünde olacaktı.
*
Şehir, binlerce yıl önce daha güvenli olduğu için ilk yerleşim yerleri bu hafif yükseltinin üzerine kurulmuştu. Sonra aradan geçen süreyle auranlar daha aşağılara inmeye cesaret etmiş, böylece şehrin sınırları genişlemişti. Binlerce yıl sonra ise bu tepe Krizantem'in ilk sahiplerine ait yapıların yıkıntılarına sahip olan terk edilmiş bir arazi halini almıştı.
Kimseye karışmayan, bağımsız denge galgenlerinin burada yaşadığı söylentisinin gerçek olduğunu çimlere ayak bastığı an anladı Rozan.
Aynı anda beş farklı renkteki kitleme enerjisi üstüne atıldığında içgüdüsel bir kalkanla kendini sardı. Kalkanı da saçları gibi gül kurusuydu, fakat enerjisinin rengi olan fuşyadan da izler taşıyordu.
Umduğu kadar güçlü olmayan enerji huzmeleri, kalkanına değdiği an yok olmuştu. Hemen ardından yenileri fırlatılmıştı. Fakat sonuç aynıydı.
"Boşuna enerji harcıyorsunuz."dedi. Dalga geçmek istememişti fakat sanki onları biraz kızdırmıştı. Üst üste çarpan enerjiler, kalkanında hafif bir titremeye sebep oldu. "Katu Kant size enerjinizin öfkenizden beslenmemesi gerektiğini iyi öğretememiş."dedi ve ellerini hızla iki yana açtı. Açar açmaz şiddetli bir enerji dairesi etrafına dağıldı. Beş farklı noktadan beş farklı inilti duyuldu. "Krizantem'in kutsal mekanını siz mi koruyorsunuz gerçekten? Yoksa Öncülerinizi sonraya mı sakladınız?"
Tahmin ettiği gibiydi. Gökyüzünün lacivertliğini gökkuşağının her tonuna sahip ışımalar aydınlattı. Üstüne şimşek gibi inmek üzere olan yirmi küsür enerji huzmesini engellerken zorlanmadığını söyleyemezdi.
"Sadece - Katu'yla - konuşmak - istiyorum."dedi dişlerinin arasından. Etrafında oluşturduğu kalkana büyük bir ağırlık çökmüştü artık. "Hadi ama ben de sizdenim. Bir denge galgeni olduğumu görebiliyor olmanız lazım." Fuşya rengi gözleriyle etrafını taradı. En az yirmi kişi olduklarını enerji titreşim farklarından hissedebiliyordu. "Daha kendinizi bile gösteremiyorsunuz."diye söylendi. Kalkanındaki baskı son noktaya gelmiş gibi üstüne çökmeye başladı. Kibarlıkla bir yere varamayacağını anladığında derin bir nefes aldı. Diyaframında tuttu bütün havayı. Tüm hücrelerine dolan yaşam özüyle birlikte parmaklarındaki halkalar parıldadı. Sert bir silkeleme hareketiyle üzerindeki bütün baskıyı sahiplerine teptirdi. Bu sersemleme ona on dakika kazandıracaktı.
"Ne istiyorsun?"diyen bir adamın sesiyle attığı ilk adımla olduğu yerde kaldı.
"Katu."dedi Rozan. Sağ gözü çam yeşili sol gözü toprak kahvesi olan adamın gözlerinden ayırmadı gözlerini. Nadir de olsa renk paylaşımı yaşayan güçlü galgenlerden biriydi. Onunla çarpışması gerekirse kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu biliyordu. Tıpkı Katu'nun ona saldırmayacağını bildiği gibi. "Ne istediğimi biliyorsun. Buraya gelmeden önce konseye de gidebilirdim."
"Sırf kendini bir yıkımın ortasında gördün diye mi?"diye sordu Katu alayla. Kollarını önünde bağladı öğrencilerini koruma altına alan çember biçiminde bir kalkanla etraflarını sardı. Toprakta yükselen devasa çamları andıran enerji helezonu sadece onu ve Rozan'ı kaplıyordu. İki yönlü saldırıları engelleyen bir kalkandı bu.
"Eminim yıkımın ortasında gördüğüm beyaz gözlü bir kız çocuğu ilgilerini çekecektir."dedi Rozan. "Barışçıl olduğumu biliyorsun Katu. Öldürmeyi sevmem, öldürenleri de."
"Denge galgeni olmanın ilk prensibi."
"Ama dengenin bozulmasına sebep olacak bir tehlikeyi önlemem gerekirse öldürmekten çekinmemem gerektiğini de biliyorum." Katu alaycı bir ses çıkardı. "Eğer bir şey saklıyorsan-"
"Galasmus kanının getirdiği yüce güç burada bulunduğuna inandığın bir galgenin enerjisini hissetmeni sağlayamıyor mu?"diyerek Rozan'ın lafını kesti.
"Umarım sadece bir galgendir. Aksi takdirde bir sonraki gelişimde tek olmayacağım."dedi ve geldiği gibi geri gitti.
*
Aeon Piramiti'nde belirdiğinde Solar Sante ilk ışıklarını göstermiş, piramiti beslemeye başlamıştı. Bu enerji yüklenmesi Rozan'ın damarlarında dolaşan enerjiyi de etkiliyordu.
Geniş bütünleşme odasının mermer basamaklarını ağır ve düşünceli adımlarla inmeye başladığında aklında üç şey vardı. İlki Katu'nun yalan söylediği, ikincisi bu yalanın sonuçlarının iyi olmayacağı, üçüncüsü ise bu gece Plaro 1 tutulmasında düzenlenecek Taze Kanlar Festivali'ydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emorian'ın Diğer Halefi
FantasyGalga Serüvenleri 1 - Emorian'ın Diğer Halefi -FantasyTR "Doğaüstü Geçidi" listesine eklenmiştir.- Yeni çaylakların belirleneceği Taze Kanlar Festivali'nde Plaro'nun parlayabileceği yedi adet renk varken hiç olmayacak bir rengi seçmesi kesinlikle be...