Asiye de sınava girecek öğrencilerin arasındaydı. Bu demekti ki; o da onlarla bu sınava girecekti. Bu onları hem sevindirmişti hem de şaşırtmıştı. Elinde bir kâğıt taşıyan bir kadının yanına doğru ilerlediler. Bahçenin tam ortasında yüksek çitlerle kaplı bir yer vardı. Onun tam önündeydiler. Kadın "Asiye" dedi. Asiye hiç de heyecanlı görünmüyordu. Çitler yavaş yavaş aşağıya doğru indi. Normal boya geldiler. Çitin tam ortasında kocaman bir aslan duruyordu. Asiye çitin üstünden atladı. Sınava girecek olan öğrenciler heyecanla ve korkuyla izliyorlardı. Asiye aslana umursamayarak baktı. Yanına yavaşça yaklaştı. Herkes onun ne yapacağını merak ediyordu. Asiye aslanın kuyruğunu yakaladı ve hızlıca çekti. Aslandan bir kükreme sesi geldi. Hızlıca Asiye'ye döndü, yine kükredi. Sonrada geriye kaykıldı. Arkadan çığlık sesleri geliyordu. Aslan Asiye'ye doğru atıldı. Asiye aynı önemsemez edayla yana kaydı. Aslan durdu, geri döndü, yine atıldı, Asiye yine yana kaydı. Asiye aslanı çevresinde dolandırıp sinirlendiriyordu.
Asiye aslana yaklaştı ve aslanın burnuna elini koyup:
—Seninle işimiz bu kadardı aslancık, dedi ve çitin üzerinden atlayıp öğretmenlerin yanına geldi. Kadın "U.maz H. G." dedi sinirle. Asiye gülümsedi ve diğer sınıflara katıldı. Kadın "Nehir" dedi. Nehir korkarak çitin üzerinden atladı. Çevresine bakındı.
—Eee, bu aslan nerede? Her zaman yere bakardım, şimdi karşıma bakıyorum ama aslan yok, dedi ve yere baktı. Ayaklarının yanında yavru bir aslan vardı. Nehir yere eğildi ve aslan yavrusuyla oynamaya başladı. Arkasından bir kükreme sesi duyuldu. Nehir arkasına baktı. Kocaman aslan ona kükrüyordu.
—Anah anası! dedi. Aslandan bir kükreme daha geldi. İyice kızmıştı.
—Pardon babası, dedi Nehir. Sonra da aslanla konuşmaya başladı.
—Biliyorum sen yavrunu korumaya çalışıyorsun, ama ben ona zarar vermiyorum, sadece onunla oynuyorum...
Aslan son bir kez kükredikten sonra arkasına dönüp yürümeye başladı. Nehir çitten çıktı. Kadın ona Asiye ile aynı bölümde olduğunu söyledi. Nehir'den sonra çok iri yarı bir oğlan olan Gürbüz aslanın karşısına çıktı. Aslan bir oğlana, bir de çevresine baktı. Sonra da kendini bayılmış gibi yere attı. Herkesten bir kahkaha yükseldi. Oğlan çitten dışarı çıktı. Çok şaşırmış bir hali vardı. O da U.maz H.G.'ye seçildi. Kadın ona bölümünü söyledikten sonra Seden çıktı. Aslana baktı. Seden kedilerin gözlerine bakınca onların ne yapmak istediklerini anlayabilirdi. Aslanın gözlerine baktı.
—Olmaz dostum, beni yememelisin. Bak benim sivilcelerim var, hem tadım da kötüdür. Ha şöyle, git başkasını ye...
Seden çitten çıkınca Asiye ve Nehir'in gittiği bölüm olan U.maz H.G. bölümüne seçildiğini öğrendi. Epey kişi çıktı. Kimi çok komik görüntüler oluşturdu, kimiyse izleyenleri heyecanlandırdı. Sonunda Ekin de çıktı. O çıktığında aslan yere uzanmış yatıyordu. Ekin aslana yaklaştı ve onun karnına yattı. Aslan Ekin'e baktı, sonra da ayağa kalktı.
Ekin:
—Bana bir yumak lazım, dedi. Birden önünde bir yumak belirdi. Çok yumuşak görünüyordu. Onu aldı ve aslana doğru yuvarladı. Aslan yumakla oynamaya başladı. Ekin de aslanla birlikte yumak oynadı. Çitten çıkınca o da U.maz H.G. bölümüne seçildi.
Kızların yanına gittiğinde sevinçle:
—Aslanla yumak oynadım, dedi. Herkes ona güldü.
* * *
Akşamleyin yemekhaneye indiler. Karınları çok açtı. Asiye onlara ders programlarını verdi. Yemekhanede bölüm ayrılığı yoktu. Herkes istediğinin yanına oturabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâris ve Koruyucuları (TAMAMLANDI)
FantasíaÜç kız kardeş olan Seden, Ekin ve Nehir çocukken yağmur yağdığında pembe bir kale görmüşlerdir. Her yağmur yağdığında bu kaleye ulaşmak isterler. Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün yağmur yağdığında o pembe kaleye giderler. UYARI: Bu es...