~•NİL|4•~

34.3K 683 50
                                    



Gece boyu gözüme uyku girmemişti. Saat sabahın altısıydı. Karnımda ki acıyan yara bir yana ne yapacağım konusunda düşünüp duruyordum. Nasıl bir gecede hayatım cehheneme dönmüştü! Doğrulmak istediğimde çok zorladığım yara daha da hassaslaşarak hareket etmeme izin vermiyordu bile. Gece gelen doktor hareket etmemem gerektiğini ve pansumanının düzenli yapılması gerektiğini söylemişti. Hatta darbenin hayati organlara gelmemesi konusunda şanslı olduğumu da belirtmişti. Kapıda Yağız'la kısa bir konuşmanın ardından kapı sesi duyuldu.  Ardından odaya elinde bir kaseyle Yağız girdi. Sıcak çorba getirmiş olacak ki  buhar kasenin üstünden etrafa yayılıyordu. Yatağın yanına oturduğunda kafamı diğer tarafa çevirdim.

''Yemek zorundasın biliyorsun. Direncin çok düşük.''

''Çok umurundaymış gibi konuşuyorsun.''

''Benim yüzümden bu haldesin ve sen beni ne kadar kötü bilsen de o kadar vicdansız değilim. Sana çok güzel bakacağım.'' deyip kaseden aldığı bir kaşık çorbayı bana uzattı.

''Nil inat ediyorsun yapma. Yemen lazım.''

''Kendim yerim.'' 

''Olmaz. Kendini zorlamaman gerektiğini dün doktordan duydun.'' inatla ağzıma getirdiği çorbayı sonunda ağzımın aralığından içirdi. Sıcak çorba boğazımı yakıp geçerken gerçekten çok iyi geldi diye düşünmeden edemedim. Arkasından vereceği kaşıkları heyecanla bekleyerek iştahla içtim. Çorbanın bitmesiyle beni süzdü.

''Bir kase daha getireyim mi?''

''Teşekkürler yeterli.'' 

Çorbayı içirirken çalan telefonunu açmamıştı. Arayan kimse ısrarla aramaya devam ediyordu. Çorba bittiğinde kaseyi yan taraftaki komodine koyup telefonuna yöneldi. 

''Efendim...Konuştunuz mu?...Yoluma bir daha çıkarsa gösteririm ben ona. Şikayet falan yok değil mi?...Tamam gözetleyin.''

Telefonu kapattıktan sonra bana dönüp konuşmaya başladı. ''Ahmet gayet mutluymuş Nil Hanım.''

''Ahmet?''

''Şu benden koruduğun adam.'' küçük bir kahkaha attı. 

''Doğru. Aslında az önce bana çorba içiren adama bakılınca korkulacak biri değilsin ama nasıl oluyorsa sanki içinde birkaç kişi yaşıyor.''

Suratı bir anda düştü. ''Durum ve şartlar neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyorum küçük hanım.''

''Artık kendi hayatıma dönmem lazım Yağız.''

''Artık ağzını sıkı tutacağını düşünüyorum. Ahmet tarafından bir sıkıntı da yok zaten. Adamı bulup benimle uğraşmazsanız tabi avukat hanım.'' gülümsedi.

Gülümsedim ve konuştum. ''Belli olmaz benim işim.''

''Hmm belli olmaz demek!'' Yanıma uzanıp başını koluma temas ettirdi. Karnımdan dolayı hareket edemedim.  ''Şu an savunmasızsın ve o kadar tatlı görünüyorsun ki!''

''Haha bu halimle mi! Karnımda bıçak yarası, saçım başım dağılmış! Geç dalganı tabi.''

Kafasını yüzüme çevirip konuştu. ''Hiç bu kadar ciddi olmamıştım.'' 

Arada geçen birkaç sessiz dakikadan sonra konuştu. ''Yaran iyi olduğunda seni kendim evine bırakacağım. Her şey için özür dilerim.''

Hiçbir şey demeden tavana bakıyordum. ''Madem böyle olacaktı. Neden bana bunları yaşattın? Şu halime bak.'' Oldukça sakin konuşuyordum.

NİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin