Yemeğimizi bitirdik ve hemen restorandan çıktık.
Çıkışa geldiğimiz de görevliler lay'in arabasını getirdiler.Tam arabaya binecekken lay endişeyle bana baktı
"Ne oldu lay bir sorun mu var?"
"Sanırım telefonumu içeri de unuttum sen burada bekle ben telefonumu alıp geliyim" dedi ve koşarak içeri girdi. Bende arabanın kapısını kapattım ve kapıya yaslandım.
Yaklaşık bir dakika sonra arkamda bir şey hissettiğimde korkuyla arkamı döndüm Min Ji Ra'yı görmekle korkum iki katına çıktı.
Lay onu gördüğün an kaç demişti. Tam çığlık atacaktım ki konuşmaya başladı"Şşst Beyza sessiz ol ve şunu bil arkandaki elim değil silahım" dedi.
Allah'ım ne yapacağım ben. Yardım et!"Sesini çıkarma ve lay çıkmadan öndeki arabaya doğru ilerle" dedi yavaşça beni itmeye başladı. Lay hadi çabuk çık.
Kapıda ki görevliler bize değişik değişik bakarken onlara döndüm"Sevgilime bir kızın beni aldığını söyleyin Min Ji-" sözümü bitirecektim ki Ji Ra belime dayadığı silahla sert bir şekilde beni ittirdi.
"Sana sessiz ol dedim hızlı yürü lanet olası" arabaya bindirdi ve sürücü koltuğuna geçip hızlı bir şekilde arabayı çalıştırdı.
"Bırak beni. Ne yapıyorsun sen?"
"Güzel kız bir kaç gün benim misafirim olacaksın tabi ölmezsen" dedi ve sinsi bir şekilde gülümsedi. Pislik
"Amacın ne bırak beni pislik"
"Şşt laflarına dikkat et. Lay elbet beni bulacak"
"Haha lay ablam gibi senin de ölünü görecek."
Allah'ım sen yardım et. Lütfen.
Korkuyla etrafıma bakıyordum. Bir binanın önüne elince durdu. Binanın duvarlarındaki resim ve yazılanlar daha da korkmama sebep oldu. Arabadan indi ve gelip benim de kapımı açtı sertçe kolumdan tutup inmemi sağladı.
"Yürü!" dedi yüksek sesle. Belime dayadığı silahı biraz daha bastırdı. Yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladım. Ağlıyordum sessiz hıçkırıklarımla boğuluyordum.
Merdivenlerin başında duran adamların biriyle göz göze geldim. Bana bir şey yapacak gibi gülümsüyordu. Adam min ji ra'ya bakarak konuşmaya başşladı
"Bahsettiğin bu olmadı. Beklediğimden güzel çıktı"
"Şşşt sakin önce biraz canını yakalım sonra istediğini yapabilirsin" dedi ve kahkaha attı.
"Şerefsizler" diye bağırdım. Adamlar aşağı indi ve biri bir koluma diğeri bir koluma girdi. Beni yukarı doğru çekiyorlardı engel olmaya çalışsam da başaramıyordum. Girdiğimiz odanın duvarlarında ve yerlerde kanlar vardı. Bir sandalyeye otutturdular ve hızlıca ellerimi bağladılar. Min ji ra önümde durdu
"Şimdi tatlım ne tür bir işkenceyle hayatına son vermek istersin?" dedi ve cebinden bir iğne çıkardı
"Bunu vücudundan içeri gönderdiğim andan itibaren dokunmam bile senin canını yakacak tatlım" dedi ve yüksek sesli bir kahkaha attı.
Aniden önüme geldi ve ayağıma sert bir şekilde tekme attı ve adamlarına bakıp kafa salladı adamlar ellerimi ayaklarımı sıkıca tutmaya başladılar. Ji Ra yanıma geldi ve iğneyi tam koluma sokacakken zorlukla öne arkaya sallandım.
Sert bir şekilde yüzüme vurdu
"Rahat dur! Yoksa canın daha çok acır" dedi ve iğneyi yaptı.
"Lütfen bırak beni! Ben sana ne yaptım lanet olası" diye bağırdım. Tam o sırada sert bir şekilde elini omzumun üzerine koydu. Yüksek sesli bir çığlık attım. Hıçkırıklarım odada yankı yapıyordu. Bir kaç kere daha yüzüme vurdu ve ayaklarıma. Canım yanıyordu.
"Yalvarırım bırak beni!" birden odaya bir adam girdi
"Ji Ra telefon senin mi ısrarla çalıyor." bu benim telefonum. Lay arıyor olmalı
"Aaa kimin telefonu buradaymış? Sevgilin merak mı etti seni?" dedi ve telefonu açtı
"Aloo buyrun kime bakmıştınız?" kahkaha attı
"Ah evet kendisi şuan karşımda acı içinde ağlıyor.Neyse işimi bitirmem gerekiyor görüşürüz tatlım" dedi ve telefonu yere atıp ayağıyla parçalanmasını sağladı.
Cebindeki bıçağı çıkardı ve bana doğru yürümeye başladı. Artık konuşamıyordum bile. Halim dermanım kalmamıştı
"Öldüreceksen öldür beni yalvarırım" dedim zorlanarak
"Hayıır biraz acı çek sonra belki ölürsün" dedi ve bıçağı kolumun üzerine koydu ve bıçağı bastırarak aşağı doğru çekmeye başladı. Kanlar yere akıyordu
"Aaaaah" diye bağırdım ama fayda etmedi. Beni dinlemiyordu bir kaç kere daha tekrarladı
"Canın mı acıyor? Ama daha bir şey yapmadım ki" dedi ve adamlara döndü ve göz kırpıp gülümsedi. Adamlardan biri önümde duran kovayı aldı ve birden başımdan aşağı döktü. Saçlarım gözlerimin önüne geldi. Artık acı dışında bir şey hissetmiyordum. Konuşamıyor,ağlayamıyordum sadece bu işkencenin bitmesi için dua ediyordum.
Lay yalvarırım gel artık.
"Gidelim artık" diye bağırdı Ji Ra adamlarına
"Ateşi diğer odadan yakmaya başlayın. Lay de gelip sevgilisinin küllerini toplasın" dedi aynı anda hepsi çıktılar.
Şimdi yapayalnızdım işte. Gözyaşlarımı, sessiz haykırışlarımı duyacak kimse yoktu. Yorgun bedenimi zorlayarak sağa sola sallandım. Kolum hala kanıyor ve bu her geçen dakika canımı daha da yakıyordu. Karşı odadan kokular gelmeye başladı.
Kafamı eğdim. Gözlerim kapanıyordu. Bağırmalıydım sesimi birilerine duyurmalıydım.Kapının girişine yayılan ateşi görmem daha da korkmama sebep oldu. İçeri doğru geliyordu.
Allah'ım yardım et. Lütfen yardım et. Buradan kurtulmama yardım et.
-umarım beğenmişsinizdir-
-bir sonraki bölüm final
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY FİRST LOVE / ZHANG YİXİNG
FanfictionBambaşka bir hayat bambaşka insanlarla yeni bir aşka sürükledi beni hiç bilmediğim birinin kalbinde buldum kendimi. Beni sonsuza kadar bırakmayacak biri. O benim hayatımı değiştirdi diğer kızlara nazaran çirkin olmama rağmen güzelsin ve benimsin di...