|2|

450 40 25
                                    

*BİR GÜN SONRA GÜNEY KORE*

"Beyza hadi kalk akşam oldu hani Kore'yi gezecektik? Sözünde durmuyorsun"

"Heeey Betüüül git başımdan kızım uyuyacağım been"

"Kalkmazsan bugün bulaşıkları sen yıkayacaksın "

"Peki yıkarım"

"Yemeği de sen yapacaksın" dediği an birden kafamı yastıktan kaldırdım

"Hey saçmalama ben yemek yapamam"

"Aferin on dakikan var kahvaltı da bekliyoruz" dedi ve o iğrenç sulu öpücünü yanağıma kondurup odadan çıktı. Hemen yastığımın altındaki telefonumu elime aldım ve saate baktım olamaz saat daha ondu.

"Betüüül bunu ödeyeceksin!!" Diye bağırdım ve yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp hazırlanmaya başladım tam on dakika sonra kahvaltı sofrasına oturdum.

Hızlı hızlı kahvaltımı yapmaya başladım. O kadar hızlı yiyordum ki sanki kıtlıktan çıkmış gibiydim. Betül ve Akın'ın bana ters ters baktığını hissedebiliyorum.

"Hoy bono oylo bokmoyon" dedim

"Offf hiç değişmeyeceksin" dedi ve suyu uzattı Akın

"Al şunu iç bir daha sakın ağzın doluyken konuşma" dedi hemen ağzındakini bitirdim ve konuşmaya başladım

"Hadi yesenize beni erken uyandırdınız dışarı çıkacağız diye ama siz yavaş davranıyorsunuz" dedim hep beraber yemeye başladık.

Kahvaltı bitince Betül ve ben masayı topladık Akın da üstünü giydi. Hemen evden çıktık.

----------------------------------

"Kızlar bence artık eve dönmeliyiz" dedi ve bize bakıp gülümsedi Akın,kafamı gökyüzüne kaldırdım haklıydı hava baya kararmıştı. Betül hemen lafa atladı

"Aynen yarın okul var dinlenmemiz gerekiyor hadi gidelim" dedi ve sanki Türkiyedeymiş de yolları biliyormuş gibi ilerlemeye başladı. Taki Akın arkasından seslenip onu durdurana kadar

"Betül nereye gidiyorsun burdan gideceğiz"diyip gülerek ters yolu işaret etti

"Aaaa evet haklısın" dedi ve koşarak yanımıza geldi.
Aynı üç yaşındaki bir çocuk gibi davranması beni sinir ediyor ama o küçüklükten beri böyle olduğundan dolayı birşey söyleyemiyorum zaten öyle olması daha iyi benim gibi erkeğe benzeyen bir kız olmaktansa üç yaşındaki bir çocuk gibi davranması daha iyi.

"Şuradan metroya binip gidelim" diyip bize döndü

"Ben inmeden inmeyin kaybolursunuz"

"Sen onu Betül'e söyle ben kaybolmam" dedim ve sinsice gülümsedim

"Bunu dedin ya kesin sen kaybolacak" dedi ve kahkaha attı Betül bende sertçe elimle kafasına vurdum. Kafasını ovdu ve ağlamaklı bir sesle

"Yaaa acıdı amaaa"

"Gel öpiyim geçsin" dedim ve gülerek koluna girdim adımlarımızı hızlandırarak Akın'a yetiştik.

Beş on dakika metro durağında bekledikten sonra eve giden metro geldi üçümüz beraber metroya bindik.
Önlerde iki tane arkada da bir tane boş koltuk vardı. Betül ve Akın o ikili koltuğa oturdu bende arkadaki tekli koltuğa oturdum.
Koltuğa oturur oturmaz gözlerimi kapattım ve kafamı cama yasladım.

Gözlerimi açtığımda metro neredeyse bomboşdu. Oturduğum yerden kalktım ve Betülle Akın'ın oturduğu koltuğa baktım boşdu.
Ne Akın ne de Betül vardı onun önünde oturan bayanın yanına gittim

".................. Durağını geçtik mı?" Diye sordum

"Evet baya oldu"

"Teşekkür ederim" dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım.
Metronun ilk durduğu durakda indim ve koşar adımlarla çıkışa doğru yürürken bir yandan da Akın'ı aradım

"Alo Akın nerdesiniz yaaa"

"Asıl sen neredesin? Her yerde seni arıyoruz"

"Of kahretsin ben son duraktan bir öncesi durakda indim"

"Tamam sakin ol kapının o önüne çık taksiye bin ve benim sana göndereceğim yere gel"

"Tamam oof kayboldum resmen yaaa"

"Tamam sakin ol biz şimdi evin önüne geldik sana burdan konum atacağım tamam mı?"

"Tamam hızlı ol bekliyorum"dedim ve telefonu kapattım. En korktuğum şey başıma geldi Kore'de tek başıma kaybolmak.

Dışarı çıktığımda bir sürü taksi ve otobüs vardı Akın'ın dediği gibi bir taksi durdurdum ve Akın'ın attığı konumu gösterdim adam bana ters ters baktı ve arabayı çalıştırdı.

Baya ilerledikten sonra adam baya tenha yollara girdi. Sanki Akın'ın attığı konumun tam tersine gidiyor gibiydi yada yolu uzatıp daha fazla para almak için yapıyordu. Git gide tırsmaya başladım

"Şey acaba nereye gidiyoruz? Konum'un tersi gibi burası"

"Hanım efendi burası daha kısa yol bana güvenin" dedi ve gülümsedi ona güvenmekten başka şansım yoktu zaten.

"Peki teşekkürler" dedim ve koltuğa yaşlandım. Biraz daha ilerleyince ilerde arabanın önünde durmuş arabanın camını eliyle yumruklayan bir adam gördüm. Adam değildi benim gibi üniversitesi öğrencisiydi yani uzaktan öyle görünüyordu. Biraz daha yaklaştık

"Burda durur musunuz? Bu benim arkadaşım" dedim ona yardım etmeliydim yani ben bir Türk kızıyım sonuçta öylece geçmek bana yakışmaz.

Adam tam o kişinin arabasının önünde durdu kapıyı açtım tek ayağımı dışarı çıkardım ki adam bana seslendi

"Hanım efendi parayı verir misiniz?"

"Geri geleceğim ama"

"Olsun işimi sağlama almalıyım"

"Peki" dedim ve söylediği kadarı verdim adam resmen bana kazık attı. Allah'tan Türkiye de bol bol para biriktirdim yoksa şuan bu parayı bile veremezdim.
Parayı verip hemen arabadan indim ve çocuğun yanına koştum.

Herkese merhaba 🤗🤗
Umarım bölümü beğenmişsinizdir elimden geldiğince güzel ve uzun yazmaya çalıştım.
Neyse hepinizi çok seviyorum 😍😍

MY FİRST LOVE / ZHANG YİXİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin