Sevgi - Gözyaşı İle Dağılan Mürekkep

184 22 3
                                    

Yine her zaman ki gibi alarmı erteleye erteleye uyanmıştım. Berbat bir okul gününden sonra berbat bir dersaneye geçecektim. "Of ya bir an önce tatil gelse keşke. " Kalkıp giyindim. Saçımı yapıp, dişlerimi fırçaladım. O arada annem kahvaltımı hazırlamıştı zaten. Çok geçmeden annemin sesini duydum. Sesi her zaman ki rutin hakindeydi:

- Sevgiiiiiiiii!

- Efendim anne?

- Hadi kızım kahvaltı hazır.

- Tamam geliyorum.

- Hadi çabuk ol bak geç kalacaksın.

Şu ana kadar her şey rutindi. Ta ki abimin kükremesini duyana kadar:

- Sabah sabah bağırıp durmayın be! Uyuyoruz şurada.

Oh ne güzel dedim içimden. Keşke okul da vardiyalı olsaydı diye düşündüm. En azından bazı haftalarda erken kalkma problemi olmazdı. Mutfağa geçip sofraya oturdum. Babam kahvaltısını çoktan bitirmiş, sigarası kül tablasında, gazete okuyordu. Annem bana dönerek:

- Kızım biz çıkıyoruz birazdan. Sende kahvaltını edip, oyalanmadan çıkarsın olur mu?

- Tamam anne.

Babam gazetesini bırakarak sigarayı eline aldı:

- Senin bugün sınavın var mı?

- Yarın var.

- Sen çalışma bakalım. Bakalım karnen nasıl olacak. Gene beni rezil edecek misin bakalım her sene olduğu gibi.

Cevap vermedim. İkisi de çok geçmeden evden çıktılar. Onlar gidince bende çantamı alıp portmantoya yöneldim. Ayakkabılarımı giyip, montumu almak için portmantoyu açtım ve Burak'ın bana yazmış olduğu mektubu gördüm. Kalbim bir an için yerinden çıkacakmış gibi oldu:

- Allah kahretsin. Nasıl unuturum ben bunu burada? Sabah erkenden alacaktım sözde. Aptal kafam ya. Ya babam görseydi?

Mektubu alıp çantama attım. Durağa doğru yürüdüm. Otobüs gelene kadar bir sigara içtim. Otobüse binince hemen boş bir yer bulup oturdum. Bu büyük bir nimetti. Birden mektubu anımsayıp çantama attım elimi. Mektubu çıkardım. Zarfın içini açtım. Son derece düzgün bir yazıyla sayfa baştan sona doluydu. Destan mı yazdın bu kadar diye sordum içimden. Mavi bir pilot kalemle yazılmıştı ve kağıdın bir kaç yerinde, gözyaşı olduğunu tahmin ettiğim ıslaklık oluşmuş ve bu mürekkebi dağıtmıştı. Ama yine de ne dediği anlaşılıyordu. "Acaba bu sefer ne saçmaladın Burak Efendi" diyerek, mektubu başından sonuna kadar okudum...

Ölüme Ramak KalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin