Rock Me

2.2K 90 118
                                    

Bölüm şarkımız Without You, I'm Nothing. David Bowie'ye 1 dakikalık saygı duruşu.

I'm unclean, a libertine
And every time you vent your spleen I seem to lose the power of speech, you're slipping slowly from my reach.
You grow me like an evergreen, you've never seen the lonely me at all  

Ben rezilin tekiyim ve sen melankolini her andığında konuşmaya gücüm kalmıyor, yavaş yavaş ellerimden kayıp gidiyorsun. Asla canlılığımı kaybetmeyeceğimi sandın ama ne kadar yalnız olduğumu hiç göremedin.

***

Double Tree Otel'in balo salonuna girerken içimde anlamsız bir heyecan vardı. Büyü dünyasındaki nerdeyse her şeyden zaten haberdardım, bu nedenle on yıl sonra eski 'dostları' görmenin beni heyecanlandırmaması gerekiyordu. Bu buluşma için günlerce önceden hazırlanmaya başlayan Astoria ile az dalga geçmemiştim. Şimdi o kolumda sakin sakin yürürken kalbi çarpan bendim. Bu gece beklenmedik bir şeyler olacaktı.

Oğlumuz Scorpius'un doğumundan hemen sonra ayrılmış olsak da Astoria ile dostluğumuz sürüyordu. Evliliğimiz en başından anlaşmalıydı, birbirimize aşık değildik. İkimizin ailesi de safkan birileriyle evlenip safkan bebekler yapmamızı bekliyordu. Arkadaşlığımız ilerledikçe bir nevi kader ortaklığı yapmaya karar vermiştik. Bizim için göstermelik de olsa, iki aileyi de tatmin edecek bir düğün, basın için mutluluk pozları, ardından dünya tatlısı bir bebek... Ayrılık haberimiz şok etkisi yaratmıştı, kimse bizden bunu beklemiyordu. Halbuki ikimizin aklındaki en başından beri buydu. 

Astoria son bir kaç aydır melez bir büyücüyle birlikteydi, ben de günümü gün etmekle meşguldüm. Henüz ilişkisini açıklamasa da Astoria'nın sevgilisi John ile tanışmıştım ve birlikteliklerini onaylıyordum. Scorpius'tan dolayı zaten çok sık görüşüyorduk, partiye John'la birlikte gelemeyeceği için ikimiz gelme kararı almıştık.

Davetiyelerde resmi cübbe uyarısı olsa da çoğu kişinin bu kurala uymadığı belliydi. Resmi cübbeli büyücüler azınlıktaydı, çoğu cadı abiye tercih ederken erkekler takım elbise giymişti genellikle. Aralarda kot pantolon giyenler bile vardı. Spor takım giydiğime memnun olmuştum. İlk gördüğümüz kişi Luna Lovegood oldu. Her an doğurabilecek gibi görünüyordu ama parti kraliçesi olacağı kesindi, ışıltısı göz alıcıydı.Koca göbeğini başka şeyin içine sığdıramamış olacak ki, bahçıvan tarzı sıradan bir tulum giyiyordu. 

"Luna! Nasıl oluyor da doğuma sadece 2 hafta kalmışken bu kadar mükemmel görünmeyi başarıyorsun? Üstelik ikizlere hamilesin!" dediğini duydum Astoria'nın.

"Sadece şanslıyım Tori. Umarım ikizler doğduklarında da bu kadar uslu olurlar."

"Anneleri sensin, dünyanın en tatlı çocukları olacaklar!"

İki kadını sohbet ederken bırakıp kucağımda Scorpius'la Slytherin grubuna ilerledim. Pansy'nin "Draco!" diye bağırmasıyla üzerime atlayıp Scorp'u alması bir oldu. "Bu oğlan senin kopyan! Umarım huyu annesine çekmiştir!"

Scorp gerçekten de tip olarak bana çok benziyordu ancak şu an iki yaşına varmıştı ve huyları annesinin huylarıydı. Astoria'nın çocukluğu kadar hareketli ve yaramaz ancak bir o kadar da sevecen ve iyi huylu. Tanımadığı insanların arasında kucaktan kucağa gezmesine rağmen gülücükler dağıtıyordu. Biz Slytherinler pek samimi tipler değilizdir ama Scorp sevimliliği ile cool görüntümüzü yerle bir etmişti, soğukluğuyla tanınan Blaise bile oğlumla ce-ee oynuyordu.

Gözlerimi salonda gezdirdiğimde yakınımızda Potter'ın grubunun olduğunu gördüm. Weasley ve eşi de yanlarındaydı. Etraflarını kalabalık bir çocuk grubu çevirmişti. Potter'dan çok Ginny Weasley'e benzeyen 4-5 yaşlarında bir oğlan, Ginny'nin kucağında Potter'ın aynısı başka bir oğlan, Ron Weasley'nin yanında birbirine tıpatıp benzeyen bir kız ve bir oğlan, bir de sırtı bana dönük yabancı bir kadın. Kuzenim Tonks'un oğlu Teddy de ordaydı, Potter vaftiz babası olarak  Ginny Weasley ile evlendiğinde Ted'i Andromeda'dan almıştı. Teyzem de torununun bir aile içinde yetişmesinin daha uygun olduğunu düşündüğünden evlat edinilmesine izin vermişti. Savaştan sonra annem ve teyzem barıştığı için Ted Lupin'i tanıyordum. Şu an 11 yaşındaydı ve annesine çok benziyordu ancak genelde mavi olan saçları bu akşam mordu. Gruba daha dikkatli baktığımda tanımadığım kadının at kuyruğu yapılmış uzun siyah saçlarının arasında mor tutamlar olduğunu gördüm. Minik yeğenim aşık olmuştu herhalde. 

YILLAR SONRA - DRAMIONE ONE-SHOT HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin