DU LAC 2

79 9 0
                                    

Anma töreni için gereken bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. yuvarlak masa şövalyelerine ayrı anma töreni düzenlenecekti. Halk dışarda törenin başlamasını bekliyordu. Gaius dışarda yerini almıştı ancak Merlin Gwen'in yanındaydı. Gwen şövalyelere minnetini göstermek adına kısa bir konuşma yaptı ve son olarak ''bir gün gelecek hayallerdeki gibi bir krallığa sahip olacağız kimse kıtlık sefalet çekmeyecek."dedi ve konuşmasını bitirdi. O gün ölen bütün şövalyelerin ismi tek tek anıldı ve her şövalye için bir mum yakıldı.

Arthur ve yuvarlak masa şövalyelerinin anma töreni bilerek sonraya atılmıştı. Onlara özel bir tören yapılacaktı. Gwen Yuvarlak masa şövalyelerinin ismini tek tek okumaya başlamıştı. Percival ve kardeşi Elyan hala kayıp olsa da onların kahramanlığını da anmıştı. Son şövalyeyi anarken meydana bir şövalye girdi. Zırhlıydı. Üzerinde Camelot Şövalyelerinin pelerini vardı. Herkes kafasını o şövalyeye çevirmişti. Gizemli şövalye Attan indi halka doğru yaklaştı ve kaskını çıkarttı. Herkes büyük bir şaşkınlıkla ona bakıyordu. Gwen tutulmuştu sanki bir şey diyemiyordu. Gwen ''ARTHUR'' diye bağırdı ve ona doğru koşarken elbisesinin eteği ayağına takıldı ve merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Arthur koşarak Gweni tutmaya çalıştı ancak Gwen merdivenlerden çok kötü yuvarlanmıştı. Arthur Gwen'i kucağına aldı ve Gaius '' onu hemen benim odama götürün Merlin sen de pelin otu, güvercin otu, köpek üzümü ve birde yaban mersini bulmanı istiyorum sana öğrettiğim gibi bir karşım hazırla iç kanaması olabilir acele etmeliyiz.'' Merlin kafasını salladı ve hemen ordan uzaklaştı. Gwen sayıklıyordu. Gaius başındaki yaraya dikiş atmaya başladı ve dikiş atarken de bir yandan Arthur'la konuşmaya devam ediyordu.

'' Nasıl geri dönebildiniz majeste? Yani şey, Merlin sizi kurtarmak için elinden geleni yapıyordu geri dönmeniz için bazı kehanetlerin görülmesi yorumlanması gerekiyordu yani çok şaşırdık.''

Arthur olarak görülen aslında bir Du Lactı. Ama normal bir Du Lac değildi. Geri dönen bir ruh kişilik değiştirirdi ama sanki bulunduğu yeri her şeyi tanıyordu. "Emin değilim Gaius bende ne olduğunu anlayamadım. Tek bildiğim burdayım. neyse beni boşver Gwen nasıl? iyileşecek mi?" sesi endişeli ve bir o kadar da üzgün geliyordu. Gaius elinden geleni yapıyordu ancak başını çok kötü çarpmıştı. Kaburgalarında da kırık vardı." Elimden geleni yapıyorum majeste iç kanamayı durdurursak yaşama şansı olabilir"
Merlin aceleyle odaya girdi ve hemen karışımı yapmaya başladı. Büyü de gerekiyordu. Arthur her ne kadar bilse de onun yanında yapamazdı. Karışımı tamamladıktan sonra hemen Gaius'a verdi yavaş yavaş Gwene içirdiler. Gaius Arthur'a dönüp ''şansımız varsa sabaha iyileşmiş olur majeste. İsterseniz siz gidip dinlenin biz bekliyoruz başında.'' Arthur kabul etmedi. Ve sabaha kadar Gwen'in yanında kaldı. Merlin'le Gaius Merlin'in odasında sabaha kadar Arthur'un dönüşündeki gizemi konuştular. Merlin bir şeylerin ters gittiğine emindi. '' Hayır anlamıyorum bana efsanenin gerçekleşeceği zaman içinde hissedeceksin dendi. Kilgara da öyle söyledi. Babam da öyle söyledi. Ama ben şu an efsaneyle ilgili bir şey hissetmiyorum Gaius sence de çok garip değil mi?'' Gaius bir süre sessiz kaldı ve düşünmeye başladı. Aklından geçirdiği şeyin olmaması için dua ediyordu. Eğer gerçekten aklındaki şey gerçekleşmişse iki ihtimal vardı. ya Malia gerçekten çok güçlü bir büyücüydü yada Malia'yı kontrol eden varlığın doğması yakındı. Merlin cevap bekliyordu. ''eee bir şey demeyecek misin?''

Gaius ''emin değilim Merlin bunu Arthur'la konuştuğumuzda ve Arthur'un hareketleriyle anlayacağız. eğer dışardaki Arthur değil de başka bir şeyse Gwen yıkılır biliyorsun. O'nun inancını kaybederiz''

Merlin durumun farkındaydı. bir şeyler yapmak zorundaydı.

'' Gün doğar doğmaz kristal mağaraya gideceğim bu durumu başka türlü anlayamayız.''

Gaius onu bu sefer engellemeye çalıştı çünkü kristaller çoğu zaman gerçeği saptıran görüntüler gösterebilirdi. Ve bu yanlış görüntüler üzerinde yapılan yanlış yorumlar büyük bir felaket doğurabilirdi. ''Hayır o mağaraya gitmeyeceksin Merlin. Kristaller çoğu zaman doğru görüntüler sunmaz gerçeği saptırabilir. Kendimiz çözeceğiz bu sefer gitmeyeceksin oraya. ''

Merlin ters ters Gaius'a baktı ''Ne zaman yaptığım bir şeyi destekledin ki?''

''Bunun bir şeyi desteklemekle alakası yok Merlin. Şu zamanda yanlış kararlar veremeyiz biraz söz dinlesen ne olur sanki?''

''Peki'' Merlin kollarını önünde bağladı. ''Bu sefer senin dediğin olsun bakalım nasıl çözeceksin bu işi çok merak ediyorum.'' kapıyı çarpıp odadan çıktı.

Gaius yılmış gibi hissediyordu.''Yaşlı bedenim ve beynim bütün bunları kaldırmıyor artık.'' derin bir nefes aldı. Pencereden dışarı izlemeye başladı. Arthur'un gerçekten dönmesini çok istiyordu. Çünkü o zaman ebediyete yolculuğu başlayacak bütün sıkıntıları ve acıları sona erecekti. 140 yaşındaydı. Ona göre bu kadar yaşamak yeterdi hatta fazlaydı. Ömrünü Camelot'a adamıştı birçok olay görmüş şahit olmuştu. artık daha fazla şeye şahit olup her olayın içinde olmak istemiyordu. Bütün bunları düşünürken gözünden bir damla yaş düştü Ağladığını farketmemişti bile. Gözyaşlarını sildi...

''Umarım gerçekten sensindir Arthur çünkü gelişin benim en büyük hediyem olacak...''

ALBİONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin