2. Kavanozdaki Kelebek.

2.6K 182 309
                                    

Sabah komidinin üstündeki çalan alarm ile kafamı yumuşak yatağımdan kaldırdım. Her gün uyandığımda olduğu gibi, buraya gelişimin bir rüya olmadığını tekrar ve tekrar anlamıştım.

Bir haftadır burada çalışıyordum ve şikayetçi olduğum pek söylenemezdi. Adrien'in bütün o sinir bozucu tavırlarına ramen sarayda bir kaç arkadaş edinmiştim ve arada onlarla konuşuyordum. Sağlık bölümündeki Rose ve kralın kahyası Nino gibi.

Koşarak alt kata indim ve büyük mutfağa yöneldim.

" Bugün de erkencisin ha Marinette?"

Homurdanmaya başladım Marlena'nın masaya koyduğu tabakları mideye indirirken. Kaç yıllık açlığımı doyuruyordum.

" Hiç sorma Marlena... Prens Adrien, uyandığında orada olmazsam biraz (!) sinirlendiği için."

Marlena bu halime kıkırdadı.

" Takma Prens Adrien'i, arada böyle oluyor işte.."

Önüme reçeli koyarken yüzü gülüyordu.

" Bugün kızım ziyarete gelecek saraya. Eminim seni tanısa çok sever!"

Marlena'nın kızı mı vardı? Doğrusu tanışmak isterim..

" Ben de onu seveceğimden eminim. Kaçta geliyor?"

" Akşam beş gibi ama, Prens Adrien'in seni bırakacağını pek düşünmüyorum..."

Bu söylediği ile gözlerimi devirdim. Haklıydı ne diyebilirim ki...

" Bir şekilde yolunu bulurum merak etme sen."

Bitirdiğim tabakları toplamasında Marlena'ya yardım ettim. Elimdeki son bardağa da su doldurduktan sonra lavaboya bıraktım ve Adrien'in tepsisini alıp mutfağın kapısına ilerledim.

" Sonra görüşürüz Marlena!"

" Görüşürüz Marinette!"

Tepsiyi dikkatlice Adrien'in odasına götürdüğümde çok şükür hala uyuyordu. Derin bir nefes alıp içeri girdim ve kapıyı ayakkabımın ucuyla yavaşça kapattım.

" Prens Adrien, kahvaltınızı getirdim."

Uykusunda mırıldanmaya başladığında elimdeki tepsiyle yatağa yaklaştım. Bir şey mi diyordu?

" Annemi kaybettiğim gibi seni de kaybedemem..."

Ah, harika! Adrien'in aşk hayatını dinliyorum ne hoş...

" Prens Adrien?"

Aniden doğrulduğunda az kalsın tepsideki çayı üstüne döküyordum. İnsan gibi uyansa bi yeri kopacak beyfendinin...

Elindeki tepsiyle duran beni farkettiğinde homurdanmaya başladı.

" İyi bugün erken gelmişsin sonunda."

Agh, şimdiye kadar en fazla on dakika geciktim!

Zorla gülümseyerek tepsiyi Adrien'in kucağına bıraktım yavaşça ve kumadaya uzanıp televizyonu açtım. Kahvaltı etmesini bekledim. Her gün aynı rutin oluyordu düşündüğüm gibi.. Neden hiç dışarı çıkmıyordu veya daha farklı bir şey yapmıyordu?

Command Lady |MariChat|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin