Hogwarts Savaşı'ndan yıllar sonra Hermione ve Draco karşılaşırsa neler olur?
Güncelleme: Dramione temalı kısa ve orta uzunlukta hikayeler.
Bazıları 15+ ve 18+
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm şarkımız Pearl Jam - Black Bu şarkı beni depresyona sokuyor, her dinlediğimde gözlerim doluyor.Ama o kadar güzel ki. Lütfen dinleyin ve ilk defa duyuyorsanız yorum yapın. +18 uyarım da devam ediyor, pek hoş bir bölüm değil.
I know someday you'll have a beautiful life, I know you'll be a star in somebody else's sky, But why, why, why can't it be, can't it be mine?
Zincarla'ca çevirisi: Bir gün güzel bir hayatının olacağını biliyorum, birinin göğünü aydınlatan yıldızı olacağını biliyorum. Ama neden, neden olamam, neden o kişi ben olamam?
***
Beni asla sevmeyecek...
Hermione daha fazla dinlemek istemediğine karar verdi. Söz konusu Malfoy olsa bile birinin mahremiyetine girmek yeterince rahatsız ediciydi zaten, üstelik duyduğu her sözcükle kafası daha çok karışıyordu. Gücünü toplayıp kuleye koştu, son duydukları zihninde dönüp duruyordu, Draco'nun kırgın sesi: "Niye nefesini tüketiyorsun ki Mandy, zaten bir kaç ay içinde öleceğim". Mandy'nin ağlamaklı sesi, "Bir yolu olmalı". Draco'nun umutsuz sesi, "Bir yol olmadığı için görev bana verildi. Bu benim idam hükmüm."
Şişman Hanım'ın portresini geçtiğinde gözlerinin aradığı kişi Harry'ydi. Vakit kaybetmeden Ron ve diğerleriyle oturan Harry'nin yanına koşup arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında kolundan çekip kaldırdı, Ron'u kalktığı koltuğa itip "Yalnız" dedi, Harry'yi ortak salondan çıkardı. "Konuşmalıyız Harry. Acil, çok acil." diye ekledi.
Harry böyle durumlarda Hermione ile tartışmaması gerektiğini öğreneli çok oluyordu, kız eğer acil diyorsa, acildi. Yanından ayırmadığı görünmezlik pelerinini çıkarıp ikisinin üstüne örttü. Artık eskisi kadar ufak değillerdi, ama birbirlerine sarıldıkları zaman pelerinin altına sığıyorlardı. Harry boş bir sınıf bulup bildikleri bütün güvenlik büyülerini yapana kadar soru sormadı, tek kelime etmedi. Hermione sıraların birine kendini atıncaya kadar sabırla bekledi.
"Hermione, ne oldu sana? Bu halin ne?"
"Bir kavgaya karıştım Harry ama boş ver şimdi, daha önemli şeyler var."
"Nasıl boş vereyim? Yüzün kıpkırmızı, üstün başın darmadağın, ellerin kanlı ve boynunda parmak izleri var."
Hermione ellerine baktı, kan içinde olduklarını yeni görüyordu. Harry'nin uzattığı mendille ellerini temizlemeye çalışırken "Sen bir de karşı tarafı görmelisin. Benim kanım değil." dedi, tipik bir muggle kavgasına karışan biri gibi. Harry istemeden sırıttı.
"İçinde bir Dudley Dursley varmış da haberim yokmuş."
"Zevzeklik etme Harry. Emin ol, hak etmişti." Harry tekrar ciddileşirken Hermione kendini toplayıp anlatmaya başladı.