Bölüm şarkımız Cigarettes after sex // Nothings gonna hurt you baby.
Nothing's gonna hurt you baby as long as you're with me, you'll be just fine
Nothing's gonna hurt you baby, nothing's gonna take you from my sideŞarkıyı Draco'nun Hermione'ye söylediğini hayal edin: Hiçbir şey seni incitemeyecek bebeğim, yanında olduğum sürece hep iyi olacaksın. Hiçbir şey seni incitemeyecek bebeğim, hiç kimse seni benden alamayacak.
***
Ertesi sabah Hermione bakanlıktaki ofisine girdiğinde sekreterinin sırıtması ile karşılandı. Sabahları, özellikle de pazartesi sabahları, hayli huysuz olan ve afyonu patlayana kadar hiç çekilmeyen genç kızın gülmesi hayra alamet değildi.
"Günaydın Liza. Bir pazartesi sabahı için fazla neşeli değil misin?"
"Mutsuz olmak için fazla güzel bir gün olduğuna karar verdim Mia." diyerek masasının altından küçük bir buket beyaz gül çıkardı. Abartıdan uzak, son derece zarif goncalar. Hermione kendisinden sadece iki yaş küçük olmasına rağmen kız kardeşi gibi gördüğü yardımcısının heyecanına kapılarak "Gerçekten çok güzeller! Bunları gönderen şövalye kim?" diye sordu.
"Ben de aynı şeyi sana soracaktım. Bana değil sana gelmiş."
"Bana mı?"
Liza çiçekleri sahibine uzatırken "Yüzündeki şaşkın ifadeye bakılırsa sen de bilmiyorsun. Demek gizli bir hayranın var."
Hermione çiçekleri alıp masasına yerleştirirken üzerinde isim ya da not aradı. Herhangi bir şey yoktu. "Öyle demek ki" dedi Liza'ya, kimden geldiğini bilmiyormuş gibi davranarak. Öğle tatili sırasında ise özellikle Draco'nun biriminin önünden geçti, Draco'yla odasını paylaşan Blaise'e selam verdikten sonra "Teşekkür ederim" dedi "Beyaz gülleri sevdiğimi nerden bildin?"
"Dün gece sen uyurken gizlice evine girip günlüğünü okudum."
"Neee???"
Hermione'nin dehşet dolu ifadesine bakarken bir kahkaha patlatan Draco "Şaka yapıyorum. Kim gülleri sevmez ki?"(*) dedi. Sonra sesini alçaltarak "Parfümünden" diye cevapladı "Yatağım hala gül kokuyor." Hermione kızararak odadan çıktığında Blaise pis pis Draco'ya baktı. "Tek kelime bile etme." dedi Draco arkadaşına.
***
Hermione için zamanın akışı hızlanmıştı sanki, günler daha kolay geçiyordu. Özellikle de Parvati'nin düğününden sonra. Nikaha birlikte gitmemişlerdi ama birlikte vakit geçirmişlerdi. Harry ve Ginny'nin şaşkın bakışlarıyla birlikte ayrılmışlardı nikahtan sonra. Draco korktuğu gibi sıkboğaz etmiyordu, o işi Harry yapıyordu genellikle. Ama Hermione, Potter çiftinin hücumlarını geçiştirip duruyordu.
O haftanın devamında, perşembe sabahı Draco kendi odasına girmeden önce Hermione'nin yanına uğradı. Liza'ya selam verdikten sonra, Hermione'nin masasına ilerleyip "Bu akşam planın var mı?" diye sordu.
"Yok?"
"Artık var. İşten sonra birlikte çıkarız."
Hermione tereddütle "Hımm, tamam. Nereye gidiyoruz?" dedi. Draco odadan "Sürpriz." diyerek çıktı. Sonra geri dönüp Hermione'nin üzerindeki beyaz gömleğe ve siyah eteğe baktı.
"Burda yedek kıyafetin var mı?"
"Hayır. Gerekli mi?"
"Öğle tatilinde eve uğrayıp bir şeyler alsan fena olmaz. Üzerindekiler pek uygun değil."
Hermione gözlerini devirdi. "Ne giymem gerektiğini söyle hiç olmazsa!"
"Sportif bir şeyler, mümkünse siyah ve dar. Siyah ağırlıklı bir makyaj da olabilir. Ayrıca en rahat ayakkabılarını giymeyi ihmal etme." Kızlara eğilip selam verdikten sonra tekrar odadan çıktı. Liza patronuna "Bu neydi şimdi?" diye sorduğunda Hermione kafasını masasına gömerek yanıtladı "Hiçbir fikrim yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA - DRAMIONE ONE-SHOT HİKAYELER
FanficHogwarts Savaşı'ndan yıllar sonra Hermione ve Draco karşılaşırsa neler olur? Güncelleme: Dramione temalı kısa ve orta uzunlukta hikayeler. Bazıları 15+ ve 18+