20.BÖLÜM

48 4 1
                                    

Merhaba. Uzuun aradan sonra yine beraberiz. Aslında yazmaya son vermiştim hatta bölümleri bile silmiştim ama arkadaşımın ısrarı üzerine bölümleri tekrar yayınladım ve de yeni bölüm yazdım umarım beğenirsiniz iyi okumalar :)

.................

Ömerin gözlerinde öfke vardı. Onu hiç bu şekilde görmemiştim iki adım attı bana doğru ben ise korkudan iki adım geri gittim. Evet Cennet şimdi de eğlendiğin 3saatin hesabını ödeme zamanı...

"Neredeydin" dedi gayet net bir şekilde. Ben ise ağzımı geri açamıyordum sanırım içinde bulunduğum baskıdan olsa gerekti. Ömer sorusunu yineledi ama bu sefer daha sert ve yüksek bir sesle

"Sana neredeydin diye soruyorum cevap ver bana" gür sesiyle titrediğimi hissettim insan korkudan titrer mi demeyin titrermiş işte

"Ha-va alma-ya gittim" dedim kekeleyerek. Ben daha ne olduğunu anlamadan Ömer koluma yapıştı

"Napıyosun bırak kolumu" dedim korkmadığımı belli etmeye çalışırken ama başaramadım. Daha sıkı tutmaya başladı ben çekiştirdikçe Ömer daha da sıkıyordu

"Bir daha benim haberim olmadan aşağıya bile inmeyeceksin" kolumun ağrısıyla hiçbir tepki veremiyordum gözlerim yaşarmıştı ama kimsenin yanında ağlamadığım için kendimi tutmaya çalışıyordum.

"Anladın mı beni" diye bağırdı evi saran bir sesle. Bense sadece kafamı olumlu anlamda sallayabilmiştim. Konuşursam ağlardım ve onun yanında ağlamak en son isteyeceğim şeydi. Beni bir kenara savurdu ve odanın kapısını vurup çıktı. Ben ise yeri boylamıştım ama kolumun acısından hiçbir şey hissetmiyordum

Zoraki ayağa kalktım ve ağıran kolumu ovalamaya başladım tabi bir yandan da ağlıyordum. Neden yapıyordu bunları anlamıyordum ne vardı biraz çıkıp hava alsam. Ağlaya ağlaya üzerimi değiştirdim. Bir de içimden dualar ediyordum evliliğim huzurla dolsun diye.

........
Sabah erken uyandım. Yanıma baktığımda Ömer'i göremedim. Yataktan kalkıp evin içinde aramaya başladım fakat bulamadım sanırım işe gitmişti. Yine sıkıcı bir gün beni bekliyordu. Ama okulların açılmasına bir hafta kaldı. Bu öğrenciler için ne kadar can sıkıcı bir şey de olsa benim için güzeldi en azından uğraşacak bir şeyim oluyor bu yüzden de günlerim sıkıcı geçmiyor.

Her gün yaptığım gibi yavaş yavaş evi temizlemeye başladım. Çünkü tüm gün evdeyim dışarı çıkarsam sonumu hazırlamış olurum. Dün kolumu morartan adam bugün neler yapmaz ki..

Yine gözlerim dolmaya başladı. Ben onu bu kadar severken onun beni umursamayışı canımı yakıyordu. Günlerce hatta aylarca eve kapatsın umrumda olmaz yeterki beni sevdiğini biliyim. Ama sevmiyordu işte hatta belki de nefret ediyordur. Çünkü insan sevdiğine kıyamaz ona zarar gelmesine asla müsade etmez. Ömer ise kendi elleriyle bana zarar veriyordu.

İşlerimi bitirip biraz kuran okudum. İnsan her an Allah ile konuşmaya ihtiyaç duyuyor fakat hüzünlü anlarında bu ihtiyacı daha da artıyor. Okudukça kelimeler birer birer kalbime işliyor ve bana huzur veriyordu. Son satırları okuyup kapağını kapattım büyük bir huzurla. Ömerin gelmesine az kalmıştı. Acaba ne olacaktı o gelince. Ne olabilir her zamanki gibi beni görmezlikten gelecek.

Tüm gün yaptığım temizlikten dolayı biraz yorulmuştum Ömer gelene kadar dinlensem iyi olacak. Koltuğa uzanıp gözlerimi kapadım. Bu yorgunluk anca uyuyarak atlatılabilir.
.........

Uyandığımda saat epey geç olmuştu bu kadar uyuyabileceğimi tahmit etmemiştim. Aklıma direk Ömer geldi. Yerimden kalkıp evin içinde tur atmaya başladım ve yine yoktu. Bu saate kadar gelmemiş mi yani. Telefonumu elime alıp ekran kilidini açtım. Ne arama ne de mesaj vardı. Gelmiceksin bari haber verseydin ya Ne yani benim dün yaptığımı şimdi o bana mı yapıyordu. Elim istemsizce aramaya gitti ama buna cesaretim yoktu ve telefonu kapatıp geri yerine koydum o anda aklıma korkunç şeyler gelmeye başladı ya Ona bir şey olduysa? Kafamı sağa sola salladım ve evin içinde tur atmaya başladım. Allahım nolur ona bir şey olmasın. Anahtar sesiyle kapıya çevirdim bakışlarımı. Gelmişti işte iyiydi. Çok şükür dedim derin nefes alarak.

Ömer üzerini değiştirip odaya girdi. Kafamı yerden kaldırmadan oturuyodum çünkü ne yapacağımı bilmiyorum yavaş yavaş kafamı kaldırdırdığımda onun yeşilleriyle karşılaştım. Durduğu yerden bana bakıyordu anlamlandıramadığım bir ifadeyle.

Birkaç adımla yanıma yaklaştı ben ise korkmuştum onu ne kadar seviyosam o kadar da korkuyordum sinirliyken her şeyi yapabilecek bir karaktere sahipti. Korktuğumu anlamış olacak ki yavaşça tuttu kolumdan ve beni ayağa kaldırdı. Baş parmağı morarmış bileğimin üzerinde daireler çizerken gözleri gözlerimin derinliklerinde seyehat ediyordu.

"Özür dilerim" dedi kısık ve mahcup bir ses tonuyla. Ne diyeceğimi bilmiyordum hatta ne düşüneceğimi bile. Bunları neden yaptın diye hesap mı sorayım yoksa özür dilemeni gerektirecek bir şey yok değip tüm olanları bir kenara mı atayım. Fazla beklemiş olmalıyım ki Ömer aldı yine sözü

"Sinirlenince gözüm hiçbir şeyi görmüyor Cennet sen de bunu bilmezmiş gibi benim aksime işler yapıyorsun. Senin için endişelendim korktum başına bir şey geldi diye bana gittiğin yeri haber verseydin belki de bunlar yaşanmazdı" dedi ve ekledi

"Özür dilerim"  ben beni umursamıyor sanırken o benim için endişeleniyormuş meğersem. Evet o kadar sözden ben sadece burasını aldım çünkü azla yetinmeyi severim :)

"Bir şey demicek misin yoksa konuşmuyor musun benimle?" diye sorduğunda cevap vermediğimi farketmiştim ve gülümsedim tamamen istemsizdi gülümsemem ne yapabilirim karşımda ultra yakışıklı adam var ve benden özür dileyip endişelendiğini söylüyordu akan sele kapılmamak elde değildi ki

"Sorun değil Ömer bundan sonra daha dikkatli olur sinirlendirmem seni" dediğimde o da gülümsedi bana. Ben de bundan cesaret alarak hala elinde olan bileğimi çektim ve sıkıca sarıldım boynuna. Kokusu çok güzeldi doya doya çektim içime bir dahaki sefere kadar bana yetmesi için :) o da sıkı olmasa da tek elini doladı belime.

İstemeyerek ayrıldım ve iki adım geriledim biliyordum bir saat sonra yine eskisi gibi olucam, onun yeşillerine hasret.

"Peki dışarı çıkmamak hatta aşağıya bile inmemek hala geçerli mi?" diye sordum çünkü evde artık patlamak üzereydim

"Evet hala geçerli o da senin cezan olsun bir daha da benden habersiz bir yere gitmemeyi öğrenirsin" deyince ofladım. Resmen ev hapsine almıştı beni

"Yatıyorum ben yorgunum sana iyi geceler" deyip gitti yanımdan. Ben bir saat mi demiştim yanlış olmuş bir dakika demeliymişim....

MUTLULUK SADECE SENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin