Emorian'ın Diğer Halefi

9) Kehribar ve Galgan

Kesişmenin sona ermesiyle Taşkent'in sınırındaki gözcü kulesinde bulunan kehribar kütlesi parlamaya başladı. Binlerce yıldır bu taşın neden korunduğunu bilmeyen Taşkent sınır muhafızları şaşkınlıkla birbirlerine bakmaya başladı.

"Neler oluyor?"diye sordu biri.

"Hiçbir fikrim yok."dedi diğeri. O taş sadece bir taştı o ana kadar. Yerinde öylece duran bir taşın neden korunması gerektiğini hiçbir nesil anlamamıştı. Fakat onlara öyle söylendiği için her zaman taşın bulunduğu kulede bir tanesi beş kişiden oluşan iki yıldız timi bulunurdu.

"Sence bunu haber vermeli miyiz?"diye sordu ilki. Diğeri omuz silkti. "Belki de Galga'nın değişken manyetik dalga aralığı yüzündendir? Mesela geçen hafta Plaro beyaza parlamıştı. Hani bazen olur ya. Galga'nın rutinidir belki." derken kehribar kütlesinin yüzeyinde beyaza parlayan çatlamalar oluşmaya başladı.

"O taşın binlerce yıldır böyle şeyler yaptığını sanmıyorum."dedi diğeri ayağa kalkarak. Lacivert renkli bir sabitleyici enerji dalgası gönderdi taşa. Beyaz ışımanın üstünü lacivert bir tabaka sardı. Taş sakinleşir gibi oldu. Adam bir sabitleyici enerji dalgası daha gönderdi. Lacivert katman kalınlaştı. Taş söndü. "Yine de bunu bildirmemiz gerek."dedi ve kuledeki çalışma odasına ilerledi. Görüntü kaydedicinin karşısına geçti. "Gökyüzünde görülen beyaz kuzey ışıkları sona erdikten sonra kehribar taşında-" demeye başlamıştı ki kulenin ortasındaki taş, camları sarsan bir gürültüyle patladı. Sıçrayan taşlardan biri adamın kafasına çarptı ve adam bilincini kaybetti.

Dışarıda kalan arkadaşı olduğu yerde donmuş bir şekilde taşa bakıyordu. İçinde olduğu yere çökmüş bir kadın vardı. Sakince nefes alıp veriyordu. Küçük adımlarla taşa yaklaştı. Avuçlarında bir hapsetme dalgası oluşturmaya başladı. Ters bir durum olursa fırlatacaktı.

"Kimsin? Hemen kendini tanıt."diye seslendi. Kırılmış taşın ortasında dizlerinin üstüne çöken kadın ağır hareketlerle kalkmaya başladı. Beline uzanan uzun bir örgü düştü omzundan. Örgüsüne dolanmış beyaz tel gibi şeyler kendi renginde parıldıyordu. "Kendini tanıt dedim!" Kadın boynunu sağa sola hareket ettirdi. Bedenini esnetti.

"Sanırım beklediğimden daha uzun sürdü."dedi kendi kendine. Taşın dışına bir adım attığında üstüne atılan açık mavi bir dalga fark etmesiyle sırtındaki kılıcı çıkarıp dalgayı tek hamlede yarması bir oldu. Dalganın geliş yönüne baktığında anladı yalnız olmadığını.

"Hangi yıldayız?"diye sordu.

"Olduğun yerde kal. Bana cevap ver!"diye bağırdı adam. Karşısındaki kadının parmaklarından seviyesini çözmeye çalışıyordu. Parmaklarında hiçbir halka yoktu. O halde bir galgin nasıl oluyordu da bir enerji dalgasını basit bir kılıçla etkisiz bırakabiliyordu? "Kendini tanıt!"

"Hangi yıldayız?"diyerek ona doğru bir adım daha attı kadın. Fakat adam bu defa daha güçlü dalga vuruşlarıyla karşılık verdi. Kadın zarif ve artistik zıplamalarla hepsinden kaçtı. Kılıcıyla savuşturdu çoğunu. "Lanet olası adam sana sadece hangi yılda olduğumuzu soruyorum!"diye bağırdı ve kılıcıyla havada büyük bir daire çizmeye başladı. Kılıcın ucu beyaz parladı.

Havadan öylece çekmeye başladığı beyaz dalga daireyi tamamlarken adam sanki zaman durmuş gibi hissediyordu. Kendine bir kalkan oluşturmaya hazırlanırken kadın kılıcını ona doğru bir kırbaç gibi salladı ve beyaz enerji bir ip gibi adamın üstüne atılıp onu sardı. Hareket etmesini olanaksız kaldı. Adam yere yuvarlandığında karşısında bir galgan gördüğüne emindi.

"Bir galgan değilim seni düşüncesiz."dedi kadın. Düşünceleri okuyabildiği açıktı. "Bir galgan olsaydım seni hapsetme düşüncesini aklımdan geçirmem yeterli olurdu. Ve sen hapsolurdun. Galganlar enerjilerini yönlendirmeye ihtiyaç duymaz. İsterler ve olur, göğün sahibi böyle bahşettiği için olur!"dedi ve oradan uzaklaştı. Bu adamdan hiçbir bilgi alamayacağını anlamıştı. Fakat emin olduğu bir şey varsa o da bu basit galgenin ömrü boyunca bir galgan görmemiş olduğuydu. Belli ki kimse de anlatmamıştı ona galganların neler yapabileceğini.