Final
Kerem beni kollarımdan tutup zorla kulübeden çıkardıktan sonra araba da tek kelime etmemiştik. Bir şeyler söylüyordu fakat umursamadan yolu izlemeye devam ediyordum. Buraya tek gelecektim ve Kerem’in haberi olmadan bu işi bitirecektim. Ben yapmasam kimse yapmayacaktı. Kerem’in yanımda üzgün olması kadar sinir bozucu bir şey yoktu. Eğer bu konuda kendimi suçlu hissediyorsam, bu suçu düzeltmem gerekiyordu. Rahat edemezdim.
Kerem arabayı durdurup, sinirle arabadan inerken peşinden gittim. Tribi bana mıydı? Ben ne yapmıştım ki? Arkadaşını hayata döndürecektim ama karşılığında böyle davranışla mı karşılanıyordum? Kerem’e hiç bir zaman yeterli olmayacaktım.
Kerem evin kapısını sertçe ittirdi. İçeri girerken ben de peşinden gittim ve kapıyı kapadım. Melis salondaki koltuğa oturmuş öylece ileriyi izliyordu. Bizim geldiğimizi duymuştu fakat duymamazlıktan geldi. Kerem etrafına bakındı, sanırım Aksel’i arıyordu.
“Aksel nerde?” diye sordu düz bir sesle. Sesini nasıl bu kadar duygusuz tutuğunu cidden merak ediyordum. Melis cevap vermeyince Kerem boğazını temizledi. “Sorumu tekrarlamayacağım.”
“Yok işte görmüyor musun?” dedi Melis. Sesi sinirliydi fakat sesini yükseltmemişti.
“Nerede diye soruyorum ben de Melis!”
“Gitti işte gitti!” diye kükredi Melis oturduğu yerden kalkarken. “Gitti! Yapabildiğim en iyi şey insanları çevremden uzaklaştırmak ve Aksel’de gitti!”
Kerem birkaç saniye öylece durdu. Kötü bir şey yapacaktı. Hissedebilmiştim.
Ve ben daha ne olduğunu anlamadan Kerem yanımda hızla geçmiş, arkamda rüzgarını bırakmıştı. Kendime gelmeyi başardığımda Kerem’in Melis’in boynuna asıldığını ve duvara yapıştırdığını gördüm.
Tanrım duvar çatlamıştı!
Yutkundum. Hayal görüyor olmalıydım.
“Can’ı yolladın. ÖLDÜ! Aksel’e ne olur sence ha ne olur! Yakında ben de gideceğim Melis. Ve tek başına kalacaksın. Burada. Sonsuza kadar. Ölümsüz hayatında!”
Kerem’in alnında çıkan damar ürkmemi sağladı. Kerem sertçe Melis’i yere bırakınca Melis yerde öksürmeye başladı. Ağzından kan çıkıyordu .
Ve Kerem omzumu delecek bir şekilde bana çarpıp yukarı çıktı.
Zaman kaybetmeden Melis’in yanına çöktüğüm de, bu sefer kan kustuğunu gördüm. “İyi misin?” diye sordum sanki cevabını bilmeyerek.
Aslında bana kızmasını bekliyordum fakat o başını sallamakla yetindi. Kollarından tutarak koltuğa oturturdum. Hala öksürürken ağzından kan akıyordu. Boğazı daha olay demin olmasına rağmen morarmıştı ve çok kötü görünüyordu.
“Çok üzgünüm.” Diye mırıldandım . “Kerem’in siniri bana ve bunu senden çıkardı.”
“Haklıydı.”
Kaşlarımı çattım. Melis’in bana bu kadar iyi davranması tedirgin olmamı rahatça sağlamıştı. Aksel’in gittiğine üzüldü diye böyle olduğu çok açıktı.
“Yaptığım çok cesurca.” Diye mırıldandı. Neyden bahsettiğini soracaktım ki konuştu. “Yani Can için kendi canını feda etmen.”
“Dışarıdan öyle gözüküyor olabilir ama sadece yapmam gereken şey----“
“Yapman gereken şey bunların hiç biri yaşanmamış gibi davranıp, liseye geri dönmek Zeynep. Geleceğin için.”
“Geleceğimi önemsemiyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜ KADER
Vampire"Bana aşık olamazsın Zeynep. Ben. . . Ben kötü biriyim. Ben vampirim." "Umrumda değil. "