(Müzik dinleyerek kitap okuyabiliyorsanız,bölüme eklemiş olduğum müziği açarak okumanızı tavsiye ederim.)
Multimedya: Eva
Dublin'den ayrılıp Westbroock Krallığına doğru yola çıkalı tam dört gün oluyor. Yol boyunca mürettebatın merak dolu sorularını cevaplamaktan gına geldi ama haklılardı n'için çağrıldığımızı dahi bilmiyorduk. Eli kılıç tutan herkesin çağrılmasına bakılırsa pekte güzel bir sebepten olmadığı kesindi. Gemideki herkes bir yandan işlerini yapıyor bir yandan da çağrılma sebebimizi tartışıyordu. Tam bu esnada bir ses bütün tayfanın yüzünde tebessüm oluşturmasına sebep oldu.
"Kara göründü!"
Gittikçe karaya doğru yaklaşırken limanda bir gemi trafiği olduğunu gördük. Bu normal bir liman kalabalığına benzemiyordu, sanki bütün dünya'yı tek bir alanda toplamışlar gibi görünüyordu. Limandaki kalabalık içimizde varolan merak duygusunu daha da alevlendirmişti.
Saatler sonra limanda boş bir yer bulabildik. Kral Carlos, gelecek kalabalığın farkında olduğundan gemiden inen davetlileri saraya doğru yönlendirmesi için muhafızlarını görevlendirmişti. Muhafızların gemiden inmem için bana yardım edecekleri aklımın ucundan dahi geçmezdi bakalım daha neler göreceğiz. Saraya doğru sessiz adımlarla yürürken Rolfo ile neden burada toplandığımızı tartışmaya devam ediyorduk. Rolfo toplanmamızın sebebinin bir düello olabileceğini düşünüyordu. Saraya geldiğimizde de bu tartışma devam etti. Sadece biz değil, burada bulunan herkes neden toplandığımız hakkında fikirler öne sürüyordu. Saray'ın balkonundan Kral Carlos'un çıkmasıyla etraftaki gürültü silsilesi yerini derin bir sessizliğe bıraktı. Sarayda bulunan herkes ağzından dökülecek kelimeleri duymak için meraklı gözlerle onu izliyordu.
"Askerler, Silahşörler, Korsanlar ve Şovalyeler hepiniz davetimi kabul edip buraya gelme şerefini gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ederim. Sizleri burada toplamamın sebebi birkaç krallığın bana yollamış olduğu mektuplardır bu mektuplarda yazanlar sizlerin de hayatını ilgilendirdiğinden mektuplarda yazanları sizlerle paylaşmak istiyorum." Kral elindeki mektubu havaya kaldırarak "Bu mektup Gröffiend kralı Lord Amerus'tan" diyerek mektubu okumaya başladı.
"Westbroock Krallığına selam olsun! Kasabamız üzülerek söylemem gerekiyor ki yok olmakta yardım edin, ejderhalar geri döndü yardım edin! Hiçte anlatıldıkları gibi değiller bu ejderha çok farklı sadece alev saçmıyor yanardağları bile patlatabiliyor. Bütün krallıklara bildirin bu ejderha bütün insanlığı yok edebilir."
Kral eline başka bir mektup aldı ve bağırarak "Bu da Zilenberg Krallığına ait" dedi ve zarfı açarak mektubu okumaya başladı.
"Kral Carlos'a selam olsun, size yalvarırım bize yardım gönderin. Kısa boylu bir büyücü şehri etkisi altına aldı. Adı Mozwlich kendisine itaat etmemizi istiyor. Başkaldıran herkesi acı içinde öldürüyor. Ölmek istemiyoruz yardım edin!"
Kral mektup bittikten sonra muhafızdan diğer mektubu istedi. Ardından onu okumaya başladı.
"Kral Carlos'a selam olsun! Ben Venedik'te çalışan bir tüccarım. Dün gece çok garip bir olay yaşadık dev bir canavar şehirde bulunan bütün hamile kadınların karnını deşerek içindeki bebekleri yiyordu. Bu sadece benim söylediğim bir şey değil bütün halka aynısı oldu. Bu yaratık benim karımı kaçırdı gece karanlığından tam olarak neye benzediğini göremedim ama uçabiliyor,yalvarırım karımı kurtarın!"
"Bu mektupları okuduğumda bunların bir saçmalık olduğunu düşünmüştüm ve bu kasabalara mektup yolladım. Mektuplarıma sadece Venedik'ten cevap geldi onlar bu olayı doğruladı Zilenberg ve Gröffiend'e gelince o kasabalar artık yok...
Mektuplarda bahsedilen bu dört yaratık Kahin Elena'nın anlattığına göre bu üç yaratık kötülüğün ta kendisi. Efsanelerde bu üç yaratık Figrid'e hizmet ediyorlar ve Kahin'e göre eğer bu üç yaratık yeryüzünde ise Figrid'te yeryüzündeymiş. Bu yaratıkların kellesini bana getireni büyük bir hazine ile ödüllendireceğim."
Kral Carlos bu sözleri ağzından çıkarır çıkarmaz Westbroock Kalesinde büyük bir kargaşa yaşandı. Bütün savaşçılar bu yaratıkları bulmak için yola çıktı. Ancak bu yaratıklar onların yakaladığı balıklara benzemezler.
Efsaneye göre Tanrı kötülüğü yarattığında onu yedi parçaya bölmüş ve bu parçalar zamanla evrilerek yaratıklara dönüşmüşler. Evrilme esnasında bu yedi yaratığın her biri bir parçasını dünyaya düşürmüş ve kötülük dünyaya yayılmış. İşte o an insanoğlunun sınavı başlamış. Bu yaratıklar dünya için fazla kötü olduğundan Tanrı onları ölüm diyarının en derin çukuruna hapsetmiş ve bekçilere emrederek bu yaratıkların kaçmasını önlemiştir. Bu yaratıklar ise hapsedilme sebebini insanlara bağlamış ve insanlardan intikam almak için and içmiş. Milyarlarca yıl planlar yapmışlar ve edecekleri azabı birbirlerine paylaştırmışlar.
Valerius, dağlar kadar büyük olduğunu ve ateşi kontrol edebildiğini belirterek yanar dağları patlatıp evleri ve masum insanları zevk olsun diye yakmak istediğini söylemiş.
Mozwlich ise kötü büyüler yapan bir büyücü olduğunu belirterek yapacağı her büyünün insanlığın kötülüğü için olacağını söylemiş.
Jaspar ise çift başlı dev bir kartal olduğunu belirterek kasabalarda bulunan hamile kadınları kaçırıp karnındaki bebeği canlı bir şekilde yiyip bunu acımasızca izletmek istemiş. Eğer kadın çocuğunu yememesi için yalvarırsa çocuğu yetim bırakıp sefil bir hayat sürmesi karşılığında çocuğun canını bağışlayacağını söylemiş.
Figrid ise bu dört yaratığın efendisi, efsanelerde ve destanlarda onun ve diğer üç yaratık hakkında bilinen çok bir şey yok bu da onları en korkunç yapan özelliklerden biri...
Acaba anlatılanlar gerçek olabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.R.E.S.T.İ.A.N.
FantasyYeryüzü her zaman kötülüğü görmüş ve bununla savaşabilmiştir. Fakat kötülük yalnızca kötü'nün bir parçasıdır. Tanrı kötüyü yarattığı zaman onu yedi parçaya ayırdı. Bu yedi parça ölüm diyarının en korkunç yaratıklarından oluşmaktaydı. Ölüm diyarı'nın...
