Bölüm 26
Aylar olmuştu ama, hala bizde çocukla alakalı bir gelişme yoktu. Yani sevişmeler soluksuz devam ediyordu çocuk yapma adı altında ,ama çocuk olmuyordu. Her ay hevesle bekliyordum ama hep muayyen döneme devam ediyordum. Zaten "Gitmesen'"demesi de aklımdan çıkmıyordu. O an hiç cevap verememiştim. "Gitmesen" Deli gibi birbirimizi yiyoruz. Her gün kavga ediyoruz. Halada öyle, kıskançlık krizleri beni boğuyordu. Hele yanımda üç korumayla gezmek hiç bana göre bir yaşantı değildi. Gerçekten onun hayatında olmak zor bir durumdu benim için ama bana bakışları, dokunuşları berbat geçen günün sonunda onunla aynı yatakta uyumak her derdimi unutturuyordu. İspanyolca kursundan çıkıp merdivenlerden inerken telefonum bilinmeyen bir numara tarafindan aranmıştı "Alo"
"Merhabalar Bayan Takahashi. Ben Tanaka. Arkanızdaki korumaları atlatırsanız sizinle konuşmak istediğim bazı konular var." Aptal mıdır nedir? Ne işim olur onunla benim.
"Benim sizinle konuşacak bir şeyim yok" ne saniyorda beni arama cesaretinde bulunuyorsu bu salak.
"Eşiniz ile ilgili Bayan Takahashi. Gelmek isteyeceğinize eminim" esiniz deyince birde aklima Hanazavanin dedikleri geldi.Konu mutlaka ciddi bir şey olmalıydı..
"Ne yapmam gerekiyor"
"Korumalarınızı atlatıp ,arka sokaktaki siyah limuzine binin"
"Tamam geliyorum"
Yüreğim resmen ağzıma gelmişti. Adamın sesini duyarken bile soğuk terler dökmüştüm. Hanazava "sağı solu tekin değil" demişti. Neden onunla ilgili benimle konuşmak istesin ki? Of, kesin yine başıma bir bela gelecek. Korumaları arayıp, dersimin uzadığını söyledim ve en alt kattaki sınıfın camından dışarı çıkarak sokağa doğru koşmaya başladım görünmemek için. Hızlıca gördüğüm limuzine doğru koştum. Şoför hemen kapıyı açınca içeri kendimi zor atmıştım. Onlar anlamadan geri gelmeliydim. Çıkarken sınıfın camını açık bırakmayı da unutmamıştım. Biner binmez şoför arabayı çalıştırmıştı. Birkaç blok ötedeki restoranın önünde durduk, kapıyı açan adam beni direk yanına götürmüştü Özel odada, yanında ona hizmet eden geyşa kızlar ve korumalar eşliğinde yemeğini yiyordu. Beni görünce yanındaki sandalyeyi gösterdi. Yusuf yusuf çeke çeke oturdum.
"Hoş geldiniz"
"Çok zamanım yok Bay Tanaka, korumalar anlamadan geri dönmeliyim. Konuya gelirseniz sevinirim"
"Aslında konu çok derin, ama kısaca sadede geleyim. Eşinden istediğim bazı şeyler var"
"Bunu eşimden istemeniz daha doğru olmaz mı?"
"Aslında istemeyi düşündüm, ama onunla konuşmak pek mümkün değil. Bence siz bu konuda daha uyumlusunuz."
"Buyurun dinliyorum."
"İlk önce istediğim şey, İngiltere'deki ihale ile ilgili eşinizin çalışmaları. Teklif oranı gerekiyor. Bunu bana sağlarsanız gerçekten memnun olurum." gülerek konuşuyordu ukalaca.
"Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle? Ben eşimin ofisine bile gitmem. Ne iş yaptığını bana anlatmaz. Ayrıca eşimin işine neden sekte vurayım. Dürüst olup onunla bu konuda savaşmayı deneseniz."
"Benim savaşım bu şekilde olur Bayan Takahashi. Ne istersem alırım. İkinci istediğimde sizsiniz."
"Haddinizi aşıyorsunuz Bay Tanaka. Bence bu konuşma burada bitmiştir"
"Benim için henüz bitmedi. Tekrar görüşeceğiz"
Ayaklarım mı titriyor ne? Yolu gösteren korumayla beraber arabaya binerek yine kursun arka sokağında indim. Açık bıraktığım pencereden içeri girerek hiç bir şey olmamış gibi kendi korumalarımın yanına gittim ama içime korku salmıştı bu adam. Eve doğru giderken birden Hanazava'yı görmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI (SAMURAY)
ЮморTürk işi Japon işi,bunu yapan 3 kişi .... "Düştüğüm duruma bak, sevmediğim bir erkekle evleniyorum ve iki erkek beni seviyor, ama ben birini seviyorum ve hepsi benim düğünümde. Orospuluğun kitabını yazmak için genel eve gitmeye ne hace...