KIRMIZI (SAMURAY)

Cayır Cayır....

Niye kabul ettim ki sanki eve gelmeyi? Ne geçiyordu aklımdan? Of!!! Utanarak kabul ediyorum ki seks!! İyi de Hanazava'nın kıskançlık krizleri çok pisti daha önce bu yüzden başıma gelmeyen kalmamıştı ama yinede kör şeytan beni dürtüyor her seferinde onu kızdırmak için.Bu gece de barut gibi gelmezse bende Bahar değilim.Lavabodaki aynanın önünde elbisenin yakasını çekiştirerek biraz toparlamaya çalıştırıyordum onu iyice çıldırtmadan önce.Ne yazık ki çabalarımın pek bir faydası olmamıştı.Böyle kalabalık ortamlarda herkes kıçı başı açtığı için aslında pek rahatsız edici olmuyor ama evde iki kişi olunca pek bir yollu görünüyordu elbisem.Bu şekilde onu karşılarsam canıma okurdu. Yatak odasına geçerek elbiseyi çıkartmadan bulduğum ilk tşörtü üzerime geçirdim sonrada Salonda tv izleyerek onu beklemeyi düşünürken Bay Suzuki partiden ona görünmeden ayrıldığım için merak etmiş ve mesaj yağmuruna tutmuştu beni. Aslında ona telefonumu vermezdim ama sırf Hanazava'ya göstermek için mecbur kalmıştım.Sayesinde beklerken bir an bile canım sıkılmamıştı hatta keyif bile aldım diyebilirim. Saat ilerledikçe gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum ama o gelmeden uyuyamazdım.Birden kapıdan gelen sesle uzandığım koltuktan toparlanarak gayet rahat bir tavırla ayağa kalkıp onu karşıladım.

"Beni buraya gönderip partinin tadını çıkarttın sanırım" hiç ses vermiyordu.Eyvah! şimdi nanayı yedin Bahar.Fırtına öncesi sessizlikti bu,içeri girince ceketini çıkartıp sandalyenin üzerine attı ve karşımdaki koltuğa oturdu.

"İnanılmaz keyifli bir akşamdı. Özellikle Bay Suzuki'nin senin hakkında sorduğu soruları cevaplarken çok keyif aldım." O sırada telefona cayır cayır mesaj geliyordu.İyice küplere binmesin diye telefonu bıraktığım koltuktan alarak sessize aldım.

"Onunla yazışıyorsun değil mi?" Böyle bir durumda gerçeği inkar etmek kendini salak durumuna düşürmek olacağı için doğruyu söylemek en mantıklısıydı.

"Partiden aniden ayrılınca merak etmiş,hepsi bu" gayet ciddi bir şekilde oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve elini uzattı.

"Telefonu bana ver"

"Saçmalıyorsun ama bu seni hiç ilgilendirmez"

"Kazandığını kabullenmem için bana bir kanıt göstermen gerek" eli havada beni bekliyordu.Bana o gözlerle bakınca resmen hipnoz ediyordu beni bu adam.Hiç tereddüt etmeden şifresini girerek telefonu ona uzattım.Sanırım birazda korkudan...Eline alınca yazışmaları okuyup tekrar bana geri verdi.

"Bundan sonra bu adamla yazışmanı istemiyorum " dedi.

"Buna sen karar veremezsin.Ayrıca benim için harika bir aday.Akraba olacağımızdan mı korkuyorsun yoksa?" O ne demek istediğimi çok iyi anlamıştı...Gerçi benim ne söylediğim onun umurunda değilmiş gibi "Önce şu üzerindeki penyeyi çıkart.Bay Suzuki ve diğer fingirdediğin erkeklere göstermeye gelince hiç bu kadar utangaç davranmıyordun. Benden mi çekiniyorsun yoksa?"

"O ortam bu şekilde giyinmeyi gerektiriyordu.Şu an açmak için bir neden göremiyorum.Ayrıca konumuz bu değil"

"İnan ban şu an tek konumuz bu, çünkü Bay Suzuki meselesi herkes için kapandı.Bilmem anlatabiliyor muyum??" ayağa kalkıp odasına doğru gidince

"Konuşmamız henüz bitmedi.Netliğe kavuşturmamız gereken bir anlaşmamız var."

"Önce bir duş almalıyım sende bu arada şartını düşünebilirsin ama lütfen geri geldiğimde o tşört üzerinde olmasın yoksa ben çıkartırım.İki meme gördüm diye kendimden geçecek değilim" kapıyı kapatmadan odasına girerek suyu açtı.

Aslında anlaşma yaparken şartımı zaten seçmiştim ama şimdi yüzüne karşı benimle yatar mısın demek hiçte hoş görünmüyordu.Odanın içinde deli danalar gibi dolanmaya başladım.O kadar çaresizdim ki ? Düşünüyorum da ne kadar kötü olabilirdi ki? Gurur filan düşünmeme gerek yok,yarınım yada başka bir günüm bile yok,bu benim son şansım olabilirdi.Aslında her şey için son olabilirdi.Hiç denemeden yenilgiyi kabul edemezdim.Daha neyi nasıl yapacağıma karar veremeden sadece bir şortla içeri girdi.Onu bu hali ile görmeyeli yıllar olmuştu ve yeni geline dönüşmem an meselesi olmuştu artık.Bari kendimi daha fazla rezil etmeden adamın bana yapışmasını sağlayayım diye düşündüm o an.