Bad Girl and Bad Boy Love (fanfiction)

4. Bölüm | Zach die

Bugün fazlasıyla yorulmuştum ama Justin'in yanındayken yorgunluğum gidiyordu. Uykum gelmişti. Uyumaya başladım.

SABAH

Bugün tatlı bir sersemlikle uyandım. İki kolum da biraz kolum acıyordu yani cam batan. Dün gece omuzum çok ağrımıştı ve babam doktor çağırdı. Ağrı kesici iğne yapmıştı. Şuan sızlıyo yani. Oh Tanrım. Justin sen nesin? Kollarını belime sarmıştı ve ayaklarım da onun ayaklarının arasındaydı. Saçları birbirine karışmış. Alt dudağı hafif sarkmış. Dudağına minik bir öpücük kondurdum. Zach! Şimdi o piçin yanına gidecektim. Saate baktım ve 07.12. Erken. Justin veya babamlar beni görseydi hasta olduğum için bırakmazdı. Onların uyuduğundan yararlanarak gidecektim. Yavaşça yataktan kalktım. Giyinme odama gittim. Kapı aralıktı. Justin'i görüyordum. Lütfen anlamasın. Yoksa bırakmaz. Hemen geceliğimi çıkarttım. Bu benim için çok zordu ve yüksek sesle inledim. Justin biraz kıpırdandı ama uyanmadı. Hemen dolabımdan siyah ve kırmızı kareli oduncu gömlek çıkarttım. Altıma da siyah yırtık şort giydim. Botlarımı da ayağıma geçirdim. Kolluğumu sağ koluma taktım. Telefonumu alıp yavaşça odadan çıktım. 

Kapalı havuzun altında ki odadaymış. Dün annemler konuşurken duymuştum. Hemen gittim. ''Ooow Zach tanrıya şimdiden dua etmelisin.'' Ağzı yüzü kan olmuştu. Bir sandalyede bağlı oturuyordu. Ama durumu iyiydi. Bilinci de yerindeydi. Bizimkilerden biri dövmüştü kesin. Yanına doğru yürüdüm. ''Evet. Sana önce ne yapayım.'' hiç bir şey demiyordu. ''Beni neden öldürmek istedin.'' Bir tane daha sandalye alıp oturduğu sandalyenin karşısına oturdum. ''Demek konuşmamakta kararlısın. O zaman biz direk işkenceye geçelim.'' Tüm işkence için lazım olan malzemeler buradaydı. Masanın üstündeydiler. Gidip bir bıçak aldım ve kolunu boydan boya çizdim. Bıçağı çok sert bastırıyordum. Dikişlikti. Hayvan gibi anırmaya başladı. ''Ahh Zach sana anırmak hiç yakışmıyor. Biliyor musun?'' kahkahalarımın arasından bunları söyledim. Yarım içilmiş bir bira vardı. Hemen onu alıp koluna döktüm. Çok fena yakmıştı. Gözünden yaş gelmişti. Çok bağırıyordu. ''BENİ. NEDEN. ÖLDÜRMEK. İSTEDİNİZ?!!!!'' Kelimeleri bağırarak ve tane tane söylüyordum. Bıçağı tam yüzüne bastırıyordum ki konuştu. ''D-d-ur. Her şeyi anlatacağım. '' Bunları dedikten sonra durdum ve sandalyeye oturdum. '' Shane. O seninle ortak olmak istedi. Senin veya babamın tahtına geçmek istiyordu. Yani ikinizden birinin. Senle başlayacaktı. Seninle ortak olup seni çökertecekti. Maddi anlamda. Her şeyini elinden alacaktı. Sonunda ise sizi öldürecekti. Siz ölecektiniz o ise sizin yerinizde olacaktı.'' Bu dediklerine gülmüştüm. ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun. O meşhur 'M' yim. Sizce 'M' buna izin verir miydi. Vermezdi. Kimse benden zeki olamaz. Anladın mı beni geri beyin. '' dedim ve sol elimle bir yumruk attım.

''Bu işte sen de vardın dimi piç kurusu.'' Karnına bir tekme attım. Azından kan gelmişti. Umurumda mı? Tabii ki de değil. Şunlara bak benim yerime geçecekmiş. Ahahah. Buna hayatta izin vermem. Yüzü yara içindeydi. Birayı suratına attım. ''E-evet. Bu fikir benimdi. '' dedi. Buna biraz daha sinirlendim. Ard arda yumruklarımı savurdum. ''Birazdan öleceksin ve ölümün benim elimden olacak.'' Masada ki silahı aldım. Yanına gittim. ''D-dur yapma...'' ''Geber Zach.'' Cümlesini bitirmesine izin vermeden silahla alnının ortasından vurdum. Bıçakla da göğsünün üstüne 'M' yazdım.

''Babacım bunu bir yerlere atın.'' dedim. Arkamı döndüm ikisi de bana şaşırarak bakıyordu. Başından beri buradaydılar. Justin'de beni aşağı indiğimden beri takip ediyordu ama onlar yokmuş gibi davranıyordum. ''Hey. İyi misiniz? Hayalet mi var karşınızda.'' dedim onlara bakarak. Heralde benim onları görmediğimi düşünüyordular. '' Onu atarız bir yerlere ama sen bizi nasıl fark ettin?'' ''Ah hadi ama baba. Başından beri burada olduğunuzu biliyordum. Hatta Justin'de benimle birlikte aşağı indi ama bana fark ettirmemeye çalıştı. Tabii ki ben anladım.'' Göz kırptım ve yukarı çıkmaya başladım. Justin yanıma geldi. Dudaklarımdan öpmeye başladı. ''Öhm öhm.'' sesiyle ayrıldık. ''Çocuklar bir odanız var.'' bunları tabii ki de babam söylüyordu. Burada olduğunu unutmuştum. Güldü ve o bizden önce çıktı.