Yediğim en son kazıktan sonra ağlamanın gideni geri getirmediğini çok iyi anlamıştım. Ama içimdeki bu acıyı dindiremiyordum. Defalarca düşünüp durdum, bunu hak edecek kadar mı değersizdim onun için? Bana haber vererek gitseydi eğer onun için mutlu bile olurdum. Bir mesaj bile atmamak, sadece sikim de değilsin den başka bir şey değildi. Bu sefer kararlıydım acısı bir yana dursun aşkın mutluluğunu bile istemiyordum. Normal hayatıma dönmem altı ayımı almıştı ve hayatımdan bir altı ay daha götürmek istemiyordum o şerefsiz için.
Bir hafta geçmişti hala açıklayıcı bir mesaj ya da mail atmamıştı bana. Bende yazmanın bir şey değiştirmeyeceğini düşündüğümden hiç mesaj atmaya bile yeltenmedim. Aslında içimden ona çok şey söylemek geliyordu ama bu olayda tek suçlu taraf o değildi. Ne olursa olsun bu işe hiç adım atmamalıydım. Bu son davranışı ve bir çift söz etmeden gitmesi asıl beni bu kadar değersiz hissettiren, canımı yakan buydu. Bu şekilde haftalarca dikkatim dağınık bir şekilde dolaştım. Kafamı bir türlü toparlayamıyordum. Bu durum zaman zaman işime de yansımaya başlamıştı. Özellikle Hanazava durumumu fark etmiş olmalı ki, bir sabah iş yerine geldiğimde masamın üzerinde çikolata kutusu ile karşılaştım. Kimden geldiğini merak etmiştim, ta ki içindeki notu görene kadar.
***Bu ara beni mutlu eden iki şeyden biri çikolata ***
***Bal Böceği..***
Bal Böceği mi? Kesin biliyor kesin! İki seferdir aynı şeyi yapıyor bana. Nereden öğrenmiş olabilir ki? Bütün günüm kaçamak bakışlarla onu kesmekle geçti. O kadar ifadesiz ki, hiç bir şey anlamıyordum yüzünden. Meraktan çatlayacaktım neredeyse , ama en kısa sürede bir yolunu bulup soracaktım..
Bu hafta özel bir toplantı vardı Çin'den gelen tedarikçilerle, bu yüzden her gün toplantılar yapılıyordu toplantı odasında ve oldukça hararetliydi. Aslında çok iplemiyordum Çince benim branşım değildi çünkü, yine de konuşabiliyordum kendimi idare edebilecek kadar. Camdan toplantıyı izlerken Proje müdürü odadan çıkıp bizim bölüme doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça kime gelecek diye hepimiz merakla bekliyorduk. Muhtemelen çevirmenlerle ilgili bir sıkıntı olmuştu. Ama direk bana doğru yönelmişti. Kahretsin yine ne olmuştu ki? Onun geldiğini fark etmemiş gibi yapıp, önümde dikilince kafamı kaldırdım.
"Bay Takahashi toplantıya katılmanızı istedi. Bahar hanım" dedi proje müdürü yüzü düşmüştü resmen.
"Neden ki? Benimle ne alakası var bu konunun?". Heyecandan düşüp bayılacaktım. Neden benim katılmamı istemişti ki?
"Nedenini kendisine sorarsınız, ama bunu hiç tavsiye etmem. Şu ana kadar iki kişiyi kovdu bile" dedi müdür. Al buradan yak Bahar. Kelime-i şehadet getirerek toplantı odasının kapısını açtım. Herkesin suratı sirke satıyordu ama bir tek onun gözlerinden ateş çıkıyordu.
"Beni istemişsiniz Bay Takahashi?" düşüp bayılacaktım. Benimle ne işi olurdu bu adamın.
"Çin'cen var mı? Evet yada hayır de uzun bir açıklama istemiyorum." dedi Hanazava. Felaket sinirliydi
"Evet ve hayır" dedim çok düşünmeden. Daha da sinirlendiğine emindim ama elim ayağım titriyordu. Ne söyleyeceğime karar verememiştim.
"Sana tek cevaplık bir soru sordum." dedi ayakta dikilmiş elleri belindeydi. Kravatını çıkartmış yakası hafif açıktı.
"Evet." bu en kısa cevaptı.
"Tamam o zaman cuma günü toplantıda sen çevirmenlik yapıyorsun." Çölde olsam, kutup ayısı çıkardı üzerime benim. İhale bana patlamıştı.
"Ama! Ama! Bay Takahashi,Çince benim branşım değil. Neden bu işi zora sokuyorsunuz?"
"Sana güveniyorum. Bu konu kapanmıştır." dedi Hanazava. Buda sıçtığım andı. Sikeceğim bunların güvenini ya, bankanın özel kasası mıyım ben? Önüne gelen güveniyor, sonrada bütün sorumluluğu bana bırakıyor. Nasıl çeviri yapacaktım? Ne nemrut adam, Hayvan gibi İngilizcesi vardı yine de bana işkence yapıyordu, hem de Çin işkencesi. Konu kıçımda patlayınca toplantıya kadar çok zamanım kalmadığı için elimde sözlük muhtemel kelimeleri ezberlemeye çalışıyordum. Yemin ediyorum Üniversitede böyle çalışmadım sınavlarıma. Bardan çıkıp sınava gittiğimi bilirim. Bir kaç tane de çeviri programı indirmiştim telefonuma, aksi bir durum olursa diye. Ama ödüm kopuyordu, işi berbat edecektim kesin. Bütün mesuliyette benim olacaktı en sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI (SAMURAY)
ComédieTürk işi Japon işi,bunu yapan 3 kişi .... "Düştüğüm duruma bak, sevmediğim bir erkekle evleniyorum ve iki erkek beni seviyor, ama ben birini seviyorum ve hepsi benim düğünümde. Orospuluğun kitabını yazmak için genel eve gitmeye ne hace...