Bu da ikinci parça. Biraz uzadı ama umarım beğenirsiniz.
Bölüm şarkımız Santana - Put Your Lights On. Mümkünse müzik eşliğinde okuyun, bu şarkı bazılarınızdan daha yaşlı.
You better leave your lights on. 'Cause there's a monster living under my bed whispering in my ear. There's an angel, with a hand on my head. She say I've got nothing to fear.
Işıkları açık bıraksan daha iyi. Çünkü yatağımın altında fısıldayıp duran bir canavar var. Elini alnıma koymuş bir de melek var yanımda, korkacak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen.
*İlerleyen günlerde*
Günler geçtikçe Hermione'nin ruh hali kararıyordu, Voldemort'un geçmişine dair ne kadar şey öğrenirlerse o kadar dehşete düşüyorlardı. Hermione, tıpkı Harry gibi Draco'nun da ifadesinin gittikçe sertleştiğini fark etmişti. İki genç adam da sanki omuzlarında dünyanın ağırlığını taşıyormuş gibi görünüyordu. Hermione ve Draco tekrar buluşmamışlardı ama artık koridorlarda karşılaştıklarında birbirlerine hakaret etmiyor ya da görmezden gelmiyorlardı. Eğer ikisi de yalnızsa gülümseyerek selamlaşıyorlardı. Hermione o anlık bakışmalarda Draco'nun yüzünün gevşediğini düşünüyordu. Draco'ya gelince, o da aynı şeyi kız için düşünüyordu, Hermione kendisinin de en az iki delikanlı kadar yorgun göründüğünün farkında değildi henüz.
Kahvaltısını bitirmiş Büyük Salon'dan ayrılmak üzereyken Cormac McLaggen'in Hufflepuff masasında Susan Bones'in yanında oturduğunu gördü. Susan halinden pek memnun görünmüyordu, McLaggen'in başarısız kur yapma çabaları devam ettikçe kız daha da rahatsız oluyordu. Hermione durup verdiği iksirin McLaggen üzerindeki etkilerini izlemek isterdi ama vakti yoktu, kütüphanede olması gerekiyordu. Daha salondan henüz uzaklaşmıştı ki, yanından şimşek hızıyla iri bir kütle geçip tuvaletlerin olduğu tarafa yöneldi. Hermione sırıtarak kütüphanedeki favori masasına oturdu, hemen arkasından biri gelip karşısına geçti.
"Salağın yüzünü gördün mü?" dedi Draco.
Hermione elini kaldırıp Draco'ya bir beşlik çaktıktan sonra "Sana demiştim, başına neyin geldiğini anlamayacak." diye cevap verdi.
"İyi işti Granger, sonra görüşürüz."
"Görüşürüz, Malfoy."
*İlerleyen günlerde*
"Numara yapma, uyanık olduğunu biliyorum."
"Ne işin var burda Granger? Potter'ın yarım bıraktığı işi bitirmeye mi geldin?"
Hermione kaşlarını çattı, "Gecenin bir yarısı, bir düzine kuralı çiğneyerek gizlice hastaneye girdim. Böyle mi karşılıyorsun?"
"Fark etmemişsindir belki diye söylüyorum, pek iyi koşullarda değilim, sevgili arkadaşının laneti yüzünden mumya gibi sardılar beni."
"Ama fazla zarar vermemiş anlaşılan, sevimli kişiliğin aynen duruyor."
"Bilmukabele"
Hermione eliyle sinek kovar gibi bir hareket yapıp "Nasıl olduğunu merak ettim. Eğer kendini iyi hissettirecekse Harry'nin o laneti atarken amacının bu olmadığını söylemek isterim. Lanetin ne yaptığını bilmiyordu." dedi.
"Bu da onu iki kat salak yapıyor. Ne tür bir gerizekalı hakkında hiçbir şey bilmediği bir büyüyü kullanır ki?"
Kız başını önüne eğdi, "Bu konuda sana katılıyorum. Gerçi sen de masum sayılmazsın, ona affedilmez lanet yapmaya kalkmışsın."
"Kendimi savunuyordum! Biri mahremiyetini ihlal ederse karşılık verirsin!"
"Crucio bir savunma büyüsü değildir! Yapma Draco, bir sorunun olduğunu biliyorum. Sen bana yardım etmiştin, bırak ben de sana yardım edeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA - DRAMIONE ONE-SHOT HİKAYELER
FanfictionHogwarts Savaşı'ndan yıllar sonra Hermione ve Draco karşılaşırsa neler olur? Güncelleme: Dramione temalı kısa ve orta uzunlukta hikayeler. Bazıları 15+ ve 18+