Eski Sevgili...

28.2K 914 235
                                    

"Çıksak?" Nasıl ağzımdan böyle bir kelime çıktı bende anlamadım.

"Ne! Dalga mı geçiyorsun sen benimle? Birbirini tanımaya çalışanlar çıkar Bahar, sen benim karımsın ve çocuğumun annesi
"Doğru söyledin birbirini tanımaya çalışanlar çıkar. Sen ile ben birbirimizi hiç tanımıyoruz" Adamın damarına damarına basıyordum.
"Sen bu kadar mı korkuyorsun benden? Benimle evlenmek isteyen kaç kadın var Japonya'da biliyor musun?"

"Bilmem mi, bakanın kızını alabilirsin çok istiyorsan."
"Biraz daha mantıklı düşün olur mu? Artık bir annesin çocuğun geleceğini düşünmüyorsun. O çocuk benim kanımdan ve benim soyadımı taşımalı Gökhan'ın değil."
"Çocuğumun geleceği için evlenmek istemiyorum zaten. Bizi bu eve tıkayıp çocuğu saçma sapan okullarda robot gibi büyüteceksiniz. Senin gibi mi olmasını istiyorsun Hanazava?" Ağzını açmamıştı. Haklıydım çünkü. Bütün okulları yatılı yurt dışında okumuştu. Sevgiye hasret büyüdüğü için bu kadar korumacıydı benim gözümde "Bak şöyle yapabiliriz. Ediz'i senin nüfusuna evlenmeden aldıralım ama velayeti vermem. Bu arada da biz seninle durumlarımıza bakarız olur mu?" Çok sinirlendirmeden bir çözüm yolu bulmalıydım. Beline sarılıp öptüm. Öpmeye başlayınca zaten dizlerimin bağı çözülüyordu ama annem hep "erkekten bir şey isteyeceksen yatakta iste" derdi. Öperek şirin şirin konuşmaya başladım.
"Aşkım, ben biraz annemlerle Türkiye'ye gitsem. Ablamları çok özledim" Elleri belimdeydi
"eeee?"
"Sonra işlerini halleder sende gelirdin. Hem düşünmek için iyi bir fırsat olurdu."
"Aslında düşünecek bir şey yok, kararım kesin. Evleneceğiz ama aileni görmeye gidebilirsin. Bende daha sonra gelirim ve biraz gezeriz.Olur mu? Simdi bu öpücüğün bende açtığı sorunları telafi etmelisin....

---

"Hanazava uyan, kalk çabuk, yardım et bana'' Omuzuna dürterek uyandırmaya çalışıyordum.
"Ne oluyor gece gece" Çocuk elimde susturmaya çalışıyordum.
"Ateşi var. Kalk bana yardım et. Hiç bir şeyi bulamıyorum. Ateş ölçer yok. Ben Ediz'i banyoya sokuyorum, sende ateş ölçeri bul hadi" benden daha telaşlanmıştı "Tamam. Hemen doktoru arayalım"
"Kimseyi arama gece gece, doktora kadar çocuk yanacak. Sen dediklerimi yap, dolabın üzerinden ateş düşürücü ilacı getir" Bende bir yandan üstünü soyup banyoyu hazırlıyordum. S u kıvama gelince hemen küvete sokup ılık ılık vücudunu yıkadım. Öyle telaşlı ki garibim ne bulduysa getirmiş. Şırıngayla ilacı verdikten sonra beklemeye başladım.
"Sen üstünü giy, çocuğun çantasını hazırla. Bak kimseyi de uyandırıp telaşa sokma, hastaneye gitmeliyiz." Ateşi biraz düşünce apar topar hastaneye gittik. Bizimkine güya laf söyledik. Çocuk doktorları hariç Baş Hekimi de ayağa kaldırmıştı.
"Nesi var, hasta mı? Çok mu kötü?" Doktorun beynini yiyordu.
"Bir sakin ol hayatım ya, bırak ta adam bir dinlesin, işini yapsın."
"Ne kadar rahatsın Bahar "
"Pardon da bu yaşına kadar çocuğa ben baktım, bırak ta az çok neye telaşlanacağımı bileyim."
"Altıncı hastalık gibi duruyor. Ateşi bir hafta böyle devam eder. Ateş düşürücü ve banyo yaptırmalısınız. Vücudunda döküntüler çıkacaktır, telaşlanmayın, bu iyileştiği anlama gelir. Bu yaştaki çocuklarda sık rastlanır. Yine de bir tahlil yaptıralım." Dedi doktor. Ediz beyin çişini beklemekten geceyi sabah etmiştik. Allahtan bir şey çıkmamıştı ama biz perişandık, küçük bey birazda olsa rahatlayıp uyumuştu. Evde herkes uyuyordu hala. Odamıza gidip bizde yattık. Sabahın köründe annemde dahil bütün ahali kapımızdaydı. Gözlerim açılmıyordu uykudan. Hanazava'nın toplantısı olduğu için yamula yamula işe gitmişti. Bütün ev ahalisi Ediz ile ilgilenince bende biraz uyumuştum. Öğleye doğru telefonum çalınca uyanıp yarı baygın cevap verdim.
"Efendim"
"Uyuyorsun değil mi? Ben yorgunluktan odaklanamıyorum bile?"
"Hım, sende eve gel, rahatlarsın belki?"
"Bu bir teklif olabilir mi? Yorgunluk atmak için süper olurdu?"
"Canım seni istiyor Hanazava? Yanımda olsaydın her yerini öperdim."
"Çok mu istedin öpmeyi?"
"Aslında uykulu uykulu sevişip, öpüşmek istedim''
"Of! Gelsene?"
"sen gel"
"Toplantıya girmem gerek"
"Gelince artık."
"Gelince ne yapacaksın?"
"İstediğin her şeyi. Öpüyorum seni görüşürüz" Telefondan sonra gözüme uyku girmedi. Bende duş alıp Ediz'e bakmak için aşağıya indim. Salona doğru yürürken gözüm Suki'nin elindeki çiçeklere takıldı. Salona doğru gidiyordu, salondan gelen gürültüde çabası. İçeri girdiğimde gözlerime inanamadım. Ailenin yaşlıları ile birlikte etrafta sayamadığım çiçekler vardı. Ediz annemdeydi, bende selam verip onun yanına oturdum. Kulağına fısıldadım "Neler oluyor burada, bunlarda nedir?"

KIRMIZI (SAMURAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin