Sabahleyin kahvaltı yapmak için yemekhaneye indiler. Yemeğin tam ortasında Aslan yanında bronz tenli sevimli bir oğlanla geldi.
Herkesin yemeğini bırakmasını sağladıktan sonra:
—Sizi biriyle tanıştırmak istiyorum, bu Asaf, yeni karşılama görevlisi. Yeni gelen öğrencileri ve diğer okulun öğrencilerini o getirecek, onlara okulu o gezdirecek. Onu arayan olursa benimle birlikte kalıyor, kendisi yeni mezunlarımızdandır, eski görevine yeniden getirildi, dedi. Asaf kızardı. Birkaç dakika için çevreye baktı sonra Aslan'la birlikte gitti. Bugün öğrenciler gelene kadar kimsenin dersi yoktu. Zengin U. H. G.'li öğrenciler Aslan ve Asaf'la birlikte gittiler. Birkaç dakika sonra Aslan ve Asaf'ın yanında yüz kadar öğrenci gelmişti. Önde kızlar vardı ve hepsi de pembe giyinmişti, oğlanların da öyle olmasını bekliyorlardı ama onlar mavi giyinmişti. Çok kibirli ve havalı görünüyorlardı. Fransız okulundan gelen öğrenciler onlara küçümser edayla bakıyorlardı. Murat hafifçe gülümsedi.
Kızlara fısıldayarak:
—Şunların havasına bakar mısınız? Ne kadar da kibirliler böyle, dedi. Aslan öğrencilerine derslerine gitmelerini söyledi. Onlar öyle yaparken Asaf öğrencilere okulu gezdirdi.
İlk dersleri bitmişti ki kapıda Asım ile Murat'ı gördüler. Ne olduğunu öğrenmek için yanlarına gittiklerinde Asım ve Murat onları çekiştirerek bahçeye sonra da ormana götürdü.
Nehir:
—Ormandaki ağaçlar yer değiştiriyor, kaybolacağız, hem bizi nereye götürüyorsunuz? dedi. Ama çok geçmeden bu sorunun cevabını aldılar. Aslan'ın çiftliğinin önüne gelmişlerdi. Asaf yanlarına geldi.
—Yeni gelen öğrencileri merak ediyorsanız gidenlerden boş kalan yerlere gittiler.
—Biz onun için gelmedik, dedi Asım.
—Aslan içeride yanına götüreyim mi? dedi.
—Kızlar sizi biriyle tanıştırayım, Assayf, ben karşılama görevini ondan devralmıştım. Ne haber Assayf? dedi Asım.
—Kızlar ben de size onu tanıştırayım, kendisinin adı Astım. Ne haber Astım?
—Eh iyilik. Kızlar bir şeyi öğrenmek ister misiniz? dedi Asım.
Asiye:
—Neyi öğrenecekmişiz? Hem dersimiz birazdan başlar, dedi.
—Bu bilgi gerçekten ilginizi çekecek, Assayf sen görevini kimden devraldın? dedi Murat ve sırıttı.
—Aslında bunu söylememem gerekiyor ama bilen zaten biliyor, Aslan'dan aldım, dedi.
Kızlar ağzı açık ona bakakalmışlardı.
—Aslan mı? Şu anda içeride olan Aslan mı?
—Evet, o Aslan. Aslan eskiden nasıldı bilseniz şaşarsınız. O ve arkadaşı çok yaramazlarmış. Birkaç defa denize girmeye kalkarlarken yakalanmışlar, daha bir sürü şey, dedi Asım.
—Öğretmen olunca biraz uslandı ama hâlâ işler çeviriyor. Onu bir keresinde denizin önünde beklerken gördüm, birini bekliyor gibiydi, dedi Murat. Ama korkmuş bir halde yanlarına Aslan'ın geldiğini görünce sustu.
—Asaf, yeni öğrenciler geliyor, bir zahmet görevini yerine getir, sonra buraya gel ve beni bekle, dedi. Asaf'ın gitmesini izledikten sonra onlara döndü.
—Dersinize geciktiğinizin farkında mısınız? dedi. Asiye bir çığlık attı.
—Dersimiz Düşünme dersiydi. Kadın bana gıcık oluyor, şimdi ne yapacağız? dedi. Aslan gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâris ve Koruyucuları (TAMAMLANDI)
FantasyÜç kız kardeş olan Seden, Ekin ve Nehir çocukken yağmur yağdığında pembe bir kale görmüşlerdir. Her yağmur yağdığında bu kaleye ulaşmak isterler. Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün yağmur yağdığında o pembe kaleye giderler. UYARI: Bu es...