Bir sınıfa gelmişlerdi, zindanlarda bir yerdeydi. İçeride Aslan'ın karşısına çıkacakları zaman adlarını söyleyen kadın vardı. Herkes sıralarına oturunca konuşmaya başladı.
—Bu derste düşünme gücünüzü geliştireceğiz. Bu ders diğer derslerinizde başarılı olmanız için çok önemli bir ders. Bu derste olmayan bir şeyi ortaya çıkarma, olan bir şeyin şeklini veya kendini değiştirme gibi şeyleri öğreneceğiz.
—Ne kadar mantıksız bir şey olduğunun farkında mısınız? Fizik ve kimya bilgilerime göre böyle bir şeyin olması imkânsız, dedi Nehir.
—O dediklerin dünyadaki insanların uydurması. İnsan beyni o kadar mükemmel bir şey ki her şeyi belli bir oranda yapar. Neyse size bunları sonra anlatacağım. Ama önce size bir soru sormak istiyorum. Bir şeyin şeklini değiştirdiğimizde o şey eskisi gibi midir? Mesela ben bu tabaktaki bütün hamamböceklerini dondurmaya çevirsem dondurma görünümlü hamamböcekleri mi olur, yoksa bildiğin dondurma mı olur?
U. H. G.'li bir kız:
—Bence sadece yapan kişiye dondurma görünür, aslında hamamböceğidir, dedi. Kadın başını iki yana "hayır" anlamında salladı ve böcekleri dondurmaya çevirdi. Gerçektende çok güzel bir dondurma olmuştu. Ama kimse onu yemek için can atmıyordu.
—Bunlar gerçek dondurma oluyor. Bir nevi yer değiştirmedir. Mesela seni Asiye, kendime çevirirsem ne olur? dedi ve Asiye'yi kendi görünümüne soktu. Bunu yapar yapmazda kendisi Asiye'ye dönüştü.
Asiye olarak:
—Gördüğünüz gibi, sadece yer değiştiriyoruz. Gerçi bu kural sadece insanlar için geçerli, ama bunlar gerçek dondurma. Diğer şeylerde geçerli kuralları size sonra anlatacağım, eee dondurma yemek isteyeniniz var mı? dedi ve Asiye'yi gerçek görüntüsüne çevirip dondurma isteyenlere tabağı uzattı. Birkaç kişi dondurmayı yerken kadın onlara dersi anlatmaya devam etti.
* * *
Sonraki ders beden eğitimiydi. Bu ders U. H. G.'lilerle işlenecekti. Her yer kar içindeydi. Bu yüzden herkes kalın eşofmanlarını giyinip bahçeye çıktı. Bahçe bu haliyle daha güzeldi.
Adam:
—Bu dersimizde kartopu savaşını öğreneceğiz... dedi. Serkan araya girdi.
—Zaten biliyoruz. Taş alacağız, çevresini karla sarıp çok sert hale getireceğiz, sonra da var gücümüzle atacağız, dedi ve sırıttı.
—Demek öyle, dedi adam ve yerden aldığı karlarla bir kartopu yaptı. Sonra kartopuna "Serkan'a" dedi. Kartopu adamın elinden havaya fırladı. Geri geri uçtu. Serkan gülmeye başladı.
—Bana ha! Ayarları bozuk olmalı, yeterince kar koydunuz mu?
Ama kartopu hızlanarak Serkan'a yaklaştı ve Serkan'ın yüzünün ortasına çarpıp dağıldı. Serkan eliyle yüzündeki karları sildi.
—Bu gerçekten de harikaymış, en azından atmak için yorulmuyorsun, dedi.
Adam onları serbest bıraktı. Herkes kartopu yapmakla meşguldü. Serkan önüne 10 kadar kartopu yığmıştı. Hepsine baktı.
—Öykü'ye, dedi. Bütün kartopları Öykü'nün orasına burasına çarpıp dağılıyordu. Öykü'nün her yeri kar olmuştu.
Öykü:
—Serkan'a, dedi ve yapmış olduğu bütün kartoplarını ona gönderdi. Serkan kartoplarının hızından yere yığıldı.
Ekin kartopu yapmayı beceremiyordu. Düşündü ve yerdeki karlara seslendi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâris ve Koruyucuları (TAMAMLANDI)
FantasíaÜç kız kardeş olan Seden, Ekin ve Nehir çocukken yağmur yağdığında pembe bir kale görmüşlerdir. Her yağmur yağdığında bu kaleye ulaşmak isterler. Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün yağmur yağdığında o pembe kaleye giderler. UYARI: Bu es...