TANITIM

281 36 12
                                    

(Müzik dinleyerek kitap okuyabiliyorsanız,bölüme eklemiş olduğum müziği açarak okumanızı tavsiye ederim.)

Multimedya: Rolfo

İki hafta süren yolculuğun sonunda dinlenmek için Dublin'de ara verdik. Haftalardır denizde yolculuk eden mürettebat, gemi iskeleye yanaşır yanaşmaz koşarak gemiden indiler. Meraklı gözlerle etrafta olup bitenleri inceliyorlardı. Geminin yarısı Dublin'li olduğundan onların bu heyecanını anlayabiliyordum. Diğer yarısı ise karada olmanın sevinci içerisindeydi. Bende bu grubun içindeydim fakat ben, pek onlar gibi değilim.

Benim evim denizdi. Masmavi okyanuslardan ne zaman uzak olsam eksik hissederim kendimi. İnsaların bakışlarına bakılırsa onlar da buraya ait olmadığımın farkında. Hem dinlenmek hem de erzak toplamak için durmamız gerekliydi. Biraz dinlenmek için gemide bulunan sallanan sandalyeye oturdum ve denizin fısıltısını dinleyerek kestirmeye başladım. Tam uykuya dalacakken geminin tahtalarını gıcırdatan bir adım sesi duydum. Yavaşça elimi belimin sağında bulunan kılıcımın kabzasına doğru götürdüm ve onu sıkıca kavradım. Tam kılıcımı adımı atan kişiye doğru çekecekken konuşmaya başladı:

-Erzaklar tamam Agape!

Bu ses Rolfo'ya aitti. Sesin ona ait olduğunu duyunca rahatladığımı itiraf etmeliyim. Kralların başını çok ağrıtan biri olduğumdan kara benim için biraz tehlikeli...

Kontrol etmek için oturduğum sandalyeden ayağa kalkarak Rolfo'nun elinde bulunan çuvallara baktım. Çuvalın içindekileri gördüğümde gözlerim büyüdü. Şaşkın bir ifadeyle gözlerimi Rolfo'ya doğru yönelttim. Yüzünde taktir edilmeyi beklercesine bir tebessümle "Tam tamına 200 bira yolculuk boyunca bütün mürettebata yeter."dedi. Mürettebat'a bir süre yetecek kadar yemek alması için onu yemek almaya gönderiyorum ve o bize iki yüz tane bira alıyor. Tam da Rolfo'dan beklenecek bir hareket, her ne kadar böyle söylese de bu kadar birayı kendisi için aldığını gayet iyi biliyordum. Rolfo sarhoşun tekidir ama savaşmak konusunda üstüne yoktur.

Rolfo'yla Matwurlich'in şövalyelerinden kaçarken tanışmıştım. Şövalyelerden birisi beni kapana kıstırmıştı. Kurtuluşumun olmadığını düşündüğüm anda Rolfo imdadıma yetişti. Rolfo o zamanlarda para karşılığında adam öldüren bir silahşördü. Beni kapana kıstıran şövalye içinde kendisine para verilmişti.

Kendisine buraya bir gemi çalmaya geldiğimi söylediğimde korsan olduğumu anladı ve kendisine bu şehirden kaçmak konusunda yardım etmemi istedi. Gemiyle yola çıktığımız süre boyunca günden güne bu adamla aramızda sıkı bir dostluk bağı kuruldu. Şehirden uzaklaşıp başka diyarlarda silahşörlüğünü duyurmak isteyen bu adam artık korsanlar diyarı'nın kapısını aralamıştı. Fakat iki kaptanlı bir gemi mürettebat olmadan bir hiçtir. Bize bir ekip lazımdı. Mürettebat kurmak konusunda bize yardım edebilecek tek kişi vardı, Piri Reis...

Bu adamla Akdeniz limanlarından birinde tanışmıştık. Deniz konusunda en az benim kadar bilgiliydi. En iyi mürettebat'ı ondan başkasının kuramayacağını bildiğimden dümeni İstanbul'a çevirdik.

Yanına gittik ve durumu anlattık. Geçmişteki dostluğumuzun hatrına ricamı kırmayacağını ve bize dünya'nın görüp görebileceği en çetin ceviz tayfasını kuracağını söyledi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra güvercinle bir mektup yolladı. Mektupta "Mürettebatınla tanışmak istiyorsan ikindi vakti limanda ol." yazıyordu. Mürettebatı gördüğümde çok şaşırmıştım çünkü bu mürettebatın lideri bir prensesti. Bu kadın Halfworm Krallığı'ndan IV.Thomas'ın kızı Eva'ydı. Babasının ölümü Eva'yı derinden etkilemişti. Hayat insanlara acı çektirerek güçlendirmek ister bunun en büyük örneği Eva'ydı. Duruşuyla dahi korku salabilen, lider ruhlu, soğuk kanlı, acımasız bir kadındı Eva...
Gemideki bütün işçiler ondan korkar ve dediklerini harfiyen yerine getirirdi. İnsanları sözleriyle etkisi altına alarak istediğini yaptırabilme yeteneğine sahipti. Hatta bu özelliğini kullanarak kendisini geminin üçüncü kaptanı yaptırmıştı. Ona kızamıyordum çünkü onu bu kadar sert bir kadın haline getiren şeyin ne olduğunu biliyordum; İntikam...

Babasının biri yada birileri tarafından öldürüldüğünü düşünüyordu. Bunu bilen yalnızca iki kişi vardı, Rolfo ve Ben. Ona babasının intikamını alacağımıza dair söz vermiştik. İşte mürettebatımız böyle kuruldu. Bugün ise Kral'ın davetlileri olarak Westbroock Krallığına doğru yola çıktık. Açıkçası bu krallığa gitmeyi pek istemiyorum çünkü burada düzenlenen şeyler pekte barışçıl olmaz. Umarım kötü bir durumla karşılaşmayız.

Agape

A.R.E.S.T.İ.A.N.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin