Nihayet sabah olmuştu o kadar rahat unutmuştum ki hayatım boyunca yattığım en yumuşak yataktı diyebilirim
Kahvaltı için yemekhaneye indim
Bir tek kuş sütü eksikti masada fakat kimse tabağını doldurmamıştı bile
Karnım aç olmasına rağmen tabağıma bir kaç parça peynir aldım sadece.
Tabağımı hemen bitirip yurttan çıktım. Makbule Hanım bir miktar para vermişti caddeden yetimhaneye giden dolmuşa binip yetimhaneye Çağla'nın yanına gittim. yetimhaneden girergirmez gelen rütübet kokusunu bir gecede unutmuştum sanki içeri girer girmez boğazıma düğümlenir gibi oldu...
Çağla'nın yanına gittim herzaman yaptığım gibi yere uzanıp o küçük pencereden dışarıya bakıp konuşmaya başladık.
"Toprak hiç aileni Makbule Hanım'a sordun mu?"
Düşünmez olur muyum dedim içimden korkuyordum sadece ailem beni gerçekten istememiştir diye korkuyordum
Biraz düşündükten sonra artık gerçeklerle yüzleşme vakti geldi dedim ve Makbule Hanımın odasının yolunu tutum kapıyı tıkladım ve içeri girdim şaşırdı biraz beni görünce çünkü içeri giren ziyaretçilerden Makbule Hanımın haberi olurdu.
Tabi ki bekçi beni tanıdığından yetimhaneden ayrıldığımıda bilmediğinden almıştı beni içeri
"Hoş geldin otur toprak" diyerek oturmam için masasının önündeki koltuğu gösterdi. "Hayırdır bir şeyini mi unuttun" dedi Makbule Hanım "hayır sadece size bir soru sormak istiyorum" dedim. Gözündeki gözlükleri çıkarttı "Evet sor bakalım seni dinliyorum" dedi.
"Makbule Hanım beni yetimhaneye kim getirdi, annem ve babamı tanıyor musunuz?" dedim. soruduğum sorudan sonra 1.5 dk sonraya kadar hiç konuşmadı ardından
"Toprak kızım bak bu duyacakların pek iyi şeyler değil emin misin öğrenmek isteyeceğine?" dedi. Ne olabilir ki bu kadar canımı yakacak şey zaten canım yeterince yanmıyor mu? Yıllarca sormadığıma pişman olacağıma bu soruyu sorup bir süre içime kapanırım "EVET ÖĞRENMEK İSTİYORUM LÜTFEN" dedim.
Başladı anlatmaya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Çöl
Teen FictionSen bir kitli kutusun bense anahtarın; Bak yağmur yağıyor Poyraz Toprak kokuyor dışarısı. Rüzgarın esiyor üzerime kuvvetli bir Poyraz Kokumu alıyor rüzgarın, sürüklüyor uçuruma Her yer toz toprak Soğuk bir çöl Güneş yerini sana bırakmış Poyraz Çöl...