(Müzik dinleyerek kitap okuyabiliyorsanız,bölüme eklemiş olduğum müziği açarak okumanızı tavsiye ederim.)
Multimedya: Kahin Elena
Rolfo'yu aldıktan sonra uzunca bir süre atla seyir ettik. İzimizi kaybettirdiğimizi anladığımız an sessiz bir yer bulup kamp yapmaya karar verdik. Doğruyu söylemek gerekirse Rolfo'yu bu kadar erken kurtarabileceğimizi beklemiyordum, itiraf etmeliyim. Mürettebatla buluşmamıza daha iki gün vardı, bu iki gün içerisinde Roma'dan sağ kurtulmayı başarabilirsek bizi sınırlayan bu kara parçasından kurtulabilecektik.
Şehirden arakladığımız birkaç eşyayı kullanarak çadır yaptık. Macera dolu bu günün yorgunluğunu üzerimizden atmak için gökyüzünde usulca kaybolan güneşi izlemeye başladık. Bir çınar ağacı'nın altında oturarak seyrettiğimiz bu manzaraya naif bir rüzgar da eşlik ediyordu. Güneş, gökyüzüne renk veren mavinin elinden tutup ufukta kaybolurken Rolfo ile Ben akşamı selamlamak için hazırlıklara başlamıştık. Elimize aldığımız çakıl taşlarını birbirlerine sürterek ateş yakmaya çalışıyorduk. Yanımızda gaz lambasının bulunmaması bizi böylesine zahmetli bir işe mecbur bırakmıştı. Uzun ve yorucu bir iş olmasına rağmen yaptığım işten hiçte pişman değildim. Bu iki çakıl taşı dostlarımla geçirdiğim sıcak bir vakte vesile olmuştu. Yaratıklarla uğraşmaktan en yakın dostlarıma dahi yabancılaştığımı fark ettim. Sadece uyumak için altına kamp kurduğumuz bu çınar ağacı, uzun zamandır özlediğimiz o samimi ortamı bize geri kazandırdığı için çok değerli bir yere dönüşüvermişti gözümde. Bir yandan ateşi yakmaya çalışırken bir yandan da Rolfo ile sohbet ediyordum. Ona yakalandıktan sonra neler yaşadığını sordum.
- Şövalye, beni yakalar yakalamaz limanda bulunan kalabalığı idamla korkutup dağıtmaya başladı. Ellerimi ve ayaklarımı zincire vurduktan sonra saraydaki zindana kapatıldım. O sürtüklere hiç sesimi çıkarmadım sadece bir bira istedim onuda vermeyince taşkınlık çıkardım. Böyle bir şeye kalkıştığım için onlarca şovalye tarafından hırpalandım. Ah o ellerim bağlı olmayacaktı var ya hepsini liğme liğme ederdim...
Rolfo bir süre daha zırvalamaya devam etti. Mozwlich hakkında hiçbir şey duymadığını anladığımda ona yorucu bir gün geçirdiğini ve biraz dinlenmesi gerektiğini söyledim. Başını aşağı yukarı doğru sallayarak "Haklısın Agape, dinlenmem gerek ama bir şartım var: Gemiye bindiğimizde bana üç tane şarap ısmarlayacaksın." dedi. Gülerek şartını kabul ettim, çadıra girdiğini gördükten sonra gözlerim Eva'ya takıldı. Sırtını çınar ağacı'nın gövdesine yaslamış, durgun bir yüz ifadesiyle dolunay'ı izliyordu. Yanına gittiğimde işaret parmağıyla dolan gözlerini sildi. Her ne kadar belli etmemeye çalışsada ağladığını anlamıştım. "Umarım demir g*tlü heriflerin yürürken çektiği zorlukları düşünüp ağlamıyorsundur." diyerek onu neşelendirmek istedim. Kahkaha atarak "Şövalye kıyafetlerinin içinde olabilirim ama ben hâlâ korsanım." dedi. Biraz neşelendikten sonra yanına oturarak dolunayı izlemesine eşlik ettim, Eva gözlerini dolunaya dikti ve anlatmaya başladı:
- Küçükken babamla bir ağaca yaslanıp gökyüzünü seyrederdik. Yine gökyüzünü seyrettiğimiz günlerden birinde bana "Eğer bir gün hiç uyanmayacağım bir uykuya dalarsam seni gökyüzünden izliyor olacağım kızım" demişti. Babam bu lafından tam iki gün sonra öldü. Bu tesadüf olamazdı, onu birisi öldürdü. Beni bir erkeğe dönüştüren şey tam olarak buydu Agape, yıllardır onu öldürenin kim olduğunu arıyorum. Artık yeter, onu bulmak istiyorum.
Anlatırken ağlamaya başlayan Eva'ya sarılarak destek olmaya çalıştım. Bir süre ağladıktan sonra gözyaşlarını silerek "Sana söz veriyorum, babanı öldürenin kim olduğunu bulacağız ama önce buradan sağ çıkıp dünyayı talan eden bu yaratıkları def etmeliyiz." dedim. Başını salladı, iyi geceler diyerek çadırına gitti. Herkes uyuduğuna göre artık rahat bir uyku çekebilirdim diye düşünerek çadırıma doğru yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.R.E.S.T.İ.A.N.
FantasyYeryüzü her zaman kötülüğü görmüş ve bununla savaşabilmiştir. Fakat kötülük yalnızca kötü'nün bir parçasıdır. Tanrı kötüyü yarattığı zaman onu yedi parçaya ayırdı. Bu yedi parça ölüm diyarının en korkunç yaratıklarından oluşmaktaydı. Ölüm diyarı'nın...
