2) Teoriler ve Pratikler

388 27 39
                                    

Her şeyi anlamanın bir yolu olsa keşke. İşleyiş nasıl, etkileşimin mekanizması ne, her şey nasıl başladı? Tam anlamıyla her şeyi nedenleriyle ve sonuçlarıyla anlamak için her şeyini verirdi.

Üstat 8'di Emorus Emorian. Gezegende yüzyıllardır görülmemiş bir seviyeydi bu. Benzeri olmayan bir güce ulaşması gerekiyordu. Fakat hiç öyle olmamıştı. En azından tam olarak kafasındaki gibi değildi. Hala üstat 7 seviyesindeki Zarus Galasmus'tan bazı noktalarda daha güçlü değildi.

Neden? Rozan Galasmus'la yaptığı fikir alışverişleri ve araştırmalar sonunda bunun sebebinin plansız güç yüklenmesi olduğunda hemfikirlerdi.

Her auran, eğer bir galgense, kademe kademe ilerlerdi. Güçlü genlere sahip değillerse ulaşabilecekleri en yüksek seviye öncü seviyesi olurdu. Güçlü genlere sahiplerse üstat olmalarına neredeyse kesin gözüyle bakılırdı. Fakat hepsi detaylı eğitimlerin gerektiği uzun bir sürece yayılırdı. Bazen bir ömür olurdu bu süreç.

Güçlü aileler arasında en sık görülen üstatlık seviyeleri 4 ve 5'ti. 6'lar da yok değildi. Fakat tek bir üstat 7 vardı. Koca gezegende bu seviyedeki tek kişi Zarus Galasmus'tu. Söylentiler doğruysa, bir zamanlar Galga'ya hakim olan Vermelhonia ailesinden geliyordu. Artık bu ailenin yaşayan hiçbir üyesi yoktu. Emorus bunun bir söylentiden ibaret olmadığını düşünüyordu.

Kimin nereden geldiğini bir kenara bırakırsak Emorus hala kendi durumunu çözebilmiş değildi. Onun durumu çok farklıydı. 13 yaşındayken tek seferde üstat 8 olmuştu. Nedenini bilmiyordu. Hatırladığı tek şey buydu. Rozan'la birlikte yaptıkları seanslarla defalarca geçmişin parçalarına ulaşmaya çalıştılarsa da o zaman dilimine geldiklerinde ikisinin de enerjisi sarsaklaşıyor ve odaklanma halinden hızla çıkmalarına sebep oluyordu.

Bu seviyeye ulaşmasına ulaşmıştı ama hala tamamlanmayan bir şey vardı. Gücünü kontrol etmekte çok fazla zorlanıyordu. Emorian ailesinin bir mensubu olarak bunun olmaması gerekirdi. Ne de olsa Galasmuslardan sonra gezegenin en eski kanı Emorian kanıydı.

Her neyse, diye geçirdi içinden. Dengesiz de olsa yenilmez bir gücü vardı. Bu gücü kullanmaktan hiçbir zaman çekinmezdi.

Sabah egzersizi için tırmandığı Şah Kayalıklarının zirvesine ulaştığında bedenini bir sağa bir de sola esnetti. Zirveye ulaşana kadar Aeon Piramiti'nden yansıyan gül kurusu dalgaları izlemişti. Rozan'ın zaman zaman yaptığı bütünleşme seansları Taşkent'e hoş bir huzur yayardı.

Tırmanışı bitene kadar bütünleşme seansı da bitmişti. Kahve siyah gözleriyle Zirveden Taşkent'in sessizliğine bakarken parmaklarının ilk boğumlarındaki halkalar ışımaya başladı. Sağ elinin yüzük ve serçe parmağında iki halka, diğerlerinde üç halka vardı. Basit bir ifadeyle ilk halkalar çaylaklık seviyesi, ikinciler öncülük, üçüncüler de üstatlığı temsil ediyordu.

Üçüncü halkaya sahip olanlardan bir üstata yaraşır şekilde davranması beklenirdi. Fakat henüz yirmi yaşındaydı ve olgun olmak için fazla gençti.

"Bana katılacak mısın Duman?"diye sordu arkadan yaklaşmakta olduğunu hissettiği auranisine. Auranın hayvan versiyonuna auranis denirdi. Enerji sahibi auranlar galgen olarak adlandırılırken, enerji sahibi hayvanlar auranis olarak adlandırılırdı. Auranislerin bir galgenle bağ kurabilme özellikleri vardı ve Duman bu ömürlük bağı Emorus'la kurmuştu.

Zirveye yaklaşırken safkan bir erkek Güney Kosta aslanı olan Duman Emorus'a katılmak istemediğine dair bir ses çıkardı. Yerde durmayı daha çok seviyordu. "O zaman sonra görüşürüz ufaklık."dedi Emorus onu öfkeyle kükreteceğini bilerek. Son hızla koşmaya başladığında Duman'ın hırıltısı kükreyişine karıştı ve koyu gri bir enerji dalgası patlattı Emorus'a doğru. Emorus neşeyle gülerek zıpladı. Hem dalgadan kurtulmuş hem de kendini Şah Kayalıklarının boşluğuna bırakmıştı.

Şimdi ise işin keyifli yanı başlıyordu. Bedenindeki enerjiyi kullanarak kendini bir auranjete dönüştürmek. Bu ismi o bulmuştu. Rozan hala bu kelimeye gülse de Emorian Enstitüsü'ndeki öğrencilere auranjet olmayı öğretmekten vazgeçmeyecekti.

Avuç içlerinden yayılan siyah bulutsu enerjiyle havadaki dengesini koruyor, ayaklarındaki enerjiden destek alıyordu. Hızlı bir dalışa geçtiğinde rüzgar yüzünü sıyırıyor siyah saçlarını uçuşturuyordu.

Hava molekülleri arasında yüzdüğünü hissedebilmesi için Şah Kayalıkların birkaç katı mesafeye ihtiyacı vardı. Duyduğuna göre moleküllerin arasından geçme hissi hem bedeni hem de çakraları açmada çok etkiliymiş. Fakat o hıza ulaşabilmek ve sadece saniyelik bir şeyi tatmak için o kadar uğraşmaya gerek olmadığını düşünüyordu. Bu mesafeyi kendini yukarı iterek de sağlayabilirdi. Fakat gerek yoktu. Dalışın keyfini çıkarmak daha eğlenceliydi.

Zeminle aralarında bir metre kala zemini çatlatan bir bariyerle kendini havada durdurdu. Süzülürcesine yere bastı ayaklarını. Derin bir nefes aldı. Yeterince açılmıştı. Duman iri gövdesiyle hala kayalığın tepesinde duruyordu. Emorus'un yere indiğini görünce olduğu yere yattı. Arka patisini kayalıktan sarkıttı, başını ön patilerinin üstüne gömdü ve Solar Sante'nin ilk ışıklarını depolamak üzere gözlerini kapattı.

"Siz kedigiller, hepiniz aynısınız. Uyumaya devam et oğlum."diye seslendi Emorus. Duman istifini bozmadı. Güzelce yerleşti ve ışığın ısısını kulaklarından başlayarak tüm bedeninde hissetmek üzere beklemeye başladı.

Emorus da evine en yakın bağlatıya doğru ilerlemeye başladı. O gece yapılacak Taze Kanlar Festivali için hazırdı. Rozan'ın da bu sene hazır olmasını diledi.

Emorian'ın Diğer HalefiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin