11. Bölüm
Washington 1867
"Benim ki bitti." dedi Can kollarının arasındaki ölüm perisi olan genç kızı bir tarafa atarken. Elinin tersiyle ağzındaki kanı sildi. Ölüm perisi kanları. En lezzetli şeydi onlar için. O kanı tüm hücrelerinde hisseder,hep daha fazlasını isterler...Kerem dişlerini genç kızın çıplak ve muazzam teninden çekip kızın yüzünün solmasını izledi. "Benimki de." diye mırıldandı ve kızı bir tarafa yavaşça koydu. Kerem diliyle ağzındaki kanı temizledikten sonra derin vir nefes vererek arkasındaki koltuğa yaslandı. "Korkuyorum,Can."dedi Kerem. Can hemen bakışlarını Kerem'e sabitledi. "Ne dedin?" diye sordu Can kaşları havayden. "Korkuyorum." "Onu anladık. Neyden korkuyorsun?" Kerem derin bir nefes verdi. "Herhangi bir şeyden." Can alayla kaşlarını çattı. "Taşak mı geçiyorsun oğlum?" Kerem yaslandığı yerden kalktı ve Can'a döndü. "Ciddiyim." Can'da yaslandığı yerden kalkarak ellerini birbirine kenetledi. "Tamam. Söyle bakalım. Kimden korkuyorsun." "Biri değil." "Birileri mi?" "Hayır Can!" dedi Kerem. "Boşver gitsin. " Can'ın kaşları çatıldı. "Laçin'e bir şey olacak diye korkuyorsun." dedi.Kerem kafasını olumlu anlamda salladı. Can,Kerem'in kardeşi gibiydi.Tabiki de anlayacaktı. Can oturduğu koltuktan kalkarak Kerem'in yanına yerleşip elini omzuna koydu. "O rahat ölecek Kerem. Sen öldürmeyeceksin. Ben halledeceğim.Acı çekmeyecek,tamam mı? Rahat ölecek. Ona söyleme mi istediğin bir şey var mı?" Kerem dudaklarını yaladı. "Onu hep gerçekten sevdiğimi söyle.Söylediğim hiç bir şeyin yalan olmadığını,onu o olduğu için sevdiğimi söyle. Ve şuan yanımda olsaydı, onun ölmesine asla izin vermeyeceği mi söyle." Can elimi Kerem'in omzundan çekip tamam manasında kafasını salladı. Kapıya doğru ilerledi. Tam kapıdan çıkarken Kerem'in ifadesine baktı. Özlem-kin-nefret-pişmanlık. Her ifade saklıydı sanki yüzünde. Biliyordu Can. Kerem'in o kızı gerçekten sevdiğini biliyordu. Yanında olsaydı onu kimsenin öldürmeyeceğini de biliyordu. Onu öldürmek isteyenlere son canına kadar savaşacağını da biliyordu. Kerem'in,en yakın kardeşinin canının sıkılmaması ve daha rahat hissetmesi isteyeceği içinde onu rahat bir biçimde öldürecekti. Buna mecburdu.
Şimdi,Can'ın Ağzından.
Ara sokağın birindeki apartman merdiveninde oturmuş, içkimi yudumlamaya başladım. Benim gibi zengin bir vampirden beklenmedik bir haraketti bu. Kaç gündür böyleydim. Sokak serserileri gibi gezinip,önümden geçen kızlara göz kırpıyordum. Bana laf atanları da öldürüyordum. Klasik Can Ertaş'tım işte. Fakat New York'ta ki hayatım daha zevkliydi o ayrı tabii. Washington'da Kerem'le anılarımız da paha biçilmezdi. Ama şuan ki durumu canımı sıkmaya başlamıştı. Kerem her zaman kötü çocuk olmuştu. Sadece hayatına aşk girdiğinde saf bir tipe dönüşürdü. Ve bu da Kerem'in ve benim en son isteyeceğimiz şeydi. Zeynep güzel bir kızdı,fakat insan gibi değildi. İnsan olsaydı Kerem onu öldürürdü. Evet,önemli bir sebebi vardı fakat bu bir bahane değildi..
İçkimden bir yudum alıp başımı öne eğdim ve başımın ağrısına küfürler etmeye başladım. Bu en az 5. şişemdi ve 5 şişe daha içebilirim gibi geliyordu. Ve henüzde doğru dürüst sarhoş olmamıştım. Şu apartman kenarına sıvışıp,uyuyup ve sabah hiçbir şey hatırlamayana kadar içmek istiyordum.
İçkimden bir yudım alıp kafamı kaldırdım.Önümden geçen bir erkek tayfası bana bakıp fısır fısır konuşmaya başladılar.
"Hayrola gençler?" dedim ayağa kalkarken.Hepsi birden durdu ve bana doğru gelmeye başladılar.
"Asıl sana hayrola birader?"
Ağzımdan istemsizce küçük çaplı bir kahkaha çıkmıştı. "Birader?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Güzelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜ KADER
Vampire"Bana aşık olamazsın Zeynep. Ben. . . Ben kötü biriyim. Ben vampirim." "Umrumda değil. "