" Adribalımmm!" Chloe'nin sırnaşmaları üzerine derin bir iç çekip saçlarını geriye attı Adrien. Kendisine sarılmaya çalışan kolları nazikçe itti.
" Chloe bilmem farkında mısın ama şu an bir hücredeyiz ve buradan hiçbir şekilde çıkamayız falan... Belki de burada çürüyeceğiz!?" Dehşetle elini saçlarına geçirdiğinde Chloe'nin daha önce de gördüğü o sinsi bakışlarını görmesiyle duraksadı...
" Benim babam başkan Adrikuşum, sence bende burada çürüyecek tip var mı?" Göz kırptığında Adrien sinir kat sayısının arttığını hissetti.
" Ben sinir krizi geçirmeden ağzındaki baklayı çıkarır mısın?"
Chloe'nin yüzünde beliren hain sırıtış elinde olmadan tırsmasına sebep olurken Chloe parmağını altın rengi olan saç tokasına sürttü.
" Bee, kanatlar!"
Adrien çıkan ışıklar içinde şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırırken karşısında sarı kostümünün içindeki Chloe'yi görünce ağzından ilk çıkan kelime anlamsız oldu. " Anan."
Chloe kendisini sallamadan elindeki uzun arkası sivri asaya benzeyen şeyi hücre kapısının altına soktuğunda kendine gelebilmişti.
" Sen... Nasıl?! Mucizen mi var!? Neden daha önce seni hiç görmedik?? Buraya nasıl-"
Kız kurduğu mekanizmanın üstünden sopasına bastırıp hücre kapısını menteşelerinden söktüğünde bir gürültü kopmuştu. Bu sesi birinin duymaması imkansızdı. Koridorun sonundan gelen ayak sesleri de bu gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkarıyordu.
Adrien'in bir şey demesine fırsat kalmadan Chloe ceketinin yakasını yakalayıp onu peşinden sürükleyerek koridora koşmaya başladı. Köşeden aniden çıkan iki muhafıza doğru koşuyorlardı ve... Adrien ne yapacağız kafasında mal mal muhafızlara bakıyordu.
Chloe ilk adamın kafasına mızrağıyla vurup onu yere devirdikten sonra üstünden atlayıp diğer adama koşmuştu. Diğer adam daha yapılıydı ve onları kolay bırakacağa benzemiyordu. Chloe'nin mızrağını iki eliyle yakaladığında itişmeye başladılar.
Arkadan gelen daha fazla ayak sesiyle Chloe'nin kaşları çatıldı. Daha fazla muhafız geliyordu ve bu böyle olmayacaktı.
O sırada ne olduğunu anlayamadan adamla ikisi yer değiştirmişti. Adrien muhafızın belindeki silahı alınca muhafız farkında olmadan gerilemişti. Chloe gelen kalabalık muhafız ekibine bir bakış atıp mırıldandı. " Tanrım, alnımı iki hafta dezenfektanla yıkayacağım..." Gözlerini sıkıca kapayıp adamın burnuna kafayı gömdü ve mızrağını çekti. Cama doğru koşuyorlardı...
Aniden duyulan silah sesiyle Adrien durdu ve arkasına baktı.
" APTAL! KRAL ONLARI CANLI İSTİYOR!!"
" Sadece oğlunu canlı istediğini sanıyordum..."
" Kızı vurmayacak mıydık?"
" Hanginiz vurdu!?"
Bağırışarak ikisine doğru koşmaya devam ediyorlardı. Chloe çatık kaşları ve nefret dolu yüzüyle kafasını kaldırdı. " Seninle evlenme kararı aldığım güne lanet olsun."
Ayağından akan kanları umursamadan topallayarak Adrien'ın yanına ulaştı ve yandaki pencereyi mızrağıyla kırıp Adrien'i de tutarak aşağı atladı. Düşüşlerini kanatlarıyla yavaşlatırken muhafızların sesi gittikçe artıyordu. Merdivene çullanmışlardı şimdi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Command Lady |MariChat|
FanfictionMarinette; ailesi ölünce gitmek zorunda kaldığı hizmetçi yetiştiren yetimhaneden, Kral Gabriel'ın onu oğlunun özel hizmetçisi olarak almasıyla kurtulmuştu. Ama bu bi kurtuluş mu yoksa daha kötüye iniş mi bilmiyordu. Adrien'in huysuz tavırları onu bu...