Ocak'ın 1'inde dersler başladı. Çoğu kişi bundan memnun değildi.
Asiye:
—Burası gerçekten de garip bir okul. Hangi okul yılbaşında derslere başlar ki? dedi. O da biraz daha tatil yapmak istiyordu. Onlara çeşitli kâğıtlar dağıtılıyordu. Birinde yeni dersleri ve ders programları yazılıydı. Derslerin yanında derse giren öğretmenlerin adları yazılıydı. Birinde çarşıya çıkma gününü ve orada yapılmaması gereken davranışlar yazılıydı. Öğretmenlerin derslerine istedikleri eşyaların çarşıdan alınması isteniyordu. Onlar çarşıya gittiklerinde her şeyin bedava olduğunu gördüler ve şaşırdılar. Ders kitaplarını ve gerekli diğer eşyaları almışlardı. Bunlardan en ilginci Burç dersinde istenilen taşlardı. Kişi dokunduğu zaman kişinin karakterine göre renk değiştiriyordu. Asiye'nin taşı kırmızı, Seden'inki krem, Nehir'inki açık yeşil, Ekin'inki de açık pembe olmuştu. Ama bunların ne anlama geldiğini bilmiyorlardı. Başka bir kâğıtta okudukları şey onları gerçekten heyecanlandırmıştı. Diğer okullara birer haftalık geziler vardı. Demek ki başka okullar da vardı. Herkes heyecanla bu gezilerin belirlenmesini bekliyordu. Bu arada da dersler çok güzel bir biçimde devam ediyordu.
Bu haftanın ilk iki dersi Hayal dersiydi. Derslere bölüm bölüm giriliyordu. Hayal dersinin öğretmeni U. maz H. G.'den sorumlu öğretmendi. Onlara gerekli tüm bilgileri o veriyordu.
Kadın:
—Pekâlâ, herkes bir yuvarlak oluşturup otursun, çok büyük bir yuvarlak olsun, kimse arkada kalmasın, dedi. Sadece U. maz H. G.'nin 2. sınıf öğrencileri olsa da yeterince kalabalıklardı. Kadının dediği olmayacaktı. Ama onlar oturdukça sınıfın genişlediği de apaçık ortadaydı. Kadın yuvarlağın ortasına geçti.
—Pekâlâ, şimdi bir hayal kuracağız. Bu ders sadece hayal kurmayla olur. Bu hayal gücünüzü artırmak için...
—Bir de "hayal kurmayın, zararlı" derler. Bak ders olarak koymuşlar, dedi Nehir. Kadın sözlerine devam etti.
—Bugün bir korku hayali kuracağız. Çok korkunç olmalı. O kadar ki en cesurunuzu bile çığlık atabilmeli, dedi ve öğrencilerin arasına oturdu. Serkan yanındaki Öykü'ye baktı.
—O cesur sen değilsin, orası kesin. Bu arada hocam bu derse güvercinler girebiliyor mu? dedi.
—Çok büyük bir ceza alacak kadar hata yapmazsan hayır. Arkadaşınla şakalaşmak, espri yoluyla olsa da dalga geçmek serbest, dedi. Serkan güldü.
—İçeriye bir oğlan girer, sadist tipli biridir, dedi ve Öykü'ye pis bir bakış attı.
—Öykü'ye yaklaştı...
Serkan sesine garip bir hava veriyordu. Öyle yapmasa da onlar korkabiliyorlardı. Çünkü tepede bir bulut oluşmuştu. Bulutun üzerinde de Serkan'ın anlattıkları oluyordu.
Öykü:
—Bana bir şey yapamazdı, çünkü Serkan'a ifrit olmuştu. Cebinden çıkardığı bıçağı hemen Serkan'a sapladı. Serkan olay yerinde anında öldü. O öldüğü için kimse üzülmedi. Herkes adamı tebrik etti...
—Ya hocam bu haksızlık! İlk saniyede öldüm. Kabul değil. Bıçağını bir örümceğe çevireyim, bu sayede Öykü korkarak ölsün...
Bu seferde Öykü itiraz ediyordu. Çünkü görüntü değişmiş Serkan'ın dedikleri olmuştu.
Kadın:
—Pekâlâ, pekâlâ, şimdi içeri bir oğlan girdi. Gerisini Serkan ve Öykü dışında birisi devam etsin. Sonrada onun sağından itibaren anlatmaya devam edin. Sadece birkaç olay yapıyorsunuz, tamam mı? dedi. Hamide atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâris ve Koruyucuları (TAMAMLANDI)
FantasyÜç kız kardeş olan Seden, Ekin ve Nehir çocukken yağmur yağdığında pembe bir kale görmüşlerdir. Her yağmur yağdığında bu kaleye ulaşmak isterler. Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün yağmur yağdığında o pembe kaleye giderler. UYARI: Bu es...