FİGRİD'İN TEKLİFİ

52 13 5
                                        

(Müzik dinleyerek kitap okuyabiliyorsanız,bölüme eklemiş olduğum müziği açarak okumanızı tavsiye ederim.)

Multimedya: Mozwlich

Olay üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen bu iki yaratık bir türlü gözlerimin önünden gitmiyor. Jaspar bizi neden kurtardı, Neden bize yardım etme gereği duydu, Dev ahtapot bize neden saldırdı ve Jaspar'la aralarında nasıl bir sorun vardı? Kafamda sayısız soru dolaşırken anlayabildiğim tek şey yeryüzünde büyük olaylar kopacağıydı.

Yaşanan bu olayın üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen mürettebat hâlâ kendine gelememişti. Ekibin toparlanması için hepimizin biraz zamana ihtiyacı vardı. Bu yüzden mürettebata Venedik'te tatil yapacağımızı duyurdum. Bu haber bile yüzlerindeki şaşkınlığı giderememişti, yaratıklar akıllarından hiç çıkmıyordu. Eminim hepsi benim gibi sayısız soruya cevap aramışlardır kendi benliklerinde. Venedik'e vardığımızda gemidekilerin şaşkınlık dolu bakışlarından eser kalmamıştı. Hepsi Venedik'in muazzam büyüsüne kapılmıştı. Burası gondol şehri olarak bilinse de bir aşk şehridir Venedik, Korsanlar için bile bu böyledir. Korsanların denize ve gemilerine sevdalı olduğunu bilir, ayırmaya kıyamaz onları. Bu yüzden denizin, sokaklarını keşfetmesine izin vermiştir. Her ne kadar belli etmesede denizden biraz korkar o. Çünkü deniz biraz asabidir. Hırçınlaşırsa sokaklarına halı olduğu bu güzel şehrin kefeni olabilir. Ancak Venedik'in korkusu bundan değildir. Aşıklarla ve Denizcilerle buluşamaz diye kaygılanır oracıkta ağlayıverir.

Her ne kadar belli etmesem de bende özlemiştim buraları. Kimse bilmez ama burası benim doğduğum şehirdi. Sokaklarından geçtikçe çocukluk anılarım gözümün önünde canlanıyordu. Yavaş yavaş gözlerim dolmaya başlıyordu. Tam tamına "12 Yıl." On iki yıldır bu şehrin sokaklarından uzak bir yaşam sürüyordum. Gemiyi limana bıraktıktan sonra bütün mürettebat yavaş yavaş dağıldı. Herkes gemiden ayrılırken Rolfo'nun gemide kaldığını gördüm. Merakıma yenilerek neden gitmediğini sordum. Bir kaşını yukarı doğru kaldırarak "Kalan biraları sana bırakacağımı mı sanıyorsun papağan isimli korsan Kakape?" diyerek biraların bulunduğu çuvala sıkıca sarıldı ve bana dil çıkardı. Sanırsam bu iki yaratığı canlı görmek Rolfo'nun kayışlarının kopmasına neden olmuştu.

Normalde bir şehirde tatil yaptığımız zaman gemiden dışarıya adımını atmayan ben, buranın her karışını keşfetmek için can atıyordum. Daha fazla dayanamadan Rolfo'ya Charlie'yi amcasına götürüp biraz dışarda takılacağımı söyledim. İçkilerle meşgul olduğu için bu nadir anı pek umursamamıştı. Çok geçmeden çocuğun odasına girerek artık ayrılma vaktinin geldiğini söyledim. Gözleri dolmuştu, haftalardır kendisini tanımadan yardım eden bu insanları çok özleyeceğini söyleyip duruyordu yol boyunca. İtiraf etmeliyim ki bu çocuğu bende çok özleyeceğim. Genel konuşmak gerekirse biz korsanlar iyi insanlar değilizdir, bende öyle ama bu çocuğun yanındayken başka biri oluyordum sanki. Sebebini bir türlü anlayamıyordum. Bu durumu Venedik'e doğru giderken bir gece yarısı Eva'ya anlatmıştım. Hiç unutmuyorum bana şöyle söylemişti. "Aslında bu sorununun sebebi çok açık. Çocuklar insanı olduğundan daha iyi biri yapar, hepsi bu." Ne kadar kötü olursan ol, her zaman iyi olabilmek için çare vardır. Charlie bana tam olarak bunu öğretmişti. Uzun bir süre kucağımda bir çocukla yürüdükten sonra nihayet amcasının evine gelmiştik. Charle'yi amcasıyla buluşturmak için evin kapısını tıklattım. Kapı açıldı, amcası çocuğu görür görmez sarıldı. Amcasına durumu anlattım ve en kısa sürede onu bir doktor'a götüreceğini söyledi. Gitmeden çocuğa sarıldım ve bir daha görüştüğümüzde onu yürürken görmek istediğimi söyledim. Gözü dolmuştu ağlamaklı bir ses tonuyla bir sonraki görüşmemizde kendisini yürürken göreceğime dair söz verdi ve oradan ayrıldım.

A.R.E.S.T.İ.A.N.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin