(Müzik dinleyerek kitap okuyabiliyorsanız,bölüme eklemiş olduğum müziği açarak okumanızı tavsiye ederim.)
Multimedya: Agape
Üç hafta süren yolculuğun sonunda Valerius'un yok ettiği Gröffiend kasabasına ulaştık. Olayın üzerinden haftalar geçmesine rağmen Kral Carlos'a gelen mektuptaki o olay, bugün yaşanmış kadar taze görünüyordu. Kasaba'nın toprağı çok sıcaktı. Attığımız her adımda ayakkabımızın tabanında közler oluşuyordu. Valerius'a ulaşabilme ümidiyle geldiğimiz bu kasabada derin bir sessizlik ve yanmış bedenlerden başka hiçbir şey yoktu. Yerdeki cesetlere baktığımda yüzlerindeki ifade tek bir şeyi anlatıyordu: Korku...
Ölü kokan bu kasabanın etkisini altında kalmadan ayrılmaya karar verdik. Tam gidecekken kasaba'nın derin sessizliği bir haykırışla bozuldu.
-Yardım edin!
Eva sesin nereden geldiğini anlamak için bağırarak "Nerdesin?" dedi. Sorunun ardından ölü yığınlarının arasından bir el yavaşça yukarıya doğru kalktı. Etrafı küllerle kaplı olan bu elin sahibi kısık bir sesle "Buradayım" dedi. Yardım etmek için koşarak yanına doğru gittik. Onu gördüğümüzde hepimiz çok şaşırmıştık çünkü o bir çocuktu, ölü yığınlarının arasında sıkışıp kalmıştı. Eva çocukla konuşmak için ona doğru eğildi ve adını sordu. Titrek ve yorgun bir sesle adının Charlie olduğunu söyledi. Hepimiz burada neler olup bittiğini merak ediyorduk ama hiç sırası değildi.Eva çocuğun kendisine gelmesi için yüzune biraz su serpti. Ardından çocuğu sıkıştığı yerden çıkarmak için mürettebat'a emir verdim ve hep birlikte üzerine yığılmış onlarca ölü bedeni bir kenara fırlattık. Charlie fırlatılan cesetlere bakış atıp ağlamaya başladı. Yanına oturup neden ağladığını sordum. Hıçkıra hıçkıra konuşarak fırlattığımız cesetlerin arasında annesini ve babasını gördüğünü söyledi. Verdiği cevap karşısında şaşkına uğramıştım. Elimden hiçbir şey gelmediği çok az görülmüştür. Bu an da onlardan biriydi. Hıçkıra hıçkıra ağlayan Charlie'ye sarıldım ve ona artık burada yaşayamayacağını kalmak için başka bir yer bulması gerektiğini söyledim. Onu güvenle teslim edebileceğimiz bir akrabası olup olmadığını sordum. Venedik'te bir amcasının yaşadığını söyledi. Anladığımı göstermek için başımı aşağı yukarı doğru salladım ve ayağa kalktım.
- Mürettebat! Hazırlanın,Venedik'e gidiyoruz.
Bu lafımdan sonra hep beraber gemiye yöneldik. Bir süre daha yürüdükten sonra arkadan Charlie'nin sesi geldi:
- Durun!
Herkes ne olduğunu anlamak için başını Charlie'ye doğru çevirdi. Onu sıkıştığı yerden kurtardığımız halde oracıkta oturuyordu. Ayaklarına bakarak:
-A..aayaklarımı hissetmiyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.R.E.S.T.İ.A.N.
FantasyYeryüzü her zaman kötülüğü görmüş ve bununla savaşabilmiştir. Fakat kötülük yalnızca kötü'nün bir parçasıdır. Tanrı kötüyü yarattığı zaman onu yedi parçaya ayırdı. Bu yedi parça ölüm diyarının en korkunç yaratıklarından oluşmaktaydı. Ölüm diyarı'nın...