22.bölüm

570 31 3
                                    

Of bu ses de ne ya! Güzel uykumdan o an sıçrıyarak kalktım. Servis gelmişti. Servise gitmesini işaret etmek için dışarı çıktım. Yok artık ben böyle Olcay'ın karşısına çıkamamıştım. Hemen koşarak geri dönüp apartmana girdim telefonumu yanıma almayı unutmadığımdan hemen servisçiyi aradım gelemeyeceğimi söyledim. Eve girdim. Telefonum gene ötmeye başladı. Açtım.

"Alo seni gördüm hadi hazırlan yukardaki komşunun motorunu alıp geliyorum." dedi. Kim aramıştı ki? Oduncuğum. Hızla kendime düzen verdim. Üstümü giyindim. Koşarak dışarı çıktım. Olcay çoktan gelmişti. Altındaki motor gerçekten süperdi.

"Hadi şu kaskı tak okula gidelim." dedi. Elinden kaskı aldım ve taktım. Of böyle de çok tipsiz bir şey olup çıkmıştım. Neyse iyiki arkada olduğumdan beni göremeyecekti. Onu belinden tuttum. Kafamı sırtına yasladım. Kalbinin sıcaklığı resmen bedenine yansımıştı. Çok sıcaktı. O motoru hareket edince bu düşüncelerim yüzünden az daha düşecektim bana baktı ve yola devam etti. Okula varınca bahçede durdu. İyiki tören zamanı gelmemiştik. Olcay böyle şeyden utanmazdı ama ben çok utanırdım. İnip hemen o kaskı görmeden kafamdan çıkardım. Ona uzattım.

''Riva derslere gir benim işim var  bugün okula gelmiyorum.'' dedi. Dünden beri ne işi vardı ya?

''Ne işin var Olcay?'' dedim kaşlarımı çatarak.

''Prenses az işim var işte sana kafanı takmamanı söyledim. Hadi ben gidiyorum.'' dedi. 

''Beraber gidelim benden birşey saklamazsın zaten biliyorum.'' dedim. Çok merak etmiştim. Ona güveniyordum ama bende kızdım demi meraklık doğamda vardı! 

''Riva uzatma gir içeri!''  diye kızdı ve kaskı kendisi takıp gitti. Odun işte! Boşuna ona bu lakabı vermedim ben! Sinirli bir şekilde sınıfa yöneldim ama hocayı hiç çekemeyeceğimden terasa gittim. Kendime karnımı doyurmak için birkaç şey alıp yemeye başladım. Öylece etrafı izliyordum. Zilin çalmasını bekliyordum. O sırada gözümün önünde iki çift kavga etmeye başladı. Erkek kıza bağırıyo kızda karşılık olarak bağırıyodu. Erkek artık kafasındaki saçları çekiyordu. Kızda oturmuş ağlamaya başlamıştı. Kulak asıp dinlemeye başladım. Kızın Sevgi olduğunu farkettim çocuğunda on birlerden bir çocuk olduğunu anladım. O sıra dona kaldım. Duyduğum şey hakkında çok şaşırmıştım. Yuh! Oha! Sevgi daha dokuza gidiyordu böyle birşey olamazdı. Sevgi hamileydi. Karşımda olan çocukta baba olacaktı. Hemen ayaklanıp gittim terastan. Duyduğumun şokuyla tuvalete gittim. Yüzüme su serpip bunun yalan olduğuna inanmaya çalıştım. Ama doğruydu bir zamanlar benim yakın arkadaşım olan ve zamanında bana ihanet edip kötülük yapan kız cezasını bulmuştu. Ama bunu demek bana yakışmazdı. Neyse Riva bırak herkesi derdine! Zil çalmıştı. Sınıfa doğru yürüdüm. Sınıfa varınca yerime oturdum. Kafam dopdoluydu. Hocayı dinleyemiyordum bile. Sevgi'nin hamile olması beynimde yankılanıp duruyordu. Çok kötü olmuştum. Derste kafamı sıraya koydum ve uyudum. Beni kaldırdıklarında gerçekten uyumuş olduğumu farkettim. Öğle arası olmuştu bile. Gerçekten bu kadar saat uyumuş muydum ya? Kantine gittim ve kendime çay alıp okulu öylece gezmeye başladım. Olcay'la okul başladığından beri sadece teras,kantin ve sınıf arasında ömrümüz geçmişti. Terastan biraz uzakta bir yere gitmiştim. Korkuluk vardı bunun köşelerinde burası okulun terasının üstüydü herhalde. Merdivenlerden çıkıyordum. Biri korkulukların orada duruyordu. Dikkatlice bakınca onun Sevgi olduğunu anladım. Bir anda hareketlenip korkuluğun diğer tarafına geçti. Allah'ım napıyordu bu kız? İntihar mı edecekti ! Asla olmaz! 

''Sevgi dur!'' diye bağırdım bana baktı. Ağlıyordu. Hayatımda koşmadığım kadar hızlı koşarak Sevgi'nin yanına gittim. 

''Riva ben... Ben yaptığım herşey için senden sonsuz kere özür dilerim. Beni affedebilir misin?'' dedi. Ağladığından sesi bulanık çıkıyordu. 

AL KALBİM SENİN OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin