DEREK
Vorian odasında çok sinirli bir şekilde bekliyordu. Ben ve Lestat yavaşça içeri girdi. Vorian sandalyesinden kalkarak hızlı bir şekilde Lestat ve benim önünde durdu. Sakince
" kız nerede ?" dedi.
Lestat " efendim biz bul..." cümleye tamamlayamadan Vorian tüm odayı inletecek biçimde Lestat'e bir tokat attı. Ben çok korkmuştum fakat Lestat çok kızgın bir haldeydi.
Vorian yüksek bir sesle "ben size kızı getirin dedim. Siz iki koca aptal oyun oynuyorsunuz. Victor(büyücülerin başı ve yarı kurtadam) kızı bulmadan siz kızı bulun. yoksa ikinizde güneş kremini sürmeye hazırlanın."
Son dediğini çok ciddi bir şekilde söylemişti.
Odadan çıkar çıkmaz Lestat çok sinirli bir şekilde "onu öldüreceğim" dedi. ben gayet umursamaz bir şekilde.
"boşver o bunağı. Zaten lord uyanınca ölmüş olacak." Der demez içeri Vorian'ın sekreteri girdi.
Yüzünde şeytani bir gülümsemeyle "yemek hazır" dedi Lestat odadan çıkarken kıza göz attı kızda onaylarcasına başını eğdi.
CASİE
Alarmın sesiyle uyandım. Yine aptal bir kabus görmüştüm ama bu sefer ki çok farklıydı. Aynı ormandaydım. Sağ arka tarafımda Daniel bana 10 metre uzaktan sesleniyordu.
"casie dikkat et." Ve "çok üzgünüm casie." Diyordu. Bana çok anlamsız geliyordu neden o kadar uzakta onu bile anlamamışken . sol tarafımdan gelen şiddetli rüzgarla yüzümü kapadım. Ve yine aynı sesi duydum "Caise..." diyordu.
Gözümü açtığımda Derek karşımda belirdi.
"öleceksin prenses" dedi. Dişlerini gösterdi. Büyük bir çığlıkla gözlerimi açtım.
Okula geç kaldığımı anlayınca bir yandan merdivenlerden inerken diğer yandan da pantolonumu giyiyordum.
Mutfağa geldiğimde kafama yediğim bir zeytinle kendime geldim. Bu abimdi.
Sinir bozan gülüşüyle "günaydın şapşal." dedi. Şapşalı şimdi görür o. Altındaki halıyı çekerek. Sana da ukala dedim. Beni banyoya kadar kovaladı.
Sinirle "aç şu kapıyı. Açta güzelim şaçların biraz yağ görsün dedi pis pis sırıtırken. Kapıyı hafif açar gibi yaptım. Çelme takıp onu yere düşürdüm. Zafer gülüşümü atarak "sersem" dedim. Ayaküstü atıştırıp tam çıkacakken buzdolabındaki yazı dikkatimi çekti. Notta şunlar yazıyordu.
"günaydın meleklerim. Kahvaltı hazır. Çayda ocakta demlenmiş duruyor. Ben yumurta almaya gidiyorum. Okula geç kalmayın. Kalın giyin. Sevgiler anneniz."
Bu bana çok tuhaf gelmişti. Evde yetirince yumurta vardı. Annem kahvaltıyı ettiğimizden emin olmadan da asla evden ayrılmazdı bu işte bir iş vardı ve ben bunu bulacağım.
Abimin ayak seslerini fark edince geldiğini anlamıştım. Beni yakalamadan son parça ekmeğimi de alıp evden koşarak kaçtım.
Okula gitmeyi hiç istemiyordum. Eğer gidersem herkese bir şeyler olacağını düşünüyordum. Daniel'ın okulun girişinde beni beklediğini görünce arka kapıdan girdim. Evet ondan kaçıyordum.
Ama napayım benim yüzümden çok incinmişti ve daha fazla kimsenin canı yansın istemiyordum. Kafamda annemin eşarbı gözümde de büyük annemin güneş gözlüğü vardı. Ve tahmin edebileceğinizden çok daha korkunç gözüküyorum.
Modayı takmayıp uyumsuz saçma sapan giysiler giyip tuhaf konuşan tiplerden olmuştum.güzel bir özgüven verse de korkunçtum hala. Beni gören ya gülüyor yada hayalet görmüş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YENİ YAŞAM~
Ma cà rồngO hiçbir şeyden habersiz mutlu ve basit yaşayan bir kızdı. Ta ki kasabaya gelen yabancılarla tanışana kadar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve gizemli bir maceraya atılarak kim olduğunu bulucak tı. Sadece sıradan bir kızın sıradan olmayan b...