Davet

20.3K 1.6K 791
                                    

Araba yolda sinirli iki elin ve bir ayağın katkılarıyla süratle ilerlerken nereye tutunacağımı şaşırmış bir şekilde yola bakıyordum. "Yavaşlar mısın?" Ceed bir anda fren yapınca öne doğru fırladım ve kafamı çarpmaktan birkaç santimle kurtuldum. "Dosya falan yok." dedim sinirle ona dönerek.

"İn." Gözlerimi kıstım. Kaskatı yüzü bana dönünce irkildim. Bir çocuğun burnuna pipet sokan Basat.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Defol!" diye bağırdı bir anda. Yutkunmaktan alamadım kendimi. Arabadan inip tüm kuvvetimle çarptım kapıyı. Sinirimi alamadım, bir tane de geçirdim kaportaya.

Sonra araba hareket etmesin diye önden dolandım, onun tarafına geçip camdan içeri başımı uzattım. Derin soluklarla göğsü kalkıp inerken dümdüz ileri bakıyordu. "İçine sıçtın Basat! Her şeyin içine sıçtın ve gittin! Şimdi yüzüme bakmaya bile hakkın yok!" Kendimi geriye itip ellerimi saçlarımdan geçirip çekiştirdim, geri yönde iş yerine doğru yürümeye başladım. Şimdi onun yüzünden bir saat yürüyecektim.

*

Öyle söylemek istememiştim. Asıl benim öyle söylemeye hakkım yoktu. Ben olsam ben de okulum için şehir dışına giderek onu terk ederdim. Onunla aynı fikirdeyken asıl benim öyle söylemeye hakkım yoktu.

Odasına çağırdığı için oraya doğru yürüyordum. Ödüm kopuyordu. Söylediği laflar altında ezilmekten deli gibi korkuyordum. Kendimi savunamazdım, ona hak veriyordum. İnanmadığım bir şeyi savunacak hâlde de değildim.

İçeri girerken derin bir nefes aldım. Elindeki dosyalarla bakışıyordu. Bana hiç bakmadan dosyaları incelemeye devam ettiğinde olduğum yerde beklemeye başladım. "Burada çeviri hatası olabilir mi? Anlamıyorum." dedi iki dosyayı da önüme uzatarak. Ve ilk kez yüzüme baktı. Yüzü şişmişti. Hayır, hayır, hayır...

"Bakayım." dedim titrek bir sesle. Ağlamayacağım. İki dosyayı titreyen ellerimle havaya kaldırıp incelemeye başladım. Önce yabancı olanı, sonra Türkçeyi okudum. "Pa-paragraf atlamışım. Çevirip getiriyorum." diye mırıldanıp hızla arkamı döndüm.

"Burada yapabilirsin." diye seslendi arkamdan ama kendimi hemen dışarı attım. Anında tutmaya çalıştığım yaşlar gözlerimden aşağı yuvarlanırken kendimi boğmak istiyordum. Basat duygusaldı, ona öyle şeyler söylediğim için şimdi daha çok içim yanıyordu. Ağlamıştı. Önceki gün ne kadar ağladıysa artık, gözleri şişmişti.

Yerime geçip dosyaları masama koydum, elime bir post-it alıp paragrafı çevirdim, Türkçe dosyaya yapıştırıp Basat'ın odasına döndüm. "Hallettim." diye mırıldanıp önüne koydum. Dosyayı eline alıp okudu, başıyla hafifçe onayladı.

"Şimdi anlaşılır. Lütfen bir sonraki sefere daha dikkatli ol." Başımla onayladım, çıktım odasından.

*

"Selam." deyip masama oturdu Aslı. "Bugün doğum günüm, çıkışta evimde parti vereceğim. Gelmek ister misin?" Kafamı dağıtmak için güzel bir fikirdi aslında. Hem sıkılırsam eve erkenden dönme şansım olurdu. Önceki gün kıza da ayıp olmuştu ayrıca. Bir de reddedersem daha çok ayıp olurdu.

"Olur." Gülümsedi.

"Adresim." deyip bir kart uzattı. Alıp cebime attım. "Numaram da yazıyor, bir problem olursa ararsın." Başımla onayladım. "Şey... Bir de patronunu davet edersen sevinirim." Al işte.

"Tamam." deyip yapmacıktan gülümsedim. Yemeğimizi yemeye başladık. Basat'ı gördüm. Yine o kadınla birlikteydi. Bir masaya yerleşip yemek yemeye başladılar. Yumruğumu sıktım. "O kadın kim?" Aslı başını kaldırıp bana, sonra bakışlarımı takip edip Basat'ın yanındaki kadına baktı.

"Sevil Hanım. İç Mimar. Basat Bey'le çok güzel bir bina yaptılar geçen yıl. Ondan sonra hep birlikte takılmaya başladılar. Herkes aralarında bir şey olduğunu savunuyor. Ama bence Sevil Hanım boşuna çabalıyor, Basat Bey'in gözü başkasında." Kaşlarımı kaldırdım.

"Kimdeymiş gözü?" Güldü.

"Söyleme kimseye ama beni odasına çağırmıştı. İçeri girdiğimde dalgındı, bir fotoğrafa bakıyordu. Beni görünce fotoğrafı hemen kapattı. O dosyalarla ilgilenirken ters dönen fotoğrafa kısa bir an bakabildim. Sadece sarı kısa kesimli saçlarını görebildim. Sevil Hanım hiçbir zaman sarışın olmadı." Yutkundum. Ben olabilir miydim?

"Nasıl bir fotoğraftı?"

"Bir koltukta uzanıyorlardı. Basat Bey'in göğsüne yatmıştı." Fotoğraflarla dolu odada çekildiğimiz resim! Salak salak sırıtmamak için kendimi kasmaya başladım.

"Anladım." diye mırıldandım. Sonra ayağa kalkıp Basat'ın masasına yürümeye başladığımda Aslı bana boynuzlarım çıkmış gibi bakmaya başladı. Önünde durduğumda ikisi de bana döndü. Sevil elini Basat'ın dizine koymuştu, görünce dişlerimi gıcırdattım.

"Aslı Hanım'ın doğum günü partisi var çıkışta. Sizi de buyur etti." dedim Basat'a.

"Şu an bir şey konuşuyoruz. Neden her yerden çıkıyorsun?" dedi kadın sinirli bir tavırla.

"Elinizi dizine koyduğunuza göre," elimle tırnak işareti yaptım. "Önemli bir konu olmalı. Basat Bey'den kısa bir cevap rica edip gideceğim."

"Gitmeyeceksin, değil mi?" dedi Basat'a dönerek. Basat dümdüz bana bakıyordu.

"Sen gidecek misin?" dedi bana. Başımla onayladım. "Gelirim." dedi başını eğerek.

"Ben de geleceğim." dedi kadın ona bakmayı sürdürerek.

Yapmacıktan gülümsedim. "Sizi davet etmedi ama." Kadın kıpkırmızı olunca bu kez zevkle gülümsedim. Sonra sessizce kendi masama yürümeye başladım.

"Basat Bey gelecek." dedim Aslı'ya.

"Sevil Hanım'ın yanında neden sordun? O da gelmek isteyecek." dedi surat asarak. Sırıttım.

"İstedi zaten. Davetli olmadığını söyledim." Aslı da sırıttı anında.

"Seni gittikçe daha çok seviyorum Barış."

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin