Toprak... Acı ve hüzün doluydu. Ana kucağıydı, insana son yolculuğunda eşlik eder, onu sarar sarmalardı. Ama ya geride kalanlar... İşte en büyük acı ve en büyük imtihan onlarındı. Üniversite sınavına giren bir öğrencinin zor sandığı o yazılı sınav kadar basit değildi insan oğlunun sınandığı sınavlar. Öyle bir ağırdı ki, Seyyid Onbaşının kaldırdığı mermi, yanında hafif kalırdı. Hoyrat bir esintiye yenilen koca çınarın devrilişi misali devirirdi kimisini, kimisi de kaya kadar sert esen poyraza rağmen ayakta kalabilirdi. İşte imtihan buydu. Ayakta kalmak ya da yıkılmak... Bunun ölçüsü neydi peki?
Yolun yarısını devirmiş olduğu yüzündeki çizgilerden harf harf, satır satır okunan adam yılların yorgunluğuyla ağırlaşan göz kapaklarını açık tutmaya gayret ederek gözlerinin altında büyüyen tepeciklere ve patlıcan morlarına aldırmadan bir bayrak direği olan boyuna rağmen dik durmaktan kaçındı. Yaşlı bir adamın dünyadan elini eteğini çekmişçesine belini bükmesi misali genç adam da belini kamburlaştırdı ve dar bir geçit olan loş ışıklı, yılların hazin izlerini taşıyan, ilaç kokulu hastane koridorlarını kaplumbağa adımlarıyla geçti. Kocaman ayaklarına rağmen kaplumbağa yavaşlığı ona yakışmıyordu.
Peki yüzündeki bu hissizliği sembolleyen ifade de neyin nesiydi? İşte bütün bu sorular adamın geçmişinde saklıydı.
******
Devamı kitapta...
![](https://img.wattpad.com/cover/118470071-288-k910530.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR GÜNEŞİ (KİTAP OLDU!!!)
RomanceKitap satışta... Sabır başına gelen bir musibet karşısında ilk gösterdiğin tepkidir. Şüphesiz Allah sabredenlerle birliktedir. Onlar için mutlak bir selamet vardır... Yayınevi; Gece Kitaplığı Kapak tasarım; Betül Akyar