1. Bölüm

2.4K 126 29
                                    

Selamünaleyküm,

Uzun bir aradan sonra tekrar bir roman ile karşınızdayız arkadaşlar. Bu seferki romanımız Taht Oyunları ve Yüzüklerin Efendisi tarzı sevenlerin de hoşlarına gideceği epik fantastik türünde ve 3 kitaplık bir seri olacak inşallah. Lakin seri ancak en erken 3 senede tamamlanacak, yani her seneye bir kitap düşecek. Bunun sebeplerinden biri de benim yazar ortağım Mert KOYUTÜRK kardeşimin, okul yüzünden, yaz dışında yazmaya vakit ayıramaması. 

İnşallah Mert ile yazdığımız bu romanı da diğerleri kadar seversiniz, daha önce bu türü okumamış olanlar da bir şans verip birkaç bölüm okusun derim. ;)

Devamlı takipte olanlar bölümleri hemen hemen her gün yayınladığımı bilirler ama bu sefer sadece hafta sonları bölüm yayınlayacağız. Bazen ek bölümler olabilir ama genel olarak hafta sonu kuralına riayet edeceğiz. 

Sizi ilk bölümle baş başa bırakıyorum. Yorum atmayı ve oylamayı unutmayın. :)

mertkoyuturk yazar ortağımın hesabı, takibe alırsanız makbule geçer. :)

_____________


BAGATUR

"Yir-Sup, kendi halinde varlığını sürdüren insanların yaşadığı bereketli topraklardı. Zaman zaman bu insanlar birbirleriyle savaşır; öldürür, esir alır ve barış yapardı. Lakin kimse kimseye uzun süre mutlak üstünlük kuramazdı. Savaş ve barış, gök çarklarının dönmesi gibi sürekli bir döngü halindeydi.

Bir kış günü Giz Diyarı'ndan ılık ve sert rüzgarlar esti, kurt ulumaları her yeri doldurdu, gökyüzü alametlerle doldu; kimi kahin bunu iyiye kimisi kötüye yordu. Kışın ardından bahar geldi ve bahar ile birlikte başkaları da geldi.

Yıldırım gibi hızlı koşan atları vardı, kalkan ve kılıçları daha önce görmedikleri kadar güçlü bir çelikten dövülmüştü, oklarını öyle bir salıyorlardı ki kaçmak imkansızdı. Onları bu kadar güçlü yapan sahip oldukları pusatlar mıydı yoksa onlar mı pusatların bu kadar güçlü olmasının nedeniydi? Cevabını kimse bilemedi. Zaten kısa süre sonra manası da kalmamıştı.

İlk düşen doğu toprakları oldu, daha sonra güney halkı kılıcını teslim etti. Ardından batı toprakları diz çöktü. Uzun kuşatma ve yağmaların sonunda kuzey halkı da pes edince, Giz Diyar'dan gelen bu savaşçı halk tüm bu topraklara egemen olarak Yir-Sup isminde büyük bir devlet kurdu. Yir-Sup Kağanı, topraklarını dört yöne ayırdı; doğu topraklarında Gök Han, güney topraklarında Kızıl Han, kuzey topraklarında Kara Han ve batı topraklarında da Ak Han sadece ama sadece Yir-Sup Kağan adına hükmetti.

Giz Diyar'dan gelen bu halk, 1000 yıl boyunca refah ve barış içinde hükmetti. Bin yılın sonunda gök çarkları, Yir-Sup Kağanın ve halkının aleyhine döndü; nizam bozuldu, güçleri zayıfladı ve iyi kağanlar başa geçmez oldu. Bunu fırsat bilen düşmanları da harekete geçti; Yir-Sup parçalandı, hanedan ve halkı katledildi. Onları bir araya getirecek güçlü ve kutlu bir lider olmayınca dört yönün hanlıkları da yıkıldı ve kendi içlerinde savaşmaya geri döndü. 1000 yılın sonunda her şey başa döndü. Büyük Yir-Sup Kağanı ve halkından geriye sadece yıkıntılar arasında dolanan hayaletleri ve gölgeleri kaldı. Ve onların hikayeleri..."

"Genç beyim?" dedi, yaşlı ve titrek bir ses. "Hala aynı ata tarihini mi okuyorsunuz?"

Bagatur tebessümle yaşlı adama döndü. Urçe, ince uzun boyuyla kapının önünde dikilmişti. Omuzlarına kadar gelen, bir zamanlar siyah olan, beyaz gür saçları vardı.

Yir-Sup Efsanesi 'Kurtların Savaşı'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin