Bugün fazla işi yoktu Ömer'in. Neredeyse tüm gün boş oturmuştu. Eve gitmeye patron izin vermiyordu sanki boş oturunca ne farkedecekse.
Çıkış saati gelince hemen masayı toplayıp çıktı ofisten. Eve gitmek yerine sahili tercih etmişti. Hava çok güzeldi bir de denizin dalga sesi kulaklarına iliştikçe huzur kaplıyordu içini. Özgür'ü aramayı düşündü ama tek kalıp kafa dinlemeyi cazip buldu.
İşten çıkıp direk sahile indiği için karnı açtı ilk önce bir şeyler yemeği düşündü sonra da akşama kadar gezebilirdi hatta denize ayaklarını da sokardı:) Sahilde bir lokantaya girdi garsona lahmacun siparişi verdi. Gelene kadar da bildirimlere baksa iyi olacaktı. Bir tanesi Özgür'dendi. Nerede olduğunu sormuştu Ömer de sahilde olduğunu söyledi. Evet yalnız kalmayı istemişti ama çağırmadıktan sonra Özgür gelmezdi zaten.
Bir diğer mesaj arkadaş gruplarındandı. Tabi yine döktürmüşlerdi 365 mesaj nedir ya dedi kendi kendine. Bunlar yemiyo içmiyo konuşuyo sanki.
Garson siparişleri getirince telefonunu masaya bıraktı ve midesini doldurmaya başladı.
Yarım saatin sonunda yemeği bitmiş bir bardak da çay içmişti. Kalkıp hesabı ödedi ve lokantadan çıkıp deniz kenarında yürümeye başladı. Fazla kalabalık değildi sahil ama yine de insanlar vardı. Bu yüzden sessiz bir yere gitmek istedi ve sahilin sonuna doğru yürüdü. Ceketinin cebinden kulaklıklarını çıkardı ve son ses müzik açıp ilerledi. (Aşkın gözü kör mü - merve ve alper güzel)
15dakika yürüyüşün ardından istediği gibi sessiz bir yere gelmişti. Hemen bir çimen bulup uzandı ve şarkı dinlemeye devam etti. Ama şarkı ninni gibi geliyordu ve uyumamak için kendini epey zorluyordu. En iyisi kalkıp bir tur daha atmaktı. Yürümeye devam etti ve deniz kenarında bir kayalıkların yanına geldi. Kayaların üzerinde bir bayan oturuyordu. (medya) Bu yüzden kayalıklara oturamazdı biraz daha ilerlemeyi düşündü ama kızın ağladığını farketti. Kulaklıkları çıkardı ve kızı dinledi gerçekten de ağlıyodu. Acaba neden ağlıyordu kız yoksa sevgilisinden mi ayrılmıştı ya da bir erkek mi üzmüştü, sinirlendi Ömer. Kadınlar erkeklere Allah'ın emanetidir ama bazı erkekler kadınları emanet olarak görmüyo ve onlara zulum ediyor. Umarım böyle bir şey için ağlamıyordur diye geçirdi içinden Ömer.
Gidip kızın yanına oturdu. Kız da kafasını kaldırıp Ömer'e baktı. Kızın mavi gözleri vardı. Ağlamaktan kızarmıştı o mavi gözler.
Ömer'e kaşlarını çattı mavi gözlü kız. Ne işi vardı yanında.
"Neden ağlıyosun"dedi Ömer. Ona neydi ki. Kafasını sağa sola salladı kız ve önüne dönüp ağlamaya devam etti. Sessiz ağlıyordu ama. Ömer tekrar sordu
"Kim üzdü seni neden bu kadar çok ağlıyosun" kız sinir olmuştu bu yabancıya yalnız kalmak istiyordu tanımadığı bir insana derdini anlatacak değildi. Ayağa kalktı gitmek için hazırlandı ama Ömer engel oldu
"Ya dursana kötü bir niyetim yok gerçekten sadece neden bu kadar çok ağladığını merak ettim belki bir yararım dokunur sana. "
"Gerek yok"dedi ve gitti mavi gözlü kız. Ömer gerçekten çok merak etmişti kız acaba neden ağlıyordu. Ama haklıydı anlatmamakta ben de olsam yabancı birine anlatmazdım dedi kendi kendine. Sonra kayalıklara, kızın kalktığı yere oturdu ve ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını suya soktu.
Saatler geçmiş hava kararmıştı. Ömer'e ise sahil havası iyi gelmişti ama bu kadar gezmek yeterliydi. Oturduğu yerden kalkarken bir fotoğraf gördü Ömer. Aile foroğrafıydı anne baba ve bir kızla erkek. Fotoğraftaki kız o kızdı, mavi gözlü olan. Sanırım kız kalkarken düşürdü. Bir daha nerden görecekti de verecekti fotoğrafı, acaba önemli miydi onun için. Cebine attı fotoğrafı belki yine karşılaşırlarsa verirdi.
Arabasına binip eve sürdü Ömer. Yolda kardeşi Rabia aradı ve 2ekmek almasını söyledi. O da fırının önünde durdu ve iki ekmek aldı. Bu şey gibi olmuştu. Sanki eşi eve gelirken ona ekmek almasını söylemişti de o da almıştı:). İstiyordu evlenmek ama ilk bir kız bulmalıydı annesine o kadar dil döküyodu ama aileye uygun bulamıyolardı demekki daha nasibi çıkmamıştı karşısına.
Kenardaki baklavayı görünce dayanamadı hemen onu da aldı. Fırından çıkıp arabasına tekrar bindi ve bu sefer eve sürdü.
Eve gelince direk banyoya attı kendini. Uzun bir duş aldı zaten hiç çabuk almazdı duşunu. Banyodan çıkınca üzerine kısa kol tişört altına da şort giydi. Ev mis gibi yemek kokuyodu. En son sahilde yemişti ve çok acıkmıştı. Ailesiyle birlikte oturdu yemek masasına ve güzel bir şekilde doyurdu karnını.
Kardeşi Rabia ve annesi sofrayı kaldırırken evin erkekleri de oturma odasına çoktan kurulmuşlardı. Açıp haber izlemeye başladılar. Zaten bir kanal var ki 24saat haber veriyor insan azcık dinlenir dimi yok yani.
Rabia elinde çaylarla annesi de Ömer'in aldığı baklava tabakalarıyla gelmişti. Herkes çaylarını içip diğer yandan da muhabbet ediyordu.
"Ee anne kız arayışların ne durumda"
"Oğlum buluyorum da ya sen beğenmiyosun ya da ailemize uygun olmadığı için ben beğenmiyorum. Neyse buluruz yavaş yavaş ya sıkıntı yapma.
Ömer çayını bitirip odasına gitti. Bugün pek iş yapmamıştı ama çok yorgundu nedense hemen yatağa girdi kendini uykuya verirken son düşündüğü şey o kızın acaba neden ağladığıydı.
Sabah erken kalktı Ömer. Bugün iş yoktu ama piknik vardı. Evet arkadaşlarıyla pikniğe gideceklerdi. Hemen kalkıp hazırlandı. Dizinin altında şort giydi zaten diz üstü evde bile giymezdi çünkü inançlarına aykırıydı. Üzerine kısa kol ince bir penye giydi ve şapkasını takıp çıktı. Evden bir şey götürmeyeceklerdi her şeyi dışardan alacaklardı. -ne de olsa çalışıyor bizim gibi öğrenci değil ya-
Arabasına binip halasının evini tuttu. Özgür'le ayrı ayrı gitmiceklerdi. Ömer'in arabasıyla anlaştılar. -bu anlaşmalar ne zaman oldu orası muamma:)- Evin önüne gelince arabadan çıkmadan Özgür'ü aradı.
"Kapıdayım hadi çık"
"Tamam geliyorum" dedi Özgür ve kapattılar. 2dakikaya Özgür aşağıya indi. Birlikte piknik alanına gittiler. Yolda markete girip gerekli yiyecek ve içecekleri aldılar.
Anlaştıkları yere geldiklerinde birkaç kişi gelmişti. Selamlaşıp oturdular ve diğer arkadaşların gelmesini beklediler. Arkadaşların arasında evli de vardı, baba da. Tabi çocukları çok seven Ömer sitem etti arkadaşına
"Lan senin oğlanı neden getirmedin ne güzel oynardık"
"Uğraşamam onunla Ömer yerinde durmuyor ki tüm gün peşinde mi koştursaydım hem başımın etini yiyo her gün az kafa dinliyim"
"O kadar tatlı oğlun var bide sitem ediyorsun Tolga"
"Çok meraklıysan evlen yap bir düzine ama benim yaramaza dokunma bıktık ondan" Ömer gülmeye başladı
"Hadi ya o kadar yaramaz mıydı"
"Ovv hem de nasıl"
Diğer arkadaşları da gelmişti Ömer'in ve hep birlikte kahvaltı yaptılar sonra da akşama kadar gezip tozdular...
Merhabalar. Bölümü hemen yazdım çünkü sizi bekletmek istemedim. Bu bölümde Cennet yoktu ve bundan sonraki bölümde de olmıcak maalesef birkaç bölüm idare edicez artık. Bu arada sizce mavi gözlü kız kim? Neden ağlıyor? Ömer'le ne alakası var? Tahminlerinizi yoruma yazabilirsiniz ;)
Yorum ve oyları eksik etmeyin. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLULUK SADECE SENDE
RomanceÇok sevmişti adam. Tüm kadınların cenaze namazını kılacak kadar çok. Mutluydu aslında. Hayalleri vardı. Sevdiği kadınla 2 ömür birlikte olmak gibi. Ama hayat acımasızdı. Ayırdı sevdiğinden Ömer'i. Bambaşka bir senaryo yazdı yakışıklı adama... Narin...