Her şey o kadar güzel ki.Bir anda hayatımın aşkını buldum,bir anda evlilik kararı aldık ve şimdi buradayım.Kocaman bir boy aynasının karşısında,üzerimde gelinliğimle kendi yansımama bakıyorum. Kapı çalınca ne kadar istemesem de düşüncelerim anında kafamdan uçup gitti.Clara'nın annesi İtalyan,babası ise Türk.Konuşması o kadar iyi olmasada biz birbirimizi çok iyi anlıyoruz bence.
-Tatlim hazir misin?
Gülümseyerek cevap verdim.
-Hazırım.Nasıl olmuşum.
Dedim ve olduğum yerde dönmeye başladım.
-Harika olmuşsun.Damadin odasi ne tarafta biliyor musun?Gidip biraz gozünü korkutayim.
Kahkahalar atarak cevap verdim.Gerçi o da benden farksız değildi.
-Koridorun sonunda,tam karşıda.
Gülümseyerek kafasındaki Cem'e karşı şeytani fikirlerini de alıp odadan çıktı.Tahminen 10 dakika sonra Cem,Clara,Almina,Barış ve Kaan içeriye girdi.Başımızın tatlı ve komik belası Barış ıslık çalarak yanıma geldi.Bende hemen ayağa kalktım ve elimi uzattım.Elimi tuttu ve beni döndürmeye başladı.
-Güzellik sanırım bu gece davetli erkekleri dövmem gerekecek.
-Neden ki daha aşağı bile inmedim.Uğraşma çocuklarla,bu sefer ne yapmış olabilirler ki?
-Bir şey yapmalarına gerek yok sen bu kadar güzelken gelmeleri bile suç.
Gülümsedim.Cem gülerek kafasını iki yana salladı ve o da hemen yanıma geldi.Koluna girmem için kolunu uzattı.Bense hiç zaman kaybetmeden kalbimin öteki eşi olan adamın koluna girdim.Fakat gözlerinde o her zaman bana baktığı ifade yoktu.Mavi gözleri buğuluydu ve bakışları-en korktuğum-kararsızdı.Bir anda kafamda kurmaya başladım ve hep ihtimallerin sonunun nikahta "hayır" kelimesine çıkması beni huzursuz ediyordu.Düğün salonunun kapısından girerken kafamızdan aşağı güller dökülmeye başladı.Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki,sakin olamıyordum.Nikah masasına oturduk ve o büyülü an gerçekleşmeye başladı.Nikah Memuru uzun bir konuşmanın ardından soruları sormaya başladı.
-Siz Cem Kara,Hayal Aydın'ı iyi günde kötü günde,hastalıkta,sağlıkta,ölüm sizi ayırana kadar eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
Yüz ifadesi düşünüyor gibiydi ama neyi?Lütfen ama!Bu bir kabus mu?Uyanmak istiyorum ben.
-Üzgünüm Hayal ama...hayır.
Öylece çıkıp gitti.Bense delirmek üzereyim.Beni nasıl terk edebilirdi.Hem de nikah masasında.Neden?Neden? Neden? Ağlamaya başladım ardından büyük çaplı bir sinir krizi ve sonrası yok. Tamamiyle boşluk.
***
2 Saat Sonra...Uyandığımda berbat bir şekilde başım ağrıyordu ve karşımda bembeyaz bir tavan vardı.Ne olduğunu anlamak istercesine başımı sağa çevirdim.Annem,Almina,Barış,Clara ve Kaan vardı.Hepsinin yüzünde tek ifade olan korku,benim için sadece hayal kırıklığından ibaretti.Hemen kendimi toplamak isterken omzumdaki el ile irkildim.Dönüp baktığımda karşımda görmek istediğim son insan vardı...BABAM olacak o adam.Haykıra haykıra ağlamak istiyordum ama bunu onun yanında asla yapmazdım.Çünkü o adam benim annemin katili.Bu düşüncelerden uzaklaşıp hemen kendime kaçış yolları aramaya başladım.O anda aklıma dank etti.Sonuçta ben nikah masasında terk edilmiş talihsiz bir kızım ve benim kendimi toplamak yerine dağıtmaya ihtiyacım var.O yüzden hemen yorgun kız olmayı bırakıp delirmem lazım.Allah'ım şu durumda bile düşündüğüm şeylere bak ya of!Diyerek kendi kendime kızdım.
Bu sefer hiç düşünmeden ayağa kalktım,kolumdaki serum iğnesini bir sinirle çıkardım,kendimi tutamıyordum aklıma terk edilmem gelince çığlıklar atarak ağlamaya başladım ve hastaneden koşarak çıktım.Kaan ve Barış peşimden geliyordu,tabi ki ben üniversitedeyken okulun kros takımında olduğum için onlara çoktan fark atmıştım bile.Arabamın anahtarını hep içinde unuttuğum için kendime yedek anahtar yaptırmıştım ve şansıma arabayı kilitlemeyi unutmuştum.Koşarak arabaya bindim.Çalıştırır çalıştırmaz gaza bastım ve hızımın ne kadar olduğunu bile önemsemeden sürmeye başladım.Bir yandan ağlıyor bir yandan da araba kullanıyordum.Rastgele bir müzik açtım -Muhabbet:Beni bırakıp gitme- anlaşılan o bile özellikle çalıyordu.
Aklıma Cem ile yaşadığım anlar geldi.İlk tanıştığımız gün,sevgili olduğumuz,evlilik kararı aldığımız,istemeye geldikleri ve kavga ettiğimiz.O an daha da çığlık atmaya başladım ve birlikte yaşayacağımız eve geldim.
Arabadan koşarak çıktım,artık gözyaşlarımdan yolu göremiyordum.Her ihtimale karşı villanın giriş kapısının yanında bulunan içine papatyalar ekilmiş testiden anahtarı aldım ve eve girdim.İçeriye doğru iki adım atmamla bacaklarımın yorgunluktan beni taşıyamayıp yere düşürmesi bir olmuştu.İnatla kalkıp yürümeye devam ettim koridoru geçtikten sonra kurduğumuz hayaller canlandı gözümde.
Evlenecektik,mutlu olacaktık.Şu şöminenin karşısında oturup birbirimizle her şeyden konuşacaktık,sonra iki çocuğumuz olacaktı.Biri kız biri erkek.Kızımızın adı Asya,oğlumuzun adı da Toprak olacaktı.O an elime ne geçtiyse şömineye fırlatmaya başladım.Kalbim yorulmuştu,dizlerim artık beni taşıyabilecek durumda değildi ve ben bunları umursayabilecek durumda hiç değildim.
Tekrar ayağa kalktım ama bu sefer etraftaki mobilyalara tutunarak üst kata çıktım.Cem ile daha önce buraya ara sıra gelirdik.Biraz birlikte vakit geçirdikten sonra giderdik.Hatta bazen ailemi ikna edebilirsek burada bile kalırdık.Alıştırmıştık kendimizi, ya da ben öyle zannetmiştim.
Yatak odasına girdim ve kendimi yatağa attım.Cem'in yattığı yastığı kucağıma alıp uykuya daldım.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunumuz Hayat/TAMAMLANDI
General FictionHayal Alanya'da yaşayan ve çeşitli psikolojik sorunları olan bir avukattır.Hayatı aslında bir yalan üzerine kuruludur.Fakat o bu yalandan kaçmaktansa ona bağlanmayı tercih etmiştir. İlk bakışta bir aşk hikayesi gibi gözükse de bu,hastalıklı bir beyn...